Aşk Hipotezi

30 5 1
                                    

Azra

Sıkıntı içerisinde Karanın bana ayırmış olduğu odaya girip elimdeki telefonu yatağın üzerine gelişigüzel fırlattım. Yatağın üzerine düşerken bir kaç takla attığında yere düşmemesi için içimden dua ettiğimde sıkıntıyla iç çektim. Yine evime gidememiştim çünkü Karan bugün de burada kalmamı söylemişti. Sebebini sorduğumda ise ''canım öyle istiyor.'' gibi saçma bir bahane sunmuştu. 

Sırtımda ki korsenin ipleri sıkmayı bırakıp neredeyse tenimi kesmeye başladığında acı içinde yüzümü buruşturup aynaya doğru ilerledim. Başlarda ihtişamlı olan elbise artık sadece acı veriyordu. Gözlerim aynada üzerimde duran elbiseden yüzüme doğru çıkıp dudaklarımın üzerinde durduğumda tüm film kopmuştu. Anlamsız bir heyecan ile ellerimi dudaklarıma değdirdim. Kafam aynı anda birden fazla karmaşık düşünceyle çalkalanırken midemden gelen acıyla yüzümü ekşitip olduğum yerde büzülerek karnımı tuttum. 

Düşüncelerim ve hissettiğim anlamsız gerilim beynimi yakıyordu. Yoksa ona kurduğum aşk ve şehvet tuzağına kendim mi düşüyordum? Ben öylesine öpüyordum, bir şey hissetmeden sırf onu kışkırtmak için sırf onun bana karşı ördüğü buzdan duygusuzluk duvarını eritmek için. Onun yaptığı hamlenin beni sevindirmesi gerekmez miydi? Onun yerine niye kara kara düşünüyorum ki? Ellerimi dudaklarımdan çekip sinirle elbiseme değen sağ elimi yumruk yaparak sıktım. 

Tek başına durup düşünmek cidden bana yaramıyor. Plan değişikliği yapmalıyım neredeyse bir buçuk ay boyunca bu adamla muhatap oluyorum ama davanın gidişatı etkileyecek bir delil bulamadım daha. İzlenip izlenmediğimi anlamak için kapıdan tarafa baktım. Karan, belini kapıya yaslamış ellerini göğsünün önünde birleştirirken şeytani bir gülümsemeyle bakıyordu. Gözlerimi devirirken onun duruşunu taklit ettim. ''Ne var? İstediğin gibi evinde kalıyorum bu gece de. Yine mi memnun değilsin?''

Şeytani gülümsemesi hala yüzünde asılı kalırken yaslandığı kapıdan sırtını çekip olduğu yerde doğruldu ve bana doğru yaklaştı. Aramızda bir kaç adımlık mesafe varken, ona kafa atmamak için kendimi içten içe tutmaya çalıştıysam da dışarıdan hissizmiş gibi görünmeye çalıştım. Gözlerimi bile kırpmadım hatta, beni tedirgin ettiğini bilmesine gerek yoktu. Gülerek, elini az önce beni öptüğü dudaklarına getirip gözleriyle dudaklarımı işaret etti ve konuşmaya başladı. ''Dudakların kızarmış, acaba yeterince bakım yapmıyor musun? Hem bilirsin, dudaklar bir insanın vücudunda ki en hassas dokusudur derler.'' 

Söyledikleri insanı yönlendiren çeşittendi. O yüzden onun gözünün önünde dudaklarıma neredeyse dokunmak için ellerimi yukarıya doğru kaldırıyordum ki, güldüğünü görünce gözlerimi kapatıp sinirle soluklandım ve geri açtım. ''Ne istiyorsun, üzerimi değiştirmem gerek! Çıkar mısın lütfen?'' Ellerini dokunduğu dudaklarından çekip gülerek kafasını olumsuz anlamda sağa sola salladı ve kollarımdan tutup olduğum yerde döndürerek sırtımı kendine doğru çevirdi. ''Gidersem, elbiseni çıkarmana kim yardım edecek?'' Soğuk elleri heyecandan yanan tenime değdiğinde irkilip yine bir inlemeye dudaklarımdan firar ettim. 

O ise sadece kıkırdayıp iplerle uğraşıyordu. Sırtımda bir rahatlık hissettiğimde onun tedirgin eden varlığına inat huzur içerisinde gözlerimi yumdum. Onun yanında bu iki duyguyu da hissetmem çok tuhaftı. Hem tedirgin ediyor, hem de varlığıyla anlayamadığım bir güven veriyordu. Tabi çenesini açıp sinirimi tepeme çıkarmadığı zamanlarda. Elleri hala sırtımda gezinirken, iplerinde çoktan çözülmüş olmasına rağmen bıktığımı belli eden bir sesle konuştum. ''Bitmedi mi daha, çoktan çözmüş olman gerekiyordu ipleri.'' 

İsyankar ama meraklı tavrıma gülmekle yetinirken sabırsızlıkla yönümü ondan tarafa çevirdim ve bu sayede elinin sırtımla olan temasını kesmiş oldum. Bunun yerine onun arkasına geçtim ve var gücümle kapıya doğru itmeye başladım. Bir yandan da hararetli bir şekilde koşuyordum çünkü nereden baksan seksen kiloluk bir kas yığınını itmek bedenimi aşırı yorduğu için baya efor sarf etmem gerekiyordu. ''Oldu o zaman, yardım için teşekkür ederim. Sen istersen oturma odasında takıl. Biraz sonra yanına uğrarım. Haydi selametle!''

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin