Bıçak Sırtı

18 3 0
                                    

Azra

Rıza Komiserin odasından çıktıktan sonra kendi ofisime gelip yarım kalan işlerimi de halletmiştim. Bir hafta sürem vardı, elime hatırı sayılır bir belge ya da soruşturmayı aydınlatacak bir kanıt geçirebilmek için. Eve gitmem lazımdı, bundan sonrasında yapacağım şeyler için bir yol haritası oluşturmam gerekiyordu. Lakin ayaklarım bana düşman olmuş ofisten çıkmamam için diretiyor, yapmam gereken şeyleri gözümde büyütmeme sebep oluyordu.

Eğer şimdi ayaklarıma meydan okuyup kendimi eve atmazsam, herhangi bir şey yapmazsam bundan sonra asla yapamazdım. Ellerimi stresle dizlerimin üstüne attım ve kısa bir süre hafifçe ovaladım. Yeterli gelmemişti ama şuan buna kafa yoracak havamda da değildim. Masa da duran cep telefonunu cebime atıp kendimi sürükleyerek ofisin kapısının dışına atmayı başardım. Telefonla beraber aldığım oda anahtarıyla da ofisin kapısını kilitlemeyi ihmal etmemiştim. Seri adımlar atarak önce ofisimin bulunduğu kattan sonra da karakolun içinden geçtim.

Büyük çıkış kapısının kulplarını iki tarafından sıkıca kavrayıp kuvvetle dışarıya doğru ittim. Bunu yapmamla dışarıda ki soğuk havanın tokat gibi yüzüme çarpması bir oldu. Normalde olsa bundan büyük bir haz duyardım ama şimdi ruhumu daha da karartmaktan başka bir işe yaramamıştı. Bir şeylerin içime sinmeyeceği bu kadar şiddetli mi içime doğardı? Anlayamadım gitti.

Sıkıntıyla derin bir iç çektim. Arabam bir kaç basamak aşağıda tam karşımda park edilmiş bir şekilde duruyordu. Merdiven basamaklarını inip arabanın tam karşısında dururken anahtarı cebimden çıkarıp ortasında ki düğmeye bastım ve kilidini açtım. İçimden besmele çekip arabanın kapısını açtım ve şoför koltuğuna iyice yerleştim. Üzerine oturup ezmemek için de cep telefonumu ve ofis kapısının anahtarını cebimden çıkartıp direksiyonun olduğu yerin üstüne koydum. Göz önünde ve güvende duruyorlardı. şimdi. Onlara imrenerek bakmakla yetindim. Keşke kendimi de tüm tehlikelerden koruyabilmek için yüksek, güvenli bir yere koyabilseydim. Bu kadar önemli bir kavram sadece eşyalar için kullanılmamalıydı.

Bir plan yapmalıydım şuan, eve varınca değil, akşam olunca değil. Hemen şimdi! Rıza komiser istediğinde önüne koyabileceğim ona sunabileceğim değerli bir belgeye, delile ihtiyacım vardı. Arabayı çalıştırmayıp oturduğum yer de kara kara düşünürken direksiyonun üzerine koyduğum telefonla gözlerim kesişti. Bir çıkış yolu bulmuşçasına derin bir nefes alıp ona uzandım ve elime aldım. Ekran kilidini açtım ve rehbere girdim. Alfabe de K harfini gördüğümde dudağım sinsice yukarı kıvrıldı. Birisi dışarıdan bu halimi görse kesin kafayı yediğimi düşünürdü. Ama onları kim takar ki benim derdim başka şuan.

Aramak için butonu yana kaydırdım ve kulağıma yaslarken karşı tarafın açmasını bekledim. Telefon bir kaç kez uzun uzun öttü. Sonra aradığım kişiye ulaşamadığımı, sesli mesaj bırakmamı söyleyen sinyal sesini duydum. Pes etmeyecektim, o açana kadar bu davranışımı sürdürecektim. Telefon kulağımda gözüm dışarıyı izlerken havanın çoktan kararmaya başladığını fark ettim. Karan açacak gibi görünmüyordu, ya işi vardı. Ya da beni uyuz etmek için bilerek meşgule atıyordu. Sessizce küfredip anahtarı kontağa yerleştirdim ve bir kaç kez döndürdükten sonra motordan gelen yoğun seslerle arabayı çalıştırıp karakolun önünden ayrıldım.

Belki de bu bir işaretti, evde konuşmam daha güvenli olabilirdi. Kafamı dağıtmak için şarkı bile açmadım, şu an için şarkı dinlemek zaten karmaşık olan zihnimi iyice bulandırabilirdi. Beynimde ki düşüncelerle baş etmeyi öğrenmeliydim artık. Belki bu sefer bana bir yol gösterirler.

*****

Yolculuk sonunda bittiğinde kendimi eve atmayı başarabilmiştim. Deren de evde yoktu zaten. Bu düşünmem için çok iyi bir fırsattı. Telefonu şarja takıp banyoya girdim. Duş aldım ve rutin işlerimi hallettim. Kafamda ki saç havlusu ve üzerimde ki rahat ev kıyafetleriyle merdivenlerden inip ana daireye ulaştığımda gözüm elimde ki telefon ekranındaydı.

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin