İlk Etkileşim

34 5 26
                                    

Karan

Yürüyüş yapmaya çıkarken güneşli olan hava, Defne ile karşılaştığım da kararmış, yağmur yağmaya başlamıştı. Şimdi ise arabanın içinde duruyor bir yandan direksiyon sallıyor diğer yandan durması ve arabaya binmesi için Defneyi ikna etmeye çalışıyordum.

Ama ne o durmaya ne de ben onun peşini bırakmaya kararlıydım. İkimizde kendi tutumumuzda sonuna kadar ısrarcıydık. O kaldırımın ortasında yürürken ben de yanından arabayı sürüyordum. Sıkıntı içinde soluklanıp açık camdan kafamı dışarı sarkıtıp dinlemesi için ona seslendim. "Bırak inadı arabaya bin, bak hasta olacaksın!"

Arabamın hızını biraz arttırıp yüzünü görebileceğim hizaya geldim. Uyarım karşısında sinirle gülümsedi ama cevap vermedi bunun yerine hızını biraz daha arttırdı. Beni olabildiğince yok saymaya, aramızda ki farkı açmaya çalışıyordu.

Sıkıntı içinde bir kaç dakika önce tokat attığı yanağımı sıvazladım. Bu bana ilk dokunuşuydu ama öfkeli anlamda. Arabaya binerken nasıl göründüğüne bakmadım ama bayağı kızarmış olmalı.

Sadece polis olduğunu neden benden sakladığını sormuştum. Aslında bu bir şüpheydi, gerçek mesleğini hala bilmiyordum. Araştırıyordum ama gerçeklere ulaşamıyordum çünkü her ne yapmaya çalışıyorsa asıl amacını ve kimliğini kamufüle etmeyi başarıyordu.

Ama benim de adım Karan ise bunu ortaya çıkaracağım ve ona kaçabileceği hiç bir alan bırakmayacağım. Gerçekleri elbet itiraf etmek zorunda kalacak bir gün. O günü sabırsızlıkla bekleyeceğim.

Arabaya binmesi için olan ikna çabalarım sürerken gözümü sadece bir an için yola çevirdim. Etraf sessiz ve yollar tenhaydı. Öyle ki etrafımızda bizden başka kimse yoktu. Ama dediğim gibi burası ıssız bir yol ve bir kaç dakika sonra bir grup serseri buraya muhakkak üşüşecektir.

En iyisi Defneyi bir an önce ikna edip arabaya bindirmek. Yağmur şiddetini arttırıp arabanın camını doldurduğunda sıkıntı içinde Defneye seslendim. O sırada silecekleri çalıştırıyordum.
"Defne, bir durup dinlesen mi artık?"

"Dinleyecek hiç bir şey yok, zaten ne desem boş. İnanmıyorsun." Sonra kafasını çevirip yarı bıkmış yarı sinirli bir şekilde bana baktı. "Boşuna çene yormama gerek yok o yüzden."

Bunu deyip kafasını önüne çevirdi ve yürümeye devam etti. Ama omzunun inip kalkmasından öfkeli olduğunu anlayabiliyordum. Yağmur hala aynı hızında yağarken sileceği tekrar çalıştırdım ve konuşmaya başladım.

Bu sefer sesimden ümitsizlik akıyordu. "Bari arabaya bin, dinlemesen de kabulüm." Öfkeyle kafasını benden tarafa çevirdi. "Seni ve sana ait olan hiç bir şeyi istemiyorum. Ben kendi başımın çaresine bakarım!"

Öfkesi, yüzünden biraz bile eksilmezken cümlesine son noktayı koydu. "O yüzden defol git, peşimden gelme! Rahat bırak beni!" Dedi ve beni arkasında bırakıp öylece ilerledi. Sırtı yağmurdan dolayı ıpıslak olmuş içine giydiği şeyler bile dışarıdan net ayırt edilebiliyordu.

Eminim birazdan soğuktan titremeye de başlayacak. Öfkesi bile yetmeyecek vücudunda ki soğuğu hissetmemesine. Bana karşı olan inadı onu hasta edecek neredeyse yine de buna rağmen yanıma gelmek istemiyor.

Bir korna sesi duyduğumda benden biraz ileri de olan Defnenin duruşunda bir sıçrama hissettim. Etrafta ki derin ıssızlığı bölen bu sese rağmen kafasını bakmak için arkaya bile çevirmedi. Muhtemelen benim kornaya bastığımı düşünüyor.

Kaşlarımı çatıp dikiz aynasından arkaya baktığımda kırmızı bir arabanın bize doğru ilerlediğini gördüm. Sonra bu araba beni sollayıp önüme geçti. Arabanın içindeki adamların odak noktası Defneydi büyük ihtimal. İçimde hissettiğim huzursuz kıpırdanma yüzünden direksiyonu tutan ellerim yumruk halini aldı.

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin