2.1

1.4K 117 43
                                    

İns bu bölümü de erken aticam. Fakat aklıma cidden bir şey gelmiyor. Sacmalarsam kusura bakmayın.
İyi okumalarrr

[Felix]
Kahvaltıdan sonra odama çıktım ve hazırlanmak için kıyafetlerimi çıkardım. Üstümü çıkaracağım sırada odamın kapısı çalındı.

"Kim o"
"Benim lixe" minho hyungun sesiydi.
"Gel hyung"
İçeri adimladi ve yanıma yatağa oturdu

"Hazırlanıyor muydun?"
"Evet"
"Peki şey sorucaktim sana. Senin küçükken okuduğun bir kitap vardı. Onu bana verir misin"
"Küçük prens mi?"
"Evet evet verir misin"
"Tabiki de ne yapacaksın"
"Hiç okuyacağım. Çocukluk anılarım canlanır belki"
"Tamam hyung sen git ben getiririm"
"Tamammm"

Daha sonra odadan çıktı bende üstümü giydim. Daha sonra küçüklüğümden kalma kutuyu çıkardım. Eski eşyalarımı bu kutuya koyardım. Bu kutuyu uzun süredir çıkartmıyordum. İçinde ne olduğunu da hatırlamıyordum.

Kutuyu açtım ve eski resimlerimi kitaplarimi ve çizdiğim resimleri buldum. Onları kaldırdım ve hyungumun istediği kitabı aldım. Ve kutunun en köşesinde küçük bir kutu daha buldum. Merak edip aldım.

Küçük bir kutuydu ve mavi renkteydi. Üstünde bir şey yazıyordu. Ama yazımın kötülüğünden bir türlü okuyamadim. Biraz daha inceledim ve ok uyabildim

~Binnie ve lixine kutusu~

Binne? Bu isim bir yerden tanıdık geliyordu. Ama bir türlü cikartamadim. Kutunun içini açtım ve sadece kalpli bir yara bandı vardı. Elime aldım ve biraz inceledim. Şimdi hatırlıyorum..

Binne.. ilk aşkım.. bana verdiği yara bandı.. Ah cidden bunun hala burda olmasina sevindim. Eğer onunla tekrar karsilassaydim kesinlikle boynuna atlardim. Ama gerçek adını bile bilmiyorum. Sanırım kalbimin sesini dinleyeceğim.

Ben düşüncelere dalmışken odamın kapısı açıldı. Jeongin gelmişti. 

"Lix gelmiyor musun seni bekliyoruz" transtan çıktım ve cevap verdim
"Geliyorum" çantamı alıp aşağı indim. Bu gün içimdeki sesi takip edicektim. İlk aşkımı, sevgilimi;

Binniemi bulucaktim..

[Jeongin]
Okula geldik ve kapıda beni bekleyen sevgilime koşup sarıldım. Beni her gün beklemesi hoşuma gidiyordu.

"Günaydın sevgilim"
"Günaydın jinnie"
"Daha derse var. İstersen kantinde bir şeyler içelim"
"Olur ama hyunglarim da gelse olur mu"
"Tabi bizimkilere de soyliyim"
"Tamamm" ardından hyunglarimin yanına gittim.

"Chan hyung sizde bizimle kantine gelsenize diğerleri de oradaymış"
"Peki tamam"
"Lix?"
"Tamam bende gelirim"
"Minho hyung?"
"Siz gidin ben dans odasına gidicem. Size iyi eğlenceler."
"Peki görüşürüz"

Minho hyungda ayrıldık ve kantine gittik. Orada boş bir masa bulup oturduk ve sohbet etmeye başladık.

[Minho]
Çocukların yanından ayrıldım ve dans odasına doğru ilerledim. Aslında dans odasında yapacağım bir şey yoktu. Pratik saatine daha vardı. Fakat jisungun da diğerlerinin yanında olucagini düşündüğüm için sanırım dans odasında durmam daha iyi olurdu.

Odaya doğru ilerledim ve kapısına gelince içeriden müzik sesleri geliyordu. Bu saatte hangi öğrenci gelirdi ki buraya?

Kapıyı açıp içeri girdim ve bilgisayarın başında müziği değiştiren jisung'u gördüm. Cidden mi? Ben ondan kaçarken o tam karşımda duruyordu?

"Han?"
"Hyung beni seni diğerleri ile kantine gittin diye düşünmüştüm o yüzden buraya geldim"
"Ne yapıyorsun?"
"Dans pratiği yapicaktim ama vazgeçtim öğleden sonra gelirim. Sana iyi çalışmalar"
Tam yanımdan geçerken kolunu tuttum.

"Bir yere gitmene gerek yok. Çalış"
"Gerek yok hyung. Seni rahatsız etmeyeyim"
"Etmezsen. Aynı şarkıyı açar çalışırız."
"Peki"
Ardından odanın diğer köşesine geçti. Sanırım dün dediklerinde ciddiydi.

Bilgisayarin yanına geçip şarkıyı ayarladım
Stefflon Don-16 shots
Bu şarkıda dans edebilir miydi emin değilim ama şu an çalıştığım şarkı bu olduğu için açtım.

Yerime geçtim ve dans etmeye başladım. Jisung'a baktigimda o da dans ediyordu. Biliyordu demek ki.

Dans ederken bir yandan onu izliyordum. Güzel dans ediyordu. Hareketleri çok keskin ve aynı zamanda çok zarifti. Şarkıyı kendi vücudu ile tekrardan yazmıştı. İnanılmazdı.

Bir süre durup onu izledim ve bunu fark etmiş olacak ki;
"Hyung? Bir şey mi oldu?"
"Ne? Hayır"
"Bir süredir beni izliyorsun da"
"Öğrencileri izlemem gerekiyor. Yanlışları düzeltmeliyim"
"O zaman yanlışım yok? Çünkü büyülenmiş gibi izliyorsun"
"Kapa çeneni velet. Normal bir şekilde izliyordum. Ve evet hatan yok iyi"
"Teşekkür ederim"
Ardından çantasını aldı ve kapıya yöneldi.

"Öğleden sonraki çalışmada gelirim. İyi çalışmalar hyung"

Arkasından gidişini izledim. Cidden bu çocuk her seferinde beni buyuluyordu. Ama yenilmemem gerekiyordu. Onda bir şeyler vardı. Beni kendine bağlayan bir şey ama ondan aynı zamanda nefret de ediyordum. Duygularım çok karışıktı..

[⏰- öğle arasına giriş-Bangchan]
Zil çaldığında siramdan kalkmak yerine kitap okumaya başladım. Ardından yanıma oturan seungmin ile onda döndüm.

"Merhaba Chan hyung"
"Merhaba seungmin"
"Rahatsız etmiyorum öyle değil mi"
"Hayır sorun yok. Ne oldu ki"
"Şey bir soru varda. Matematik de. Jeongin senin matematikte iyi olduğunu söylemişti. Bende soru sorucaktim"
"Tabiki sorabilirsin. Hangi soru?"
"Bu"

Soruyu gösterdi ve yapmaya başladım. Daha sonra anlattım.

"Anladın mı?"
"Anladım hyung çok teşekkürler"
"Başka bir sorun olursa sormaya çekinme her zaman yardım ederim"
"Teşekkür ederim. Şey neyse gideyim ben"
"Bir şey mi diyeceksin?"
"Boşver ya önemli değil"
"Hadi ama merak ederim"
"Şey müsait oldugun zamanlarda bana matematik çalıştırır mısın? Ama zorunda değilsin reddedersen anlarım"
"Neden reddedeyim ki. Bana uyar haftasonu çalışırız"
"Gerçekten mi?"
"Tabiki istersen her gün istersen haftasonlari çalışırız"
"Teşekkürler hyung"
"Rica ederim seung"
"Şey kantine gelmek ister misin? Kahve ismarlayayim."
"Ben burdayken sana bir şey aldırmam seung"
"Olsun bir seferlik alayım"
"Peki o zaman gidelim"

Sıradan kalktım ve elini omuzuna attım. Utanmisti sanırım.
"Rahatsız olduysan indireyim"
"Önemli değil"
Gülümsedim ve birlikte kantine gittik.

[Felix]
Okulun arka tarafında ki bahçeye gittim. Kulakligimi takıp şarkı dinlemeye başladım. Bir süre sonra yanıma biri geldi ve kulaklığın tekini çıkarıp taktı. Changbin hyungdu.

"Oh hyung sen miydin"
"Arctic monkeys mi dinliyorsun?"
"Hm hm"
"Bende severim."
"İyi"

Önüme döndüm ve dinlemeye devam ettim. Beni izliyordu. Ona döndüğümde şaşkın bir şekilde bana baktı. Şu anki hali bana çok tanıdık geliyordu. Sanki bu yüzü bir yerde görmüştüm. Ama bir türlü anlayamadim.

"Bir şey mi oldu hyung?"
"Ah hayır Felix dalmışım"
"Peki"

Bir kaç dakika sonra konuştu.
"Felix okuldan sonra işin var mı?"
"Hayır hyung neden"
"Bir yerlere gidelim mi"
"Bilmem nereye gidicez"
"Bende bilmiyorum ki sinemaya felan gideriz. Sana yemek ismarlarim"
"Peki olur."
"Güzelll. O zaman ben gidiyorum. Okuldan sonra görüşürüz."
"Görüşürüz hyung"

Yanağımdan makas aldı ve gitti. Ellerinin dokusu... Cidden çok tanıdık..

Evet yeni bolummmm
Sanırım biraz beklettim bunu da yine geçiş bölümü gibi oldu ama olsun. Umarım beğenirsiniz. İyi geceler bayyyy

İ lost control [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin