3.8

872 85 38
                                    

Yeni boluuum
Nasilsinizzz
Umarım iyisinizdir
Bölümleri elimden geldiğince hızlı atmaya calisicam fakat bu aralar bende yoğunum
Biliyorsunuz ki yardım toplayıp bunları deprem bölgesine gönderiyoruz. Bende yardım için gidiyorum ve bazı gönderilen şeyler hiç iç açıcı değil. Kısa kol, etek vb yazlık şeyler gönderenleri geçtim, dantelli gecelik, makyaj eşyası, topuklu ayakkabı gönderen bile var..
Bu kadar düşmelerini beklemiyordum. Eğer etrafta yapan birini görürseniz mutlaka uyarın!!
Neyse devam edelimmm

[Minho]
Kafeye geldik ve içeri geçip bir masaya oturduk. Jisung, jeongin ve Hyunjin karşımıza oturdular. Felix ve changbinde benim yanıma.

"Eee ne içersiniz?"
"Fark etmez söyleyin bir şeyler." Onlar siparişleri verirken bende göz ucu ile karşımdaki jisunga baktım. Kafasını kitaba gömmüş hiç kaldirmiyordu. Bir kaç dakika sonra siparişlerimiz geldi. Jisung yine maskesini çıkarmıyordu.

"Jisung maskeni çıkarsana."
"Yok böyle iyiyim."
"Peki." Nasıl iyiydi. Nefes bile alınmaz onun içinde.

"Ben lavaboya gidiyorum." Jisung demişti. O gittikten sonra hyunjinlere sordum.
"Jisung neden maskesini açmıyor?" Hyunjin yerinde kipirdandi. Ardından "bilmiyorum" dedi.
"Yalan söyleme Hyunjin belli biliyorsun."

"Çünkü yüzünde morluk var" Changbin hyung demişti.
"Nasıl ya? Nasıl oldu bu?"
"Okulda bir kaç çocuk ona zorbalık uyguluyor. Biz bir kaç defa uyardık. Ama yok devam ediyorlar."
"E öldürün."
"Mafya oğlu ve arkadaşları. Ten,Key ve Jack"
"Jack mi?"
"Evet hani şu senden hoşlanan."
"Neden yapıyorlar böyle bir şeyi?"
"Açık değil mi? Jisung ile senin olaylarını öğrenmiş. Kendi kafasında intikam alıyor. Ve hala jisungun senden hoşlandığını iddia ediyor."

Dediklerini duyunca agizim açık kalmıştı. Jisungun bendne hoşlanmasını ister miydim? Evet! Ama zorbalık gormesini istemem. Sanırım bunu benim çözmem lazım.

"Tamam ben halledicem."

Tam 10 dakika geçmişti ama jisung hala yoktu.
"Jisung deliğe düştü galiba." Hyunjin demişti.
"Ben gidip bakayım." Yerimden kalkıp lavaboya ilerledim.
İçeri girdiğimde yere çomerek ağlayan bir jisung ve başında jacki beklemiyordum.

"Hey! Ne oluyor burda?!?" Beni görmesi ile Jack kendini düzeltmisti.
"Oh minho. Merak etme bebeğim. Bak sana o kötü şeyleri yasatan adam cezasını çekiyor."
"Kapa çeneni Jack!"
Jisungun yanına gittim ve onu kolundan tutup kaldırdım. Burnu kanamisti ve kolunda küçük bir morluk oluşmuştu.

"Ama minho-"
"Bana nasıl öyle hitap edersin seni terbiyesiz! Minho hyung diyeceksin!"
"Ama sana yaptıklarını ona ödettim. O seni sevmiyor. Neden onu koruyorsun?!"
"Bu seni ilgilendirmez Jack! Benden ve jisungdan uzak dur."
"Peki. Ama bu iş burda bitmedi jisung."

Oradan uzaklaştı. Bende yanımdaki jisunga baktım. Korkmuştu, ağlıyordu, aynı zamanda şaşırmış gibiydi. Ona sarıldım.

"Korkma jisung. O kadar şey yaşadık evet. Ama hiç biri senin suçun değildi. Hepsini biliyorum. Hepsi babanın sucuydu. Ve kimse sana bunun cezasını çektiremez. Ben hayattayken asla." Jisungda kollarını bana sardı ve daha sık aglamaya başladı.

"Özür dilerim hyung. Ben çok özür dilerim. Bunların hepsini hak ettim çünkü tam bir bencil gibi davrandım. Ben çok pişmanım yemin ederim." Kafamı kaldırdım ve saçlarını öptüm. Bunu yapmam ile susmustu.

"Hiç bir şey anlatmama gerek yok. Biliyorum. Ama bunları hak etmedin. Bu sene senin için çok önemli. Böyle saçma şeyleri düşünmemen lazım."
"Peki." Elini yüzünü yıkadık ve kapıdan çıkmadan önce kolumu tuttu.

"Hyung bir şey sorabilir miyim?"
"Tabiki."
"Bugün burda yardım ettin. 3 sene önce.. Senin sayende kurtuldum.. Ama o kadar şey söylemiştin. Neden?"
"Belkide söylediklerim yalandı ji."
"'Sadece sevdiğim insanlara merhamet ederim' demiştin.
"Sadece sevdiğim insanlara merhamet ettim." Bir kaç saniye yüzüme baktı sadece.
"Hadi gidelim. Merak ederler."
Daha sonra birlikte gittik.

Masaya gittiğimizde olanları çocuklara anlattık(konuşmalarımız hariç).
"Şimdi. Felix ve jeongin. Seungminide yanınızdan ayirmiyorsunuz. Dördünüz birlikte geziceksiniz. Tuvalete bile birlikte gidin. Anlaşıldı mı?"
"Evet." İkiside onayladı

"Şey bir şey sorabilir miyim? Çok fazla yük oldum üzgünüm." Jisung soylemisti.
"Saçmalama. Söyle hadi."
"Ben okul çıkışında dershaneye gidiyorum. Ve bir kaç defa orda da oldu bu olaylar. O zaman ne yapmalıyım?"
"Dershaneye bunlarda mi geliyor?"
"Hayır çıkışta veya girişte bekliyorlar."
"Tamam sen korkma. Ben halledicem orasin. Peki dershane dışında başka bir yere geliyorlar mı?"
"Evet. Kütüphane."
"Tamam orası da bende. Sen endişelenme. Mutlu bir şekilde derslerine çalış tamam mı?"
"Tamam. Teşekkürler hyung."
"Rica ederim ne demek."

Böyle böyle konuşarak akşam olmuştu. Herkesi eve bıraktıktan sonra bizde evimize gittik. Seungminde evine gitmiş. Chan hyung televizyon izliyordu.

"Ooo gelmişsiniz. Hadi elinizi yıkayıp sofraya oturun."
"Vayy yemekte hazırlarmış"
"Tabi olm hyungunuzum ben sizin. Hadi çabuk"

Birlikte sofraya oturduk ve yemeye başladık. Yedikten sonra birlikte topladık. Biraz televizyon izledikten sonra odalarımıza dağıldık.

Bugün jisung ile onları düşündüm biraz. Cidden ona neden yardım ediyordum. Neden ona hala aşıktım. O benim duygularım ile oynadı. Bana bok gibi davrandı. Yıllar sonra pişman oldu. Babamı öldürdü. Ve hala ona aşığım. Ve onu korumaya çalışıyorum.

Onun tekrar beni sevmeyeceğini biliyorum. Ama deniyorum. Belki.. Belki bir ihtimal sever. Daha iyi oluruz. Ah sadece kendimi kandırıyorum. Neyse sorun değil. O mutlu olsun. O güvende olsun. Sevmesede olur..

[Ertesi gün]
Sabah erkenden kalktım ve üstünü giyindim. Lacivert bir t-shirt giydim. Altıma da siyah bir pantalon. Üstüme siyah kot ceketimi aldim ve aşağı kahvaltıya indim. Diğerleri çoktan kalkmıştı. Bende hemen oturdum ve yemeye başladım.

"Chan hyung bugün sen kendi arabanı alsan olur mu?"
"Neden? Birlikte gitmeyecek miyiz?"
"Çıkışta bir isim varda o yüzden."
"Peki. Felixleri sen mi goturuceksin ben mi?"
"Ben götürürüm sen zahmet etme."
"Tamam."

Kahvaltıyı yaptıktan sonra evden çıktık ve arabalara bindik. Chan hyung direk okula gidiyordu. Bende çocukları birakicaktim.
"Felix."
"Efendim hyung?"
"Sende jisungun numarası var mı?"
"Evet hyung var."
"Bana verir misin?"
"Neden?"
"Lazım işte ver sen. Al telefonumu gir."
"Peki." Tek tek yazdı numarayı.

"Ne diye kaydedeyim?"
"Hayatımın aşkı gelecekteki kocam."
"Tamam."
"Ya Felix şaka mısın? Tabiki jisung diye."
"Of çok sıkıcısın hyung" jeongin konuşmuştu.
"Sen sus velet." Felixten telefonu aldım ve cebime koydum.

Okula vardigimiz da arabadan inmeden çocukları gözledim. Kapının önünde jisungu bekliyorlardı. Jisung yanlarına geldi. Uzaktan beni gösterdiler ve bana el salladı. Bende ona gülümseyip el salladım. Bugün yine maske takmıştı. Onu bundanda vazgeciricektim.

Bende okula doğru sürmeye başladım. Geldiğimde arabayı park ettim ve derse girdim. Saatime baktım. Onlarda girmişti. Şimdi sadece öğle arasını bekleyecektim.

[Öğle arası]
Araya girmiştik. Hyunjin ve diğerleri beni okulun karşısındaki kafeye çağırmıştı. Önden gitmelerini söyledim. Bu sırada saatime baktım. Felixlerde öğle arasına girmişlerdi. Şuan yüksek ihtimal yemek yiyorlardı. Bende jisungu aramaya karar verdim.

"Alo jisung?"
"Merhaba kimsiniz?"
"Benim minho."
"Oh minho hyung. Üzgünüm tanıyamadım."
"Sorun yok. Nasılsın?"
"İyiyim hyung. Ya sen?"
"Bende iyiyim. Ya şey için aradım. Bugün dershaneye ki gidiceksin yoksa kütüphaneye mi?"
"Dershaneye gidicem. Yarın kütüphaneye."
"Hmm peki. Çıkışta okulun kapısında beni bekle tamam mı?"
"Neden ki?"
"Dediğimi yap. Ayrıca yemek yeme."
"Sorsamda söylemeyeceksin anlaşılan?"
"Aynen öyle."
"Peki o zaman şimdi gidiyorum kapatmam lazım. Çıkışta görüşürüz."
"Görüşürüz ji." Kapattım. Planımın ilk kısmı hazırdı. Şimdi devamında sıra...

Evet üst üste bölümler geliyor. Şuan kafa dağıtmak için yazıyorum. Umarım kötü olmuyordu. Umarım beğeniyorsunuzdur. Görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim. Kendinize iyi bakinnnnn bayyyy

İ lost control [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin