Şüpheli Kurban Yakını

29 10 0
                                    

Azra

Okuduğum mektup, tüm umutlarımı kül ederken bir yandan da gözümü açmıştı. Belki Ali daldığım düşünce denizinden beni uyandırmasaydı anımsayacağım hatırada Selçuk beyin verdiği ismi öğrenebilecektim. Mektubu her kim yazmışsa Selçuk Bey ile görüştüğümü biliyordu. Ve Selçuk Beyin bana vermekten söz ettiği ajandadan da haberi vardı. Selçuk beyin benden yardım dilendiğinden haberi vardı. Evet ama bana mektup yazdığını bilmiyordu. Çünkü Selçuk Beyin bana vermek istediği mesajdan benimde haberim yoktu. Derin bir soluk aldım ve mektubu okuması için partnerim Aliye verdim. Bakalım onun bu konu hakkında ki düşüncesi ne olacak? 

Ali okuması için verdiğim mektubu gözü ile okurken ben de etrafı süzüyordum. Dikkate değer bir şey olup olmadığını görmek için. Çünkü bir cinayetin açığa çıkması için en iyi delil cinayet mahalidir. O sırada ahşap krem rengi kitaplıkta düzenli olarak sıraya dizilmiş kitaplar dikkatimi çekti. Daha doğrusu diziliş şekilleri. Bir kitap sıradan geriye kaymış kendini bariz belli ediyordu. Ali hala mektubu okurken dikkatini dağıtmak için seslendim. O sırada kitaplığa yaklaşmıştım. 

''Baksana Ali! Senin de burada dikkatini çeken bir şey oldu mu?'' Okuduğu mektuptan kafasını kaldırıp sorgular bir şekilde önce bana sonra gösterdiğim kitaplığa baktı. Sonra gözlerimde ki parıltıyı görmüş olmalı ki konuşmaya başladı. ''Kitaplar var, sıralı bir şekilde. Dur tahmin edeyim.'' Elini çenesine koymuş gözlerini kısarken düşünüyormuş gibi bir imaj çizmişti. Sonra kısık gözlerini araladı ama benim kadar olmasa da heyecanlı bir şekilde konuştu. İşaret parmağını havaya kaldırmıştı bunu yaparken. ''Kitaplardan birisi sırayı bozuyor!'' Olumlu anlamda kafa sallayıp ayaklarımın ucunda uzandım. Çünkü kitaplık resmen tavana değiyor ve dikkatimizi çeken kitap ilk rafta. Kitabı elime alıp incelemeye başlarken bana yaklaşan adım seslerini duydum. Bulduğum kitap Alinin de ilgisini çekmişti. 

Kitap'ın dış kapağında Dünya Edebiyatının Klasiklerinden birinin adını yazıyordu. Sanırım Selçuk Bey bize göstermek istediği mesajı başkalarının dikkatini çekmeyecek bir şekilde sıradan bir yol deneyerek iletmek istemişti. Defterin sayfalarını karıştırmak için araladım ama fazla bir sayfası yoktu sadece iki yaprak var ve gerisi kapalı kutu gibiydi tabi ortasında asılı duran anahtarı da unutmazsak. Bunun sıradan bir kitap olmadığı her halinden anlaşılıyordu. Anahtarı asılı olduğu yerden çıkarıp kutunun kenar kısmında ki anahtar deliğine yerleştirip bir kere çevirdim. Açıldığını dair bir ses duyduğum da Ali ile birbirimize baktık. Umarım Tolga Bey bu detayı fark etmemiştir. 

O sırada Selçuk Beyin cesedi otopsi yapılması için ekip tarafından karakola götürülmüştü. İçine bakıp bakmamak arasında kararsız kalırken konuştum. ''Sence bu da Tolga'nın bir oyunu mudur?'' Ali omuz silkti. Onun da kafası karışmıştı. Uzun süre sessiz kaldıktan sonra derin bir nefes aldı ve defteri gözleri ile işaret etti. ''Açsana. Bakalım içinde ne var?'' Bir şey demeyip olumlu anlamda kafa salladım ve içimden besmele çekerek kapağı açtım. İçinden yine bir anahtar ve not kağıdı çıkarken endişe ve heyecan için de Ali' ye baktım. O da benim hissettiğimi hissediyordu ama dışarıya yansıtmayı tercih etmedi. Onun yerine ifadesiz tuttuğu mimikleri ile  kutuda ki anahtarı eline aldı. Sonra etrafa arayış içinde etrafa bakarken konuştu. ''Acaba bu anahtar nereyi açıyor?'' Omuz silktim ve kutunun içinde ki katlanmış kağıdı elime aldım. 

Bunu da aynı titizlikle açıp okumaya başladım. Kağıt saman sarısı rengindeydi. Sağ üstte ki tarih dünü gösterirken yazılanları okumaya başladım. Ali de duyuyordu okuduklarımı.

          Mektubu yazmaya nereden başlayacağımı bilmiyorum. Korkuyorum Polis Azra. Ama bu mektubu acizliğimi anlatmak için yazmıyorum elbette. Bu mektup aynı kanı taşıdığı kuzeni yüzünden hayatı mahvolan bir adam tarafından kaleme alındı. Bir tehlikenin içindeyiz Polis Azra. Hissediyorum, felaket şeyler olacak. Benim için geç olsa da sizin daha vaktiniz var! Yani ben öyle temenni ediyorum. Tolga Bey, tanıdığım en tehlikeli mafya adamı. Yani Tolga Karan. O adama çok dikkat edin. Lütfen. Eminim masamda duran kağıdı görmüşsünüzdür. Kimliğini net olarak açıklamamış olabilir. Ama ben onun olduğundan eminim. Eğer bu mektubu okuyorsanız da muhtemelen artık hayatta değilimdir. 

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin