3.1

1K 104 29
                                    

Selaaam
Nasılsınızzzzz
Normalde 2 gün geçsin yazmaya baslicam dedim. 4 gün olmuş ಥ⁠‿⁠ಥ
Gece yazıyorum yine çünkü başka türlü vakit bulamıyorum.
Neyseeee
İyi okumalarrrrr

[Jisung-cumartesi]
Sonunda o gün gelmişti. Minho hyung ile pikniğe gidicektim. Çok heyecanlıydım. Ona olan duygularımı kabullendigimden beridir onun yanında konuşamaz haldeyim.

Bu hafta ne mi olmuştu; minho hyunga bu pikniği teklif ettiğimden beridir konuşamadık. Sadece küçük selamlasmalar. Bir anda bana soğuk yapmaya başlamıştı. Aslında çok yakında değildik ama böylede değildik. Ne olduğunu sordum fakat her seferinde beni tersledi. 'sen git sevdiğin insanlarla konuş' diyordu. Ne demek istediğini bir türlü anlamadım. Hepimiz birlikte kütüphaneye gitmiştik. Aslında olay şöyle gelişti;

Chan hyung ve seungmin birlikte kütüphaneye gidiceklerdi. Seungmin benden bir rica da bulunmuştu. Onları takip edip uzaktan yaptıklarını izleyecektim. Chan hyung ondan hoslaniyor mu karar vericektim. Zaten en iyi yaptığım şey gizli izlemekti. O yüzden kabul ettim. Daha sonra telefonda konuşurken Hyunjin hyung bunu duydu. Bende gelicem diye tutturdu. Bende kabul ettim. Ben Chan hyung ve seungmini takip ettim. Hyunjin hyunga attigim konuma gelmesini söyledim. O da geldi. Ama tek değildi. Changbin hyung, minho hyung, jeongin Felix ve o. O olayın aslı ise şu şekilde;

Hyunjin benimle geleceğini jeongine anlatmış. 'Jisung ile mafyacilik oynicaz' demiş. Jeonginde gelmek istemiş. Benim izin vermeyeceğimi bildigi için bana söylememiş. Jeonginde Felixe söylemiş. 'Biz üçümüz mafyacilik oynicaz' tabi bunu Felixe söylerken yanında changbin ve minho hyunda varmış. Felix tamam diyince changbin hyungda gelmek için ısrar etmiş. Onlari da almışlar. Minho hyungda 'bari ben yanlız kalmayayim' kafası ile gelmiş.

Anlayacağınız 6 kişi 2 kişiyi gozetledik. Tabi sonra yakalandık. Chan hyung kahve almaya kalkınca bizi gördü. Hepimizi davet etti. Tabi burda ne yaptığımızı sordu. Ben 'oyle dolaşmaya çıktık' dedim. İkna oldu. Ama ben işimi yerine getiremedim. Seungminden defalarca özür diledim. En sonunda affettirebilmistim kendimi.

Neyse işte ondan sonrada lay lay lom

Bugün saat 7'de kalkmistim. Çünkü herşeyi anca hazirlayabilirdim. Herşeyi mükemmel yapmaya çalıştım. Aslında özel bir neden yoktu. Sadece güzel olsun istiyordum. Gerçi minho hyungda hoşlanmam özel bir durum sayılıyorsa değişir..

Onun sevdiği tatlıları öğrenmek için jeongin ile konuşmuştum. Ve hazırladığım şeyler;
Yugwa, Bibimbap, kimchi, Mandu, kimbap, ramen yapmıştım.
Ayrıca pudingi çok seviyormuş. Bu yüzden ona çikolatalı muzlu ve çilekli pudingler aldım. Umarım hepsini beğenir.

Saat 2'de buluşucaktık. Saat şuan 12 idi. Ona konumu attım. Güzel bir piknik alanı bulmuştum. Neredeyse hiç kimse olmuyordu. Tam kafa dinlemelik bir yerdi. Bu yüzden orayı sectim. Şimdiden hazırlanmıştım ve saçımı yapıyordum. Erkenden gidip herşeyi hazırlamam lazımdı. Üstüme mavi bir t-shirt ve siyah dar bir pantalon giymiştim. Üstüme siyah kot ceket almıştım. İnce çerçeveli gözlüklerimi de taktım. Bir kaç takı taktım ve parfümü sıktıktan sonra aşağı indim. Seungmin ve Hyunjin beni görünce alkislamaya başladı. Changbin hyungda 'bu mallar ne yapıyor' bakışı atıyordu. Haklıydı. Bu mallar ne yapıyordu?

"Ne oldu?" Sordum.
"Yakıyorsunuz jisung bey kimin için bu kadar hazırlık. Mutfaktan da güzel kokular geliyor." Seungmin konuştu.
"Minho hyung ile birlikte pikniğe gidiyoruz. Onun için hazırlandım"
"Vaaay demek onun için hazırlandın." Hyunjin hemen yanlış anlamıştı.
"Ya hayır o anlamda demedim-"
"Tamam tamam ben anladim." Lafımı yarı da kesmisti. Onu dinlemedim ve mutfağa gittim. Hazırladıklarımı alip arabaya yerleştirdim. Çocuklara görüşürüz dedikten sonra şoföre konumu gösterdim. Kulaklığımı takıp dışarıyı izlemeye başladım.

..

Kısa süre içinde gelmiştik. Hemen arabadan indim ve piknik yapacagimiz yere ilerledim. Eşyaları yerleştirdim. Saate bakmıştım çoktan 1.30 olmuştu. Oturdum ve onu beklemeye başladım. Saat tam 2 de burda olmuştu. Arabasını park edip yanıma doğru ilerledi bende ayağa kalktım.

"Hoşgeldin hyung~"
"Hoşbuldum jisung" Tribini sikicem ama.
"Ee hadi gel oturalım" beni takip etti ve masaya geçtik.
"Beğendin mi? Sevdiğin şeylerden yapmaya çalıştım. Tatları hakkında bir fikrim yok. Bozulmasın diye denemedim."
Hepsinde göz gezdirdi. Begenmise benziyordu. Hepsinden tabağına doldurdum.  Yemeye başladı.

"Eee beğendin mi?"
"Gerçekten çok güzel olmuş jisung. Nerden öğrendin bunları yapmayı?"
"Eskiden annemle yapıyorduk."
"Vayy asciligin kime çekmiş belli."
"Aslında uzun zamandır yemek yapmıyordum. Gerçekten güzel mi?"
"Denesene." Kaşığı ile banada biraz uzattı.
Yedim ve tadı gerçekten mükemmeldi. Aferim bana!

"Gerçekten güzelmiş"
"Eee sonuçta sen yaptın"
"Eee sonuçta senin için yaptım" bu dediğim ile önce bir duraksadi daha sonra hafifçe gülümsedi ve devam etti.

Birlikte yemeğimizi yerken sohbet ettik. Birlikteyken konusucak çok şeyimiz oluyor. Tabi aramızda bir soğukluk yoksa. Arada bana kısa cevaplar veriyordu. Soğuk davranıyordu. Acaba bilmeden bir şey mi yapmıştım. Bunu sorucaktim ama doğru zamanı bekliyordum.

"Eline sağlık jisung. Gerçekten doydum ve çok güzel olmuştu. Ara sıra yapalım bunu" hafif şakayla karışık söylemişti. Sen iste beni bile yiyebilirsin paşam.
Şaka!

"Tabi hyung neden olmasın. Ama senden de beklerim"
"Tabi canım bende mükemmel yemek yaparım. Bir gün gel bize yapayım sana"
"Neden olmasın" gülümseyerek onu onayladım. Şimdiden kalbim hızlanmıştı.

Sepetten pudingleri çıkardım ve önüne koydum.
"Bu da tatlıı" Pudingleri görünce küçük bir çocuk gibi sevinmişti.
"Jisung! Bunları sevdiğimi nerden biliyorsun sen?"
"Ben bilirim hyung. Yesene hadi"
"Tamammm" ağızlarını açtı ve yemeye başladı. Tam zamanı şimdi sorabilirim.

"Hyung?"
"Efendim?" Agizi dolu bir şekilde söylemişti. Çok tatliydi.
"Bana neden soğuk yapıyorsun?"
"Soğuk yapmıyorum ki jisung"
"Son günlerde yapıyorsun. Bunu dışarıdan gören biri bile rahatça anlar ki anlıyorlar da" bir kaç saniye durdu. Derin nefes verdi ve devam etti.
"Sadece kafanı karistirmak istemiyorum"
Neyden bahsediyordu? Kafamı karıştırmiyordu ki. Ayrıca ne konuda karıştırıcaktı.

"Ne konuda?"
"Bosverelim kapatalım bu konuyu."
"Peki sen öyle diyorsan" bir süre sessizlik oldu ve yine sohbet etmeye başladık. Ama ben bu işin sonunu ogrenicektim.

Herşeyi topladık ve eve gittik. Minho hyung beni arabası ile birakabilecegini söylemişti. Yol boyunca şarkı dinledik ve konuşmaya devam ettik. Onun yanında kendimi mutlu hissediyordum. Kendim olabiliyordum. Ona gerçek jisung'u gosterebiliyordum. Ve hiç bir şey demiyordu. Tam tersine benimle birlikte eğleniyordu. Ben sacmalamayi severdim. Ama heryerde değil. Tabi sevdiğim insanlar yanımdayken yolun ortasında bile sacmalardim. Dans ederdim. Bağırarak şarkı söylerdim. Hunharca gülerdim. Ve komik(?) Şakalar yapardım. Diğer insanlar bu hareketlerimi sevmezdi. Bu yüzden beni hep disladilar. Ama bir süre sonra alışmıştım. Çünkü tamamen içime kapanmıştım. Ama minho hyungla tanıştıktan sonra yine eskisi gibi olmaya başladım. Tabi daha dikkatli oluyordum. O bana her ne kadar 'sakalarini seviyorum l', 'bu halini seviyorum' desede bir türlü kabul edemiyordum. Biraz daha az şaka yapıyordum. O her zaman daha fazlasını dinlemeye hazırdı. Onu kaybetmekten çok korkuyordum. O benim herşeyimdi. En önemlisi aşık olduğum adamdı. Belki bunu babam duyunca pek sevinmeyecek. Hatta yine (ve yine) bana şiddet uygulayacakti. Çünkü hyunjinin ilişkisini de kabul etmemişti. Ona da çok kötü davranmıştı. Hatta o vazgeçmediği için jeongin için kiralık katil tutmuştu. Ama başarısız olmuştu. Kararlıydım. Ondan vazgecmeyecektim. Çünkü ilk defa bu kadar aşık oluyordum. İlk defa mükemmel bir insana, Lee minhoya aşık oluyordum. Ve onunda tekrardan bana aşık olmasını sağlayacaktım. Yapicaktim..

Anyong
Selam
Evet yeni bölüm
Gece atıyorum yine
2 günde yazdım gurur duyuyorum kendimle JNXJSKSNDNDJS
Ayrıca gözlerim kapanıyor o yüzden yazım yanlışları çok var kusura bakmayın.
Neyse
Bir daha ki bölümde görüşürüzzzzzz
İyi gecelerrrrr

İ lost control [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin