Bir İddia Meselesi

48 5 59
                                    

Azra

Sürekli yüzüme gelip beni yemek boyunca rahatsız eden saç tutamım Karanın parmakları arasında kendine yer bulurken gözlerimi kırpıştırıp bir kaç dakika bu anın yaşanıp yaşanmama ihtimalini sorguladım.

Ama ne yazık ki yaşanıyordu, hevesle yediğim salata bile o an aklımdan uçtu. Ki bu saatten sonra istesem de rahatlıkla yiyemezdim. Çünkü zihnim bu anın etkisinde uzun süre kalacak gibi görünüyor.

Bu, Karanın bana ne ilk ne son dokunuşuydu ama her defasında sanki ilkmiş gibi kilitlenip kalıyordum. Bir de izinsiz yaptığı ani temaslar çok canımı sıkmaya başlamıştı. Eminim bunu yapma sebebi beni uyuz etmekti. Ama kendisinin bir şey hissettiğini sanmıyorum.

Karan birinden etkilenip ona gözü kapalı bağlanacak biri değil. Kalbim de onun önüsıra bu kadar şiddetli atıyor ya. Kafayı yiyorum resmen! Elimle kalbimi kavrayıp yerinden sökmek geliyor içimden.

Neyse ki beynimi çalıştırabiliyorum bu durumlarda artık. Eskisi gibi yabancı değilim onun bu sıcak ve ani temaslarına. Suratına son bir kez bakıp kafamı geri çektim. Saçlarımı zaten hafif tuttuğu için temasından kurtulması kolay olmuştu. Onun yapmaya niyetlendiği şeyi kendim yaptım saçımı kulağımın arkasına alarak.

Kendimi bu şekilde geri çekmem onu girdiği transtan çıkarmış olmalı ki silkelenip kendini geri çekti ve bir süre önünde ki boşluğa kilitledi gözlerini. Bana bakmıyordu artık.

Onun bu hâlini görmezden geldim ve sinirle gözlerimi kapatıp kalın bir sesle konuşmaya başladım. "Pekala bu kadar şamata yeter! Kurutma makinesinin nerede olduğunu söyle bana."

Gözlerimi açıp önümde duran salata paketine bakıp son bir çatal ağzıma attım ve zaten bitmiş olan pakedin ağzını kapattım. Çatal da paket gibi plastik olduğundan onu da pakedin içinde geldiği poşetin içine koydum ve poşetin ağzını sıkıca bağladım.

Sanırım bir teşekkür etmeliyim, günler sonlar ilk defa bir incelik yapıp bana yemek sipariş ettiği için. "Bu arada salata için teşekkür ederim. Tadı gerçekten nefisti."

"Afiyet olsun." Ona bir süre bakıp sonra kafamı çevirdim ve elimi masaj yapmak için ağrıyan boynuma attım. Ama hala az önce ki soruma bir cevap alamamıştım. Bunu sözcüklerime de yansıttım. "Bir soru sormuştum, ama cevap vermedin."

Cümlenin sonunda ondan tarafa dönüp kaşlarımı sorgular şekilde çattım. Bir süre anlamsızca yüzüme baktığında kastığı yüz kasları olayı anlamışçasına gevşedi ve olduğu yerde ileriye doğru doğruldu. "Kurutma makinesiyle ne yapacaksın?"

Anlamamış gibi baktım. Bu soruyu gerçekten sormuş olamazdı değil mi? Ellerimi kalçama atıp aynı aptal birine anlatır gibi ona anlatmaya başladım. "Hım iyi oldu bunu sorduğun. Bir düşüneyim. Acaba ne yapabilirim kurutma makinesi ile?"

Bir elim hala kalçama yaslı durarken diğer elimi çeneme getirdim ve tavana bakarak düşünüyormuş gibi yaptım. Sonra düşündüğüm şey aklıma gelmiş gibi yapıp gözlerimi parlatarak konuşmaya başladım. "Buldum! Kıyafetlerimi kurulayabilirim böylece kuruduğunda üzerime giyebileceğim bir kıyafetim olur. Nasıl fikir?"

Yüzünü buruşturdu ama gülüyordu. Sorduğu şeye karşı verdiğim abartılı tepki onun hoşuna gitmemiş olmalıydı. Tıpkı dakikalar önce sorduğu saçma sorunun benimde hoşuma gitmediği gibi.

Bunu anlamanın verdiği zevk ile konuşmaya başladım. "İşte böyle hissettiriyor, sayemde empati yaptın. Hadi yine iyisin!"

Dediğim şeye abartılı bir şekilde göz devirdikten sonra konuşmaya başladı. "Orasını anlamdım da neden yani, acelen ne?" Ardından sorgulayıcı bakışları yüzünden silindi. Olduğu yerde geriye doğru yaslandı. Bu sefer bakışlarında gizlemediği bir ukalalık vardı. "Ne güzel konuşacaktık, aramızdaki meseleyi halledebilirdik hem."

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin