Beklenen Duygu Dolu Aşk İtirafı

24 6 0
                                    

Çınar

Bir cevap vermeyip öylece yüzüme bakıyordu. Acaba çok mu üstüne gittim diye düşünürken buldum kendimi. Ama sadece basit bir soru sormuştum, kafamda ki bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak için. Sabırsızlığım ve heyecanım içimde bir alev gibi tutuşmaya başladığında ellerini tutuşumu kuvvetlendirdim ve beklenti içinde yüzüne baktım. ''Bir cevap vermeyecek misin? O kadar mı uzağım sana?'' 

Gözleri hafiften kızarmaya başladığında kafasını olumsuz anlamda havada salladı ve yüzüme bakarken girdiği transtan çıktı. ''Sa-saçmalama, tabii ki uzak değilsin!'' Ellerini tutmayı bırakıp onları özgürlüğüne kavuşturdum ve çaresizlik içinde ona bakarak konuşmaya başladım. ''O zaman sorun ne? Neden bu kadar karamsarsın?'' 

Karamsar lafını duyunca kaşlarını inanamıyormuş gibi havaya kaldırdı ve sorgular bir şekilde konuşmaya başladı. ''Karamsar mı, bana karamsar olduğumu mu söylüyorsun?'' Bir cevap vermeyip sadece kafa sallamakla yetindim. İkimizde bu kadar gerginken diyeceğim her şey aramızda ki etkileşimi bitirebilirdi. Şu an ince biz buz üzerinde yürüyor gibiydik çünkü. 

Onu onayladığımı görünce hayal kırıklığı içerisinde bana baktı ve derin bir iç çekti. ''Bence şuan sadece eve dönmeliyiz, konuşursam işler çok kötü bir boyuta ulaşacak.'' Tamam mı dercesine bana baktı ama cevabımı önemsediğini sanmıyorum. Daha çok gideceğini söylemek için haber veriyor gibiydi. Belki de bu yaptığı şu an için en iyisiydi. Ama kaçıyordu işte bir şeyleri açıklığa kavuşturmadan beni üzüntümle baş başa bırakıp gidecekti öylece. Çantasını ileri de ki üzerine bıraktığı beyaz sütundan alıp omzuna taktı ve dayanabileceği tek şey o çantanın varlığıymış gibi elinin avucuyla sımsıkı kavradı. 

Bu davranışları aklıma şu düşünceyi getirdi. Aslında ilişkinin başından beri çok kez dile getirmemiş miydi bana değer verdiğini zaten? Hatta ilk kez beni o öpmüştü. İlk kez o iltifat etmişti. Yine de bunları başıma kakmamıştı bir kez olsun ve ben kalkmış onu karamsarlıkla, bana değer vermediği gibi saçma bir soruyu sormakla kırmıştım. Güzel olan her şeyi bir saniye gibi kısa bir sürede bitirebilme huyuma içimden lanetler ederken o benim yanımdan geçmek üzere olduğunda kolundan kavrayıp olduğu yerde durdurdum.

Kolunu tuttuğumu fark ettiğinde iç çekip kısık bir tonda konuşmaya başladı. ''Şu an sırası değil, bırak beni Çınar. Durdurma beni.'' Sonra kafasını baktığı yoldan bana çevirdi. ''Bırak, yoksa çok kötü kıracağım kalbini. Ve ben bunu istemiyorum.'' Durdurmak için tek kolundan kavradığım elimi çekip tam anlamıyla onun önüne geçtim ve iki kolundan da tutup önüne geçtim ve bana bakmasını sağladım. ''Kır, ne olacak ki? Hatalı olan benim, unutkanlığım tuttu ve ilk adımı atan kişinin sen olduğunu unuttum. Sen kırmayacaksın da kim kıracak ki?'' 

Kırgın bakışları cümlemin sonlarına doğru şaşkınlıkla aydınlandı. Bunları duymayı beklemiyordu sanırım, o an için bu şaşkın masumiyetinden yararlanıp onu kendime çekip sarıldım. Onun sarılmasını beklemiyordum ama sarılsa fena olmazdı yine de. Sarılmadıysa da kalbini kırıp bana gücenmesine sebep olduğum için aldırış etmeyeceğim. Şu an amacım sebep olduğum kırıklığı tamamen onaramasam da bir nebze hafifletmek. 

''Çok kötüsün, bir ağız tadıyla sinirlenemiyorum sana. Hemen gönlümü almaya çalışıyorsun.'' Şaşkın bir şekilde gülümseyip yüzünü görmek için kendimden ayıracağım sırada boşta kalan elleriyle bana sarılıp belimi kavradı. Bu yaptığı beni mutlu ederken demin ki şaşkınlığım hat safhaya çıkarak yerini hayrete bıraktı ve hala birbirimize sarılırken konuşmaya başladım. ''Bu ne anlama geliyor şimdi? Affediyor musun affetmiyor musun?'' 

Kıkırdadı ve yüzünü omzuma bastırmışken konuşmaya başladım. ''Affetmedim, orası başka bir konu ama bence susup bu anını tadını çıkarmaya bakmalısın. İşlediğin kabahati öyle kolay affedemem çünkü.'' Açıklamasına göz devirirken yine gülümsedim ve hala onun yüzünü göremiyorken konuşmaya başladım. ''Sağ ol ya, lütfettin.'' Konuşmadı, bunun yerine tepkisini ayağıma basarak verdi. Ayağım acıdığı için kısık bir tonla, abartılı olmayacak şekilde inleyip görebildiğim kadarıyla ayakkabılarımdan tarafa baktım.  

KUMPASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin