Bir Mantı Meselesi

19 3 0
                                    

Karan

''Duygularımız karşılıklı Defne hanım. Çünkü ben de senin için aynı şeyleri hissediyorum, ben de seni arzuluyorum.'' Onun yoğun duygularla yaşaran ıslak gözlerine bakarken avucumun sağ avuç içimle sol yanağını kavrıyor ama hareket ettirmiyordum. Ettiğim itiraf onu oldukça etkilemiş olmalı ki ıslak gözlerinde şaşkın ve duyduğundan emin olmak isteyen ümit kırıntılarına rastladım.

Acaba gerçekten benim tarafımdan sevilmek istiyor muydu? Yoksa bütün bunlar güvenimi kazanmak için oynadığı birer oyun muydu? Hastane de onun için endişelenip ona emir verdiğimde öfkelenmesi, eve geldiğimizde büründüğü abartılı aşık rolü, ettiği boyundan büyük iltifatlar...

Gözlerimin içine bakarken elimin avuç içini sevgiyle öpmesi, bunları yaparken hep gülümsemesi, kontrolümü kaybetmeme sebep olduğunda dudağıma kondurduğu tutku dolu öpücükler... Ve şimdi de mutluluk olduğundan şüphe duyduğum bir duyguyla ağlaması.. Bütün bunlar işlediği bir suçu maskelemek için yaptığı şeyler miydi?

Düşünceler içinde kaybolduğumu hissetsem de ona bir şey hissettirmemek için sadece gülümsedim ve daha fazla şüphe duymaması için aynı gülümseyen ifademi korurken kafamı olumlu anlamda salladım. Şuan ayağı alçıda ve canı hayal edemeyeceğim kadar yanarken, üstüne gitmem pek mantıklı olmazdı. Üstelik haklıyken haksız duruma düşebilirdim. İtiraf ettiğim şeyin arkasında durmam onu mutlu etmiş olmalı ki ağlarken nefes alıp iç çekti ve gülümsedi. Sanki benden bunları duymayı bekliyormuş ta yıllar sonra duyduğu için nihayet mutlu olmuş gibi...

Konuşmayıp sadece gülümsemekle yetinirken, iki elimi de yüzüne getirip göz yaşlarının ıslattığı yanaklarını sildim. Ağlaması neden bu kadar canımı sıkıyordu ki? Üstelik kavga bile etmemiştik. Onun bu hali, içimde bir yerlerin sızlamasına sebep oluyordu. Yüzümü sıkıntıyla buruşturmamak için kendimi baskılamaya çalışırken, alayla karışık azarlamaya karar verdim. Sinirini bozarsam öfkelenmekten fırsat bulup ağlayamazdı. Bana öfkelenmesini, ağlamasına tercih ederdim.

Hala ıslanan yüzünü silmeye çalışırken kaşlarımı çatıp yapma bir sinirle konuşmaya başladım. ''Şunu lütfen keser misin? Ben ağlayan kadınlardan hoşlanmam. Ayrıca ağlayınca çok çirkin oluyorsun sana yakışmıyor o yüzden.'' Ortamın duygusal atmosferini ona söylenmekle böldüğüm için gözlerime bir kaç saniye hayretle baktı. Sonra o hayret yerini öfkeye bıraktığında ellerimi suratından çektim. Çünkü, onun da öfkeyle yapacağı şey bu olacaktı. Ellerimin yüzüyle olan temasından kurtulmak isteyecekti. Bana hala öfkeyle bakarken ağladığı için burnunu çekti ve kolunun tersiyle göz yaşlarını hararetle sildi. ''Bak ya, ağlamakta yasak oldu! Sen yakında nefes almakta yasak dersin! Senden onu da beklerim ben!''

''O kadar da değil. Abartma şimdi.'' Gözlerimi devirdim ama sırıtıyordum, dikkatini dağıtmış ağlamasına engel olabilmiştim. Gerisi umurumda değildi. Abartma demem sinirini bozmuş olacak ki hayretle ağzını aralayıp eliyle kendini gösterdi. ''Abartma mı? Ben mi abartıyorum..... Karan gözümün önünden defolup gider misin? Yalnız kalmak istiyorum!''

''Hay hay, nasıl isterseniz Defne hanım.'' Oturduğum puftan kalkıp hala ona bakarken ayaklarımla arkaya doğru adımlar attım. O ise gururlu tavrını bırakıp dudaklarını aralarken hayret içerisinde bana baktı. Sanırım yaptığı blöfü ciddiye almamı beklemiyordu. ''Gerçekten gidecek misin ya? Hem de beni bu şekilde burada bırakarak... Senin hiç vicdanın yok mu be adam?''

Böyle davranacağını bildiğim için fazla şaşırmamıştım. Onun yerine keyifle sırıtırken kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdim. ''Eee gitmemi söyledin. Yüzümü daha fazla görmek istemediğini düşünmüştüm. Yanlış mı düşünmüşüm?'' dedim ve hala gülerken tek kaşımı alayla havaya kaldırıp ona baktım. Bakalım bu sefer de beni bir şeyle suçlayacak mı?

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin