Aşkı Tetikleyen Ölümcül Temas

45 17 3
                                    

Karan

Karşınızda ki kişinin yalan söyleyip söylemediğini nasıl anlarsınız? Bu durumlarda başvurulan iki türlü seçenek vardır;

Birincisi: Ya kuşkulanıp o kişiye sorar ve doğru cevabı duymaya çalışırsınız.

İkinci ise; Hiçbir şey olmamış gibi davranıp görmezden gelir ve doğruları başka şekilde öğrendiğinizde onun yüzüne vurursunuz.

Böylece karşı tarafın inkar etme gibi bir seçeneği kalmaz ve sizi saf yerine koymaması gerektiğini anlar.

Ben ise ikinci seçeneği tercih etmiştim. Defne'nin -tabi onun deyimine göre ismi bu- o kulüp gecesinde karşıma çıktığı andan beri hal ve tavırlarından onda şüpheleneceğim bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Kulüpte karşımda otururken ve ortamda yüksek sesli müzik çalarken o, bu durumdan rahatsız olup somurtmuş ve o vakit boyunca elleriyle kulaklarını kapatmaya çalışmıştı. Ancak bir süre sonra bunu gereksiz bir çaba olduğunu fark edip elini kulağından çekmişti. Arada telefonunun kilit ekranını açıp saatin kaç olduğuna bakıyordu. Ben ise anlam verememiştim. Madem bu ortamdan bu kadar rahatsız oldu. O zaman neden en başında buraya geldi? Gelmemesi gerekirdi. Sonra yüzünü buruşturup kafasını aşağı eğdi. Bende doğrusal olarak onunla aynı anda kafamı eğip ne yaptığına baktım. Oflayıp ayak bileğinin giydiği topuklu yüzünden kızaran taraflarına bakıyor oraları oyalıyordu.

İşte o an anlamıştım. Bu kız yanlış yere gelmişti. Hem de arkadaşları ile girdiği bir iddia uğruna. Onun bu acınası haline bakarken ne yalan söyleyeyim arkadaş ortamına sövmek istemiştim . Çünkü karşımda oturan kız arkadaş kurbanıydı. Derin bir nefes alıp bu düşünceyi kafamdan uzaklaştırdım. Tanımadığım biri neden bu kadar umurumda olsun ki? Buraya gelmekle hata yapan o kızdı. Bu mekana ayak bastığında neler olacağını kendisi akıl etmeliydi. Adım Defne demişti değil mi? Ben nedense buna inanmamıştım. Ama bunu da en kısa zamanda öğrenecektim.

Bir süre onunla sohbet ettim. Cevap vermesi, sorduğu sorular. Gülümsemesinin arkasına sakladığı öfkesi... Bu konuda ona hak veriyordum çünkü onu çok zorluyordum gerek sorularımla gerek cevaplarımla. Kim bilir belki o geceden sonra hiç karşıma çıkmazdı. Benim istediğim şey de bunun ihtimaliydi. Ama düşündüğüm gibi olmamış Defne ertesi gün sergi açılışında da karşıma çıkmıştı. Ama bugün geçen güne göre daha kendinden emin daha cesurdu. Sergi boyunca heyecan yapmadan benimle konuşmuş sakin bir şekilde sorularımı cevaplamış hatta gün sonunda bana sesini bile yükseltmişti. Nedense bu davranışı hoşuma gitmiş, benden takdiri toplamıştı. Çünkü ben asla kendimden zayıf biri ile muhatap olmazdım. Karşımda ki rakip bana denk bir seviye de olmalıydım Tüm gün boyunca Defnenin sabrını bu yüzden zorladım. Onun içinde ki gerçek Defneyi ortaya çıkarmak istemiştim.

Karşımda ki tabloya baktığımda bunda ne kadar başarılı olduğumu gördüm. Yine de ona güvenmiyordum. Bu yüzden ona bir teklifte bulundum. Her seferinde ona güvenilmez biri olduğunu açık açık ifade etmem bana trip atmasına sebep olmuştu. Ama ben trip yemeyi sevmem. Bunu yapan hele de bir kadınsa. Bu yüzden onu şuan içinde bulunduğumuz hangara getirdim. Ona bir kaç gün önce himayemde olup bana ihanet eden adamı gösterdim. Bana yalan söylemenin ihanet etmenin cezasının ne olduğunu göstermek istedim.

Ama tepkiler beklediğim gibi olmadı. Defne kendinden beklenilmeyecek bir şekilde beni şaşırttı. Ben sıradan bir kadın gibi çığlık atıp fenalaşacağını düşünürken. O gayet sakin tavırlar sergilemişti. Bunu geçmişinde nasıl bir hayat yaşadığını bilmeme ihtimalime verdim. Her insan farklıydı sonuçta. Yine de şüphelendim içime sinmeyen noktalar vardı Defne de. Bu yetmedi eline silah verdim nişan almasını istedim. Bu sefer şaşırdı ve kocaman olan gözleri ile önce s*laha sonra bana baktı. Ciddi olduğumu görünce derin bir nefes alıp silahı elimden aldı ve adamdan tarafa döndü. Silahı taşıyamıyor gibiydi çünkü silah elinde titredi ve Defne silahı düşürmeden hedefi nişan almaya çalıştı. Ona fark ettirmeden arkasına geçtim ama ona yaslanmadım sadece nereyi nişan aldığını görmeye çalışmıştım. Namlunun ucu adamı bulmuyordu bile kafasının iki tık üstündeydi. Vursa boş duvara vururdu yani.

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin