Bugün olanları düşünmeye başladım. Telefona gelen arama, tanıdığım ve kaçtığım ses, Vegas'ın bana sarılması, dizini kasığıma sürtmesi, ve Vegas ve Vegas. Her ne olursa olsun sonu Vegas'a bağlanıyordu. Bu adam kimdi ve neden kaderimmiş gibi hissediyordum? 20 yaşıma kadar orada burada sürttüm, kaç adamın ağzına verdim, kaçının okşamasına izin verdim hatırlamıyorum. Ama hiç kimse onun kadar bana derinden hissettiremedi. İlk defa birini içimde istiyorum. Sadece o olsun. Belki gözünde sadece bir sürtüğüm ama umrumda değil. Ne düşünüyorsa oyum. Yeter ki benim olsun.
Sabah uyanınca ilk işim şoföre yaklaşmak oldu. "Burada en iyi bıçaklar nerede satılıyor?"
Adam önce durdu sonra sorumu anlamaya başladı. "Efendim" dedi "size bir adres veririm ama ne için kullacaksınız bıçağı?"
Şimdi sinirlenmeye başlamıştım. Elimi omuzuna atarak kulağına doğru yaklaştım "sana ne? Sana hesap mı vereceğim?"
İsmini bilmediğim, hiç merak da etmediğim şoför hemen benden uzaklaşıp dik durdu. "özür dilerim efendim. Haddimi aştım"
"Biraz öyle oldu. Şimdi bana o adresi ver"
Hemen cebinden bir kağıt kalem çıkarıp adresi yazdı. "Sizi Tom'un gönderdiğini söyleyin"
Şoförden adresi alıp çağırdığı taksiye binip yola koyuldum. Bıçaklar benim oyuncaklarımdı. Küçüklüğümden beri hep sevmiştim. Silahın giremediği yere bıçak girer. Henüz şüphe çekmemek için silah kullanmıyordum bu yüzden bıçağa ihtiyacım vardı.
Taksi beni pazar gibi yere getirdi. Dükkanların arasından geçip şoförün yazdığı dükkanın önünde durdum. 'deniz mahsulleri '. Bu ne amına koyayım? Adama yaklaşıp "beni Tom gönderdi. Sizde değerli aletler varmış" dedim. Adam hemen sağına soluna bakıp beni dükkanın içine doğru çekti. İçerisi çok fena kokuyordu. Her tarafta ölü ve kokmuş balıklar vardı. Adam büyük bir balık yığının olduğu yere geçip elini en dibe sokarak tuttuğu ipi çekti ve balıklar etrafa dağıldı.
Yerin altındakı oraya hiç yakışmayacak ipeklere bükülmüş bir şey çıkardı. Önüme atınca içindeki göz alıcı bıçaklar ihtişamla önümde durdu.
Ben hayranlıkla bıçaklara bakarken "bunlar yasak. Kimse bilmemeli" dedi endişeyle.
"Merak etme" dedim en güzel bıçağı elime alırken. Bir kere sokmam yeterdi. Açtığı yarayı dikiş tutmayacak bıçaktı.
İşime yarayan bıçakları alıp adama ödemesini yaptım. Dükkandan çıkarken balık kokuyordum. Hemen eve gidip kendimi banyoya atmak istedim.
Dukkanın önünden geçip geldiğim yola doğru dönmek isterken, geriye dükkana doğru baktım ve bu an önümdeki kişiye çarptım. Cebimdeki bıçak yere düşerken panikledim ve hemen eğilip arka cebime geri koydum.
"Ne arıyorsun burada?"
Tanıdığım sese doğru hemen başımı kaldırıp baktım. Ve o an yere çivilendim. Vegas karşımda duruyordu. Çarptığım kişi o muydu? Vegas bir bana baktı, bir de biraz önce girdiğim dükkana. Ben bir şey demeden elimden tutup "gidelim burdan, konuşmamız gerek" dedi. Ben şok olmuş vaziyette elimi tutup arkasıyla sürükleyen vücuda bakıyordum.
Pazardan çıkıp arka sokağa geçtik. Vegas beni arabaya yaslayıp iki elini omuzuma koydu.
"Şimdi söyle bakalım, fare, ne arıyordun orada?" Dedi bana gözlerini kısarak.
" Hiç bir şey sadece geziyordum" dedim aklıma başka bir şey gelmedi.
"Senin gibi bebelerin gezme yeri pazar mı? Senin gibi birinin kafelerde, barlarda vakit geçirmesi gerekmiyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VegasPete (Firstlove)
General FictionElimi masanın altından adamın bacağına koydum. Adam şaşırdı ama bunu kimseye belli etmedi. Bacağını sıktım, okşadım ve kasığına doğru ilerledim. Adam bacaklarını biraz daha geniş açtı. Beni karşılıyordu. Elimi pantolonunun üzerinden aletine atıyord...