Aşk Sarhoşu

45 15 6
                                    

Çınar;

'' Ben sizi önemsiyorum!'' 

Lavin hanımın bu ani itirafı ile içmeye niyetlendiğim çorba dolu kaşık havada asılı kaldı. Bunu gözleri kapalı bir halde söylemişti. Ben duyunca bu kadar şaşırdıysam o söylerken kim bilir ne kadar zorlanmıştır? Beklenti içinde ona bakarken gözlerini açtı ve endişe ile bana baktı. Tepkisiz kalmaya özen gösteriyordum. Tepki verirsem ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü. Benim de aklım karıştı.

Her zaman ki yaptığı gibi yine dudağını ısırdı. Onunla ilgili öğrendiğim şeylerden biri de buydu. Lavin ne zaman strese girse dudağını ısırıyordu. Bu da bende bir takım şeyleri dürtüyordu. Bir takım erkeksi dürtüler işte. Gözlerim kırpıştırıp ona belli etmeden gömleğimin yakasını tutup bir kaç kez çekiştirdim. Burası her zamankinden daha boğucuydu şimdi. 

Bir süre bana baktı, sanırım itiraf ettiği şeyin farkına yeni varıyordu. Onu mahcup etmemek için duymamış gibi mi yapsam acaba? Aniden durumu toparlamaya başladı. Sesi baya heyecanlı geliyordu. ''Önemsemek dediysem, insan olarak... Saygımdan yani!'' Anlamış gibi kafamı aşağı yukarı salladım.

Kıvırmayı beceremiyordu ve sunduğu bahane çok saçmaydı. O olaydan sonra da bir süre daha yemek yedik ve misafirlik zamanı bittiğinde ise beni uğurlamak için kapıya kadar benimle geldi. Oldukça mahcup gözüküyordu. Sanki bir şeyler içine sinmemiş gibi...

Ya da benim gözümde çizdiği imajı düşünüp kendine içten içe kızıyor da olabilir. Bilemiyorum. Gerçi bunda benim de katkım var, çünkü anın samimiyetine kapılıp biraz saçmaladım. Onu zor duruma soktum. Yanlış anlamasına sebebiyet verebilecek şeyler söyledim. Buna rağmen nazik ev sahibi duruşunu bozmamıştı.

Biraz isyan etti ama ona hak veriyordum. Arkamdan kapıyı kapattı ve ben de daireme doğru ilerlemeye devam ettim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde ise yine aynı manzara karşıladı beni. Karanlık ve sessiz bir manzara. Her zaman ki gibi... 

İçimde bir şeyler sızladı sanki. Sahi ya! Uzun zamandır yalnızım ben. Işığı açıp içeri girdim ve yatak odama ilerledim. Evde varlığımın getirdiği sesten başka bir şey yoktu. Üzerime rahat gecelik takımını giydim ve yatağın üzerine oturdum.

Bu kadardı işte, her gün işten eve geliyor işim varsa onu hallediyor yoksa da klasik kitaplar okuyordum. Arada da antrenman yapıyordum. Düşünmekten kafam çatlayacak gibi olduğunda oturduğum yerde ayaklarımı yerden çektim. Yorganı da açıp içine yerleştim ve üzerimi örttüm. Uyumaya çalıştım. Tabi bu kafa ile ne kadar mümkünse... 

.....

Sabah iş için hazırlanıp evden çıktım. Ayakkabılarımı giymeye çalışırken Lavin hanımın evinin olduğu kapının açılma sesini duydum. Ayakkabımı giydiğimde duruşumu dikleştirdim. Lavin hanım kulağında telefon ile çıkarken sadece bir an için benden tarafa baktı. Kızıl saçları her zaman ki gibi düzenli ve dalgalıydı.

Siyah ve kırmızının yoğunlukta olduğu konsept uygulamıştı. Dudaklarında ise o tanıdık renk ruj vardı. Kırmızı. Daireden ayağında topuklu ayakkabısıyla çıkmıştı. O da sıradan zengin insanlar gibiydi sanırım. Bir süre eli kulağında ki telefonda gözleri benim üzerimde öylece durdu. Tam onu selamlayacakken kafasını çevirip yürümeye başladı sonra ise gözden kayboldu. Anlam veremedim. Acaba hala dünkü olayların mahcubiyetini mi yaşıyordu? 

Düşünmeme ye çalışıp ofisin yolunu tuttum. Düşünürsem bura da saatleri tüketebilirdim çünkü. Sıkıntı içinde oflayıp saate bakmak için kolumu yukarı kaldırdım. İşe neredeyse yarım saatten az bir vakit kalırken iç çekerek yürümeye başladım. Bugün ki olayları düşünmeyi başka bir zamana ertelemek daha iyi olacak sanırım.

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin