Dilek Değil Aşk Feneri

26 6 1
                                    

 Lavin

Vakit öğle arası ve ben şirkette daraldığım için ofisten çıkmış ve çalıştığım şirkete yakın bir parkta herhangi bir bankın üzerinde oturuyordum. İş binası buraya on beş dakikalık yürüme mesafesindeydi. Böylece ara bittiğinde ofise gitmem uzun sürmeyecek. Bu ve bunun gibi düşünceleri kafamdan atıp içinde bulunduğum anı yaşayamaya odaklandım. Çocukların olduğu bir park değil de daha çok ağaçlar ve yeşilliklerin olduğu insanların içinden koşarak ya da arkadaşlarıyla gruplar halinde yürüyerek geçtiği bir ortamdı. 

O an içimden keşke Çınar da burada olup benimle bu anın tadını çıkarsaydı diye düşündüm. Hava sonbahar olmasına rağmen günlük güneşlikti, eylül ayının sonlarını yaşıyorduk. Bir daha böyle güzel bir havayla karşılaşamayız çünkü. Yüzüme vuran hafif rüzgar ile istemsizce gözlerimi kapattım ve huzurla iç çektim. Belki de sırf bu deneyimi yaşattığı içi en sevdiğim ay olabilirdi eylül ayı. Bir yerden clinck sesi geldiğinde istemsizce gözlerimi açtım kaşlarımı da çatmıştım o anda. 

Elinde ki telefona bakıp gülümseyen Çınarı görmek o an için hiç beklemediğim bir değişkendi. Çünkü onun işleri çoğu zaman benden daha yoğun olabiliyordu. Çınar, işkolik biriydi ve dolayısıyla başarılıydı da. Bazen o kadar süre iş başında geçirirdi ki aynı apartmanda olduğumuz için anca akşamları iş çıkışında denk geliyorduk. Ve evet Çınarla komşuluğumuzun üzerinden de bir ay geçmişti. Düşünmeyi bırakıp hayretler içinde gülümseyerek ona baktım.

''Ne yapıyorsun burada, işin yoğun değil miydi senin?'' Gülerek olumsuz anlamda kafasını iki yana salladı ve telefonu bir kez daha poz alma durumuna getirip fotoğrafımı çekti. Sonra fotoğraf çekmeyi bırakıp telefonu elinde öylece salladı ve muzip bir şekilde gülüp konuşmaya başladı. ''Güzel bir manzara yakalamışken çekeyim dedim. Eğer işe ara vermeseydim bu eşsiz anı kaçırabilirdim.'' 

Dudaklarımı abartılı olmayacak şekilde aralayıp şaşkınlık ve hayranlık içerisinde ettiği itirafa ve bunu söylerken ki yüz ifadesine baktım. Hayretler içerisinde gülerken gözlerimden kalp çıktığına yemin edebilirim. ''Ama çok tatlısın sen, getir bir telefonu bakacağım nasıl çıkmışım?'' Olumlu anlamda gülümseyerek kafasını salladı ve banka doğru yürüyüp yanıma oturdu. Elinden telefonu aldım ve fotoğrafları incelemeye başladım. Gözümü kapalı ve gülümserken çektiğim fotoğraf çok hoşuma gitmişti ve bu fotoğrafın Çınarın telefonunda yer aldığı gerçeği beni daha da mutlu ediyordu. Onu kaydırıp ikinci fotoğrafa geçtim ve gülerken gözlerimi devirdim çok şapşal çıkmışım. ''Yaaa, bunu sileceğim ben! Şapşal gibi çıkmışım!'' Silmeye yeltenirken Çınar telefonu elimden alıp kendine doğru çekti. ''Hayır, gayet güzelsin silmeni istemiyorum o yüzden. Onun yerine ikimiz beraber bir fotoğraf daha çekinelim.'' 

Yarı memnuniyetsiz ifadeyi suratımdan sildim, dudağımın kenarları yukarıya doğru kıvrılırken kafamı olumlu anlamda salladım. ''Selfie çekinelim diyorsun yani. Olur güzel fikirmiş ama sonra bana da at.'' Kafasını gülümseyerek aşağı yukarı salladı. Fotoğraf karesine sığabilmek için ona biraz yaklaştım aramızda biraz mesafe vardı çünkü. Çınar kamerayı bizden tarafa çevirdi ve otomatik olarak gülümsedik asık suratla fotoğraf çekinemezdik çünkü. İlk pozumuzu böyle verirken Çınar ikinciyi çekmeye karar verdiğinde aklıma muzip bir fikir gelmişti. Bu sefer ki çekim üç saniye sürüyordu ikinci saniyede ona biraz daha yaklaşıp anlık bir hareketle yanağından öptüm. 

Clinck sesi çıktığında öpmek için kapattığım gözlerimi açıp fotoğrafa baktım. Çınar afallamış gibi kameraya bakarken ben o an da yanağından öptüğüm için gözlerim kapalı görünüyordu. Sırıtarak baktığım fotoğraftan kafamı çevirip Çınarı izledim. ''Bir şok oldun bakıyorum, beklemiyordun sanırım bunu.'' Derin bir iç çekip telefonun ekranına bakmayı kesti ve konuşmaya başladı. ''Beklemiyordum, ama fena da olmadı yani. Bayadır işler yüzünden görüşemiyoruz sonuçta. Özlemişim.'' 

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin