4.4

536 51 40
                                    

Selam selam
Nasılsınızzzz
Hadi hızlıca bölüme geçelim

[Jisung]
Sabah erken kalktım ve seung uyanmış mi diye kontrol ettim. Çoktan uyanmış üstünü giyiyordu.

"Oooo takım elbise? Yakışır kardeşime."
"Olmuş mu emin değilim."
"Seungmin sen takım elbise giymek için doğmuşsun kardeşim."
"Öyle diyorsan.."
"Kahvaltı yaptın mı?"
"Hayır çıkmam lazım. Trafik olabilir. Orada yaparım."
"Peki sen bilirsin. Her şeyini aldın değil mi?"
"Aldım. Hadi gidiyorum ben."
"Tamam. Bol şans."
"Sağol."

Seungmin evden çıkmıştı. Bende hemen telefon ile minhoyu aradım.

"Alo Minho uyandın mı?"
"Evet uyandım."
"Ben seungmini gönderdim. Chan hyung çıktı mı?"
"Evet onuda şimdi gonderdim."
"Tamam o zaman. Ya ben şey diyordum. Bu görüşme önemli bir görüşme ve anlaşabilirsek ciddi anlamda kazancımız olucak. Bunu kutlamak için bir parti gibi bir şey mi yapsak? Tüm şirketi çağıralım."
"Olur bence. Hem şirketlerin ortak çalışma kararını da orda duyururuz."
"Tamam o zaman sonra görüşürüz-"
"Jisung seninle biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabi konuşalım. Ne konusucaz?"
"Ama yüz yüze konuşmak daha iyi sanki. Senin için de kabulse bir cafeye gidelim mi?"
"Peki gidelim. Konum at gelirim ben."
"Tamam."

Aslında hiç gitmek istemiyordum. Ama merakta ediyordum. Bu yüzden hazırlanmaya başladım.

[Seungmin]
Çok fazla trafik vardı. Buna rağmen kısa sürede varmıştık. Oraya vardığımızda arabadan indim ve şirkete girdim.

"Merhaba Bay Lee hoşgeldiniz. Sizi burda görmek ne büyük sürpriz"
"Hoşbuldum. Bugün Hyunjin yerine toplantıya ben katılacağım."
"Bir sorun yok değil mi?"
"Ah şey.."

[Flashback]
"Seungmin bir baksana."
"Ne oldu?"
"Yarın hyunjin yerine toplantıya sen gider misin?"
"Neden?"
"Eee hyunjin parmağını kesmisde. Bilirsin çok abartıyor böyle şeyleri. Hem aklı başında birinin gitmesi daha mantıklı."
"Peki giderim"
"Harbi mi?"
"Evet giderim."
"Çok teşekkürlerrrrrr."
[Flashback end]

"Uzun hikaye. Ama bir sorun yok."
"Peki o zaman. Ama toplantıya daha 2 saat var. İsterseniz surda oturun."
"Peki tamam."

Bir kenara geçtim ve oturdum. Çantamdan çıkardığım kitabı okumaya başladım. Bir kaç dakika sonra yanıma birisi oturdu. Chan hyung.

"Oo seungmin selam."
"Selam." Bu nerden çıktı şimdi.
"Hyunjin gelicek diye biliyordum? Yanlış mı biliyorum?"
"Parmağını kesmiş. Yani jisung öyle söyledi. Beni gönderdiler. Ya sen?"
"Felix hastalanmis o yüzden ben geldim."
"Geçmiş olsun."
"Sağol."

Bir kaç saniye sessizlik oldu ve tekrar konuşan o oldu.

"Kahvaltı yaptın mı?"
"Hayır henüz yapmadım."
"Birlikte yapalım mı? Hem uzun zamandır görüşmüyoruz biraz vakit geçirmiş oluruz."

Diğer kızlarla konuşmayı bıraksan görüşürüz.

"Tamam olur. Ama çok uzakta bir yere gitmesek olur mu? Araba yanımda değil."
"Benimkiyle gideriz."

Birlikte arabaya bindik ve dediği yere gitmeye başladık.

İçeri girdiğimizde terasta bir yere oturduk. Lüks ama sade bir yerdi. Nasıl diye sormayın bende bilmiyorum.

"Eee ne yersin. İstediğini alabilirsin ben ödüyorum."
"Tost ve meyve suyu alicam."
"Tamam o zaman" garsonu çağırdı ve siparişleri verdi. Yüzüme gulerek bakıyordu.

"Eee hayat nasıl gidiyor. Gruptaki tek saplar olarak bomboşuz sanırım."
"Evet biraz öyle."
"Yok mu sende kimse ya? Şöyle güzel bir yenge." Anan var beğenir misin?

"Yok. Kızlarla ilgilenmiyorum."
"Gay misin?"
"Hayır." Anlamaz gözlerle bakıyordu.
"İlişki işleriyle ilgilenmiyorum. Bana göre değil."
"Hadi ya."
"Sende yok mu?"
"Bilmem var gibi." Sakin ol seung sadece sohbet ediceksin. Arkadaşınla.
"O nasıl oluyormuş."
"Yani bir kız var ve sanırım iyi gidiyor."
"Ooo iyiymiş. Çıkma teklifi ettin mi?"
"Hayır henüz değil. Yani emin olamıyorum. Sanki o var. Yani ondan hoşlanıyorum. Ama sanki birisi daha var ve ne yapacağımı bilmiyorum."
"İşin zormuş gerçekten. Benim gibi ol takma."

Siparişlerimiz gelmişti. Teşekkür ettik ve konuşmaya devam ettik.

"Nasıl yani?"
"Sana açık konusucam. Aslinda birinden hoşlanıyorum ama onu başka biriyle gördüm ve sanırım o kişiye aşık. Bu yüzden bende vazgeçmeye çalışıyorum."
"Olamaz. Bu daha kötü. Peki ona açıldın mı?"
"Hayır. Beni tercih etmeyeceğini biliyorum."
"Bence bir şansını denemelisin. Kesin konuşmak hiç bir zaman çözüm degil. Hem red yersen bu onun kaybı olur. Taş gibi çocuksun. Senden iyisini mi bulucak."
"Abartma hyung. O kadar da değil."
"Hayır seung gerçekten. Zekisin, akillisin, beceriklisin, yakışıklısın. Kız olsam kesin seninle sevgili olurdum." Kız olmana gerek yok.

"Peki hyung dediklerini dusunucem. Umarım güzel bir sonuç alırım."
"Umarım seung. Bundan ilk benim haberim olsun tamam mı?" Mecburen olucak zaten.
"Tamamm."

Bir kaç dakika sessizce yemek yedik ve konuştu.
"Bu arada bu ortak grubun adı neden seungchan?"
"Ha o mu? Jisung koydu. İkimizin ship ismiymis."
"Ne? Kendileri sevgililer zaten bizi neden zorluyorlar."
"Evet haklısın. Jisung şey diyordu 'gruptaki herkes sevgili sizinde olmaniz gerek.'"
"Böyle bir saçmalık olabilir mi?" Saçmalık?

"Evet haklısın."
"Sen bunlara bakma seungmin. Biz seninle yakın arkadaşız. Hepsi gay diye bizimde olmamıza gerek yok. Saçma zaten." Çıt

"Saçma? Üç kardeşin de gay."
"Evet. Ama ben kendim için konuşuyorum. Benim gibi bir insan gay olamaz."
"Nedenmis Bay hetero Bang?"
"Çünkü onların en büyüğü benim. Hepsi öyle olabilir ama şirketin başında ben varım. Birincisi adım kirlenir. İkincisi ise çocuk sahibi olmak istiyorum."
"Evet mantıklı. Ama ya hiç beklemediğin bir anda bir erkeğe aşık olursan? O zaman ne olur?"
"Şuan belirsiz dediğim ikinci kişi erkek zaten. Ondan vazgeçmeye çalışıyorum."
"Başarılı mı peki?"
"Çok."

Gidene kadar konuşmadım. En sonunda kalkmıştık. Arabadada konuşmamıştım. Toplantı saati geldiğinde salona geçtik ve sadece gerektiğinde göz teması kurdum.

Eve dönme saati gelmişti. Kapıya çıktım ve şoförü aradım.

"Alo, gelebilir misin?"
"Efendim üzgünüm arabalarimiz bozuldu."
"Ne demek bozudu? Tamirini daha yeni yapmadık mı?" Sesim biraz yüksek çıkmış olucak ki sol taragimdaki Chan hyung bana döndü.

"Efendim benim suçum değil. Görevlisi ben değilim."
"Üzgünüm sesim biraz yüksek çıktı. Biliyorum senin suçun değil. Ama lütfen hepsinin tamiri ile ilgilen olur mu?"
"Efendim istediğiniz başka bir şey var mı? Sinirinizi geçirmek için spada randevu ayarlayabilifim."
"Hayır teşekkür ederim."

Telefonu kapattım ve durağa doğru yürümeye başladım. Chan hyung peşimden geldi.

"Hey kime sinirlisin bu kadar. Toplantı gayet güzel geçti. Bir şey mi oldu?"
"Hayır olmadı. Başım ağrıyor sadece. Eve gidip dinlenmem lazım. Sonra görüşürüz-"
"Hey hey seni böyle tek başına gonderemem bin arabaya."
"Gerek yok giderim ben."
"İnat edicek misin yoksa kucağıma alıp zorla mı bindireyim."
"Chan hyung zorlama- AH"

Hızla kucağıma almıştı. Ne olduğunu anlamaya fırsat olmadan arabaya bindirmisti.

"Benimle inatlasma güzelim."
"Güzelim?"
"Agizimdan kaçmış"
"Agizindan çıkan kelimlere dikkat et Bay Bang."
"Hay hay." Arabayı sürmeye baslamisti. Bende kafamı geriye yasladım ve gözlerimi kapattım."

Bu bölümleri yazıyorum ama bir kaç bölüm yazdıktan sonra aticam çünkü benim işim belli olmuyor. Bayyyy

İ lost control [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin