Tatlı Atışmalar

34 8 0
                                    

Çınar

 ''Beni öptüğünde hissettiğim şey, işte bu.''

Sadece basit bir renk olan ama içine dünyaları sığdıran kahverengi gözlerine baktığımda içimden sadece gülümsemek geldi. Daha fazla konuşup anın verdiği büyüyü bozmak istemedim. İkimizin de üzerinde, ettiğimiz ağır itirafların verdiği yorgunluk vardı. Tatlı bir yorgunluktu bu. Bir süre daha bana mutlulukla bakarken az önce beni öptüğü ıslak dudağı ben de şiddetli dürtüleri uyandırıyordu. Mesela onu yine kendime çekip öpmek istiyordum. 

Gözlerime beklenti içinde bakarken konuşmaya başladı. Havanın getirmiş olduğu soğukluktan dolayı sesi titrek çıkıyordu. ''Yürüyelim mi artık?'' Soğukluk ellerine de uğramış olmalı ki orada bulunan varlığımı umursamadan ellerini dudaklarının yanına getirip üflemeye başladı. Ama bu bile onu mutsuz edememişti. Çünkü ellerini ısıtmaya çalıştığında bile gülümsüyordu. Girmesi için kolumu uzattım.

Yaptığım hareketi görünce sevinçle gülümseyip soğuktan üflediği elini yüzünün hizasından çekip kolunu açtığım boşluğa geçirdi. ''Teşekkür ederim.'' Yola baktığım kafamı ondan tarafa çevirip olumlu anlamda salladım. ''Bir şey değil.'' Bir süre gözlerime merak içinde bakıp konuşmaya başladı. Ama gözleri, gözlerimin derinlerinde kaybolmuş gibiydi. 

Neden böyle bakıyordu, acaba gözümün içine bir şey mi kaçmıştı? Elimi gözümün hizasına getirmemek içinde büyük bir gayret gösterip Lavin' e meraklı bir şekilde baktım. ''Bir şey mi oldu?'' Sonra boşta olan elimle gözlerini işaret ettim. ''Neden öyle bakıyorsun?'' Sorum üzerine gözlerini bir kaç kez kırpıştırdı ve haddinden fazla baktığını fark etmiş olmalı ki utanç içinde boşta olan elini kafasına getirdi. Demin ki korkusuz tavırlarından sonra şimdi ki utangaç hali büyük bir tezat oluşturuyordu.  

Bu halini sevimli bulduğum için gülümsedim, bunu yaparken gözlerim kısılmıştı. O da kendini toparladı ve konuşmaya başladı. İfadesi daha çok soru sorar gibiydi. ''Senin gözlerin yeşil miydi ya?'' Ha! diye geçirdim içimden. O kadar zamandır göz göze geliyorduk ve bu soruyu şimdi sorması tuhafıma gitmişti. Yüz ifademi görünce panik yapıp cümleleri toparlamaya çalıştı. ''Yeşil mi dediysem, ilk defa gördüğüm için değil. sadece-'' Merak içinde kaşlarımı kaldırdım ve bende onun dediğini yeniledim. ''Sadece?'' 

Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı ve geri açtığında gözlerime derin bir şekilde bakmaya devam etti. Gülümsüyordu. ''Sadece, ilk defa bu kadar büyüleyici görünüyor. Alt tarafı yeşil bir renk belki. Ama içine baktığımda derin ormanları görüyor gibi oluyorum.'' Utanç içinde saçlarını kaşımak için kafasına attığı elinin kafasıyla temasını kesip elini gözlerime doğru getirdi. Demin konuşurken ki gülümseyen ifadesi hala silinmemişti. ''Üstelik sadece ormanları da değil. Ben ilkbaharı da görüyorum o gözlerde.'' 

Dediği şeyler beni hayrete sürüklerken duygulandırmıştı da şimdi utanmasam karşısında göz yaşı dökebilirdim. Ve o an bir şeyi daha fark ettim. Bana her zaman sıradan gelen ve taşırken o kadar da böbürlenmediğim gözlerimin rengini yani yeşili şimdi her şeyden daha çok benimsemeye başlamıştım. Lavin düşüncelerimi değiştiren kadın... Gözlerimin rengini sevmeme de neden olmuştu. Sonra önemsiz bir şey itiraf ediyormuş gibi gözlerini çekip üzerine bastığımız zemine baktı ve ayağı ile sanki yerde çamur varmış gibi ayaklarıyla orayı temizlemeye başladı. 

Bunu yaparken konuşmaya başlamıştı. ''Belki de sadece sana olan aşkımdan böyle hissediyorum.'' Ve aynı umutsuz bir tavırla devam etti. ''Dediklerimin belki de yeşil göz renginle alakası yok. Fazla abarttım belki de.'' Görmeyeceğini bilsem de anladığımı belli eder bir şekilde kafamı salladım ve dikkatini üstüme çekmek için konuşmaya başladım. Ama öncesinde derin bir şekilde soluklandım. ''Gerçekten ilginç bir kadınsın Lavin.''

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin