4.2

1K 73 55
                                    

Eğer bir önceki bölümü okumadiysaniz onuda okuyun çünkü bu onun devamı.

[Minho]
Jennie ile kıyasıya bir dövüş içerisindeyim. Normalde bir bayana karşı asla böyle davranmam ama beni zorluyordu.

Biz dönüşürken jisung yavaş yavaş gözlerini açıyordu.
"Hyung?"
"Jisung-" karnıma yediğim tekme ile afalladim.
"Az konuş çok çalış minho."

Daha da hirslandim ve öncekine göre hareketlerimi daha da sertlestirdim. Sadece 6 dakikam kalmıştı. Üzgünüm jennie ama karşımdakinin bir bayan olduğunu dusunmeden hareket etmeliyim.

Dovusurken bir yandan bıçağımı çıkardım. Tam yaklaştığı sırada sapladim.

"Lalisaya selam söyle jennie." Kulağına eğildim. "Sonunda kavusuyorsunuz." Bıçağı çıkardım ve yere yığıldı. Hızlıca jisungun yanına gittim.

Ellerini çözmeye çalıştım. Sayaca baktım. 3 dakika kalmıştı. Jisungu ayağa kaldırmaya çalıştım.
"Jisung yürüyebilecek misin."
"Git"
"Ne?"
"Git hyung. Kurtar kendini. Ben bunu hak etmiyorum."
"Jisung saçmalama."
"Gelmek istemiyorum."
"He bende seni dinlicem zaten"
Onu tek harekette kucağıma aldım. Hızlıca dışarı koşmaya başladım. Deponun yanındaki tepeye çıktık.

Depoya baktığımda bombalar hala harekete geçmemişti. Jisungsa hala kucağımdaydı. Yavaşça yere bıraktım.

"Neden beni orda bırakmadın."
"Neden bırakayım?"
"Ölmeyi hak ediyorum."
"Saçmalama jisung bunu hak edicek bir şey yapmadın."
"Bir sürü şey yaptım."
"Ne yaptın Jisung? Ölmeyi hak edicek ne yaptın?"
"Babani öldürdüm. Kalbini kırdım. Bir çok kez. Sadece bela oldum. Benim yüzümden zarar görüyorsunuz."
"Kimse senin yüzünden zarar görmedi. Babamı sen değil. Senin baban öldürdü."
"Tamam o zaman ben sana bir şey sorucam. Bir çok kez senin kalbini kırdım. Duygularınla oynadım. Hala daha beni kurtarıyorsun. Beni önemsiyorsun. Neden? Neden hala buna devam ediyorsun?!?"

"ÇÜNKÜ SANA AŞIĞIM." Aklımdan geçenleri söyledim. Artık içimde tutmak istemiyordum. Cevabını bildiğim şeyleri düşünmek istemiyordum.

Bir kaç saniye gözlerime baktı. Ve daha sonra dudaklarıma kapandı.

Ne olduğunu anlayamadım ama bende ona karşılık verdim. Tam bu sırada depo havaya uçtu. Fakat hiç anı bozmadik.

"Kestik." Hyunjinin sesi ile o tarafa döndük. Hepimiz ona "ne diyon amk?" Bakışı arıyorduk. O da fark etmiş olucak ki eli ile devam edin tarzında bir hareket yaptı.

Tekrar jisunga döndüğümde yüzü kızarmıştı ve ayaklarını izliyordu. Elimle çenesinden tuttum ve kafasını kaldırdım. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Bunu yapmam ile felixden minik bir çığlık koptu.

"Çocuklar güzel anınızı bozmak istemem ama kolumda bir kurşun ile duruyorum ve kolum ağrımaya başladı. Gitsek mi artık?" Changbinin dedigi ile koluna baktım.

"Tamam hadi gidelim." Jisunga elimi uzattım. Önce elime sonra yüzüme baktı ve elimi tuttu ve ilerlemeye başladık.

Eve vardığımızda Felix Changbin hyungun kolu ile ilgilendi. Hyunjin jeonginin kolu ile seungmin jisungun bir şey var mı diye test yaptı. Ben ve Bangchan hyungda atıştırmalık hazirliyorduk.

"Tebrikler kardeşim." Dediği ile gülümsedim.
"Teşekkür ederim hyung."
"Sanırım Hyunjin haklıydı."
"Evet haklıydı."
"Zaten sizin sevgili olmaktan başka çareniz yoktu. Birbirinizi çok yaraladınız. Şimdi o yaraları sarma vakti."
"Evet hyung haklısın. Ona bütün yaralarını unutturucam."

Atıştırmalıklari hazırladık ve masaya taşıdık. Herkes oturdu ve yemeye başladık. Sessizliği Felix bozdu.

"Of çok sıkıcısınız."
"Asıl sen sıkıcısın" Hyunjin karşılık verdi.
"Sus lan sırık."
"Sustursana çilli horoz."
"Hey hey sakin olun." Jeongin araya girdi.

"Noluyor olum? Ne bu gerginlik?"
"Çilli ye sor." Hyunjin söylemişti. Changbin derin nefes verip konuştu.

"İddiaya girdiler. İkiside kaybetti. Şimdi de birbirlerini suçluyorlar."
"Ne iddiası?"
"Kaç dakika öpüşüceksiniz diye. Ama Hyunjin konuşarak böldüğü için Felix ona sinirli. Hyunjinde haksız olduğunu kabul etmek istemiyor." Jeongin anlattı.
"Ya çocuk musun?"
"Harbiden abi."

İkiside sessizce oturdu. Bizde yemeyimizi yiyip kalktık. Daha sonra hepimiz içeri geçtik. Ben biraz dinlenmek için odama gittim.

Bir kaç dakika sonra kapı tıklatildi. Hafifçe açıldı.
"Girebilir miyim?" Jisungdu. Küçük bir çocuk gibi konuşmuştu. Önce kıkırdadım ve sonra cevap verdim.
"Tabiki sincap gel." Gülümsedi ve kapıyı kapatıp yanıma geldi. Elim ile yatağı patpatladım. Yatağa oturdu. Bende yattığım yerden kalkıp yanına oturdum. Kafasını eğmiş ayaklarını izliyordu.

"Bir şey diyiceksin galiba?" Dediğim ile yüzüme baktı ve yüzü kızardı. Sonra konuştu.

"Özür dilerim."
"Ne?-" daha sonra dudağıma kapandı. Ani hareketi ile geri düşmüştüm. Fırsattan istifade kucağıma oturmuştu. Bende ellerimi beline koydum ve hafifçe okşuyordum. Onca anının acısını çıkartıyordu. Bense uzun süredir tadına bakmak istediğim dudaklara kavuşmanın sevincini yaşıyordum.

Bir kaç dakika daha devam ettik ve sonra kafasını kaldırdı. Kıpkırmızı olmuştu. Utandığı için kafasını hemen boynuma gömmüştü. Boynuna minik bir öpücük kondurdum ve belimi diklestirdim. Şuan oturur pozisyondaydim ve o da kucağımdaydı. Kollarını boynuma, ayaklarını ise belime doladı. Koala gibi yapışmıştı.

"Utandın mı?"
"Hm hm"
"Koskoca ajan jisunga bak sen."
"Ya sus. Aynı şey değil."
"Sevgilinden mi utanıyorsun?" Dediğim ile yüzüme baktı ve tekrar kafasını gömdü. Bende kahkaha attım. Saçlarına minik bir öpücük kondurdum.

"Sevgiliyiz değil mi?"
"Evet öyleyiz."
"Söz veriyorum sana karşı hep dürüst olucam."
"Söz veriyorum sana karşı hep sevgimi koruyacagim."

Gülümsedi ve bir kaç saniye sessizlik oldu. Sonra konuştum.

"Biliyor musun ji. İlk başta Chan hyunga söz vermiştim. Kontrolümü kaybetmiyecegim diye. Ama sanırım başaramadım. Normalde başarısızlığı sevmem. Ama sen en güzel yenilgim olabilirsin." Dediğim ile daha çok gülümsedi.

"Hadi aşağı inelim bizi beklemesinler."
"Tamam." Kucağımdan indi ve elimi tuttu. Birlikte aşağı indik.

Bundan sonra istediğim tek şey hiç ayrilmamakti. Belki kontrolümü kaybettim. Ama cezası çok güzel.

Bilin bakalım Wattpad kimin bölümünü sildi. Ve yavaştan final yapicam. 5 bölüme final olur sanırım. Ama smut yazicam hehe

Ve şu yayınladığım diğer hikayeye de baksanız olur mu flop kalsın istemiyorum. Kendinize iyi bakın bayyyy

İ lost control [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin