Voldemort
Malikaneye onlardan önce varmış,kendi görüntüsüne kavuşmuştu. Malfoydan tamamen nefret etmiyordu ama kendinden başkası gibi görünmekten nefret ediyordu. Buraya kadar neredeyse beraber geldiği yeni müritlerini karşılamak zorunda olduğu için kızgındı. Herkesin ondan korkması ve hiçbir şey beklememesi gerekirken hala değerleri varmış gibi davranmak canını çok sıkıyordu. Yine de duş alıp üzerine siyah bir pantolon ve siyah bir gömlek geçirdi.Malfoy malikanesinin salonuna girdiğinde josalia odada onu bekliyordu. Ona gülümsemişti. Kadın müritlerin arasında güvenmeye en yakın oldukları arasındaydı.
"Hala gelmediler mi?" Sorusu karşısında kadın başını iki yana salladı.
"Hayır lordum. Hiçbiri sizin kadar iyi uçamaz."Kadının neredeyse her zaman onu övmesi arada başını ağrıtıyordu. İstese,yola çıkmadan önce kızın onu reddettiği gibi onu reddetmez,bedenini onun ayakları altına sererdi biliyordu.
Bu yüzden çoğu zaman kadından iğreniyordu. O sevemezdi. Ama şehveti hissedebiliyordu. Çoğu gece farklı bir kadının bedenine dokunuyor,arzuluyordu. Ama bu kadardı. Ayrıca onların konuşmamasından,iyi ya da kötü hiçbir şey söylememesinden hoşlanırdı. Tek bir gece için kendilerini önemli sanmaları komikti. Aynı kadını asla ikinci gece yatağına almazdı. Kimseye böyle bir lüks tanımayacaktı. Kimse lordun kadını olmaya layık değildi.
Yeşil-gümüş tahtına adımladı yavaşça. Sonra oturdu. Nagini hemen bacaklarına dolandı. Ona hoşgeldin diyordu. Nagini... onun değerli naginisi. Birlikte yüzlerce kişiyi öldürmüşlerdi. Ve daha nicelerini öldüreceklerdi. Güvendiği tek şey yılanıydı.
Phoebe
Sonunda yolculuk bitmiş,süpürgeden inmiştik. Malfoy malikanesinin önünde dikiliyorduk. Black görünümündeki gerçek Abraxas Malfoy gözlerimizin önündeydi. İksirin etkisi geçmişti. Güzel. Gri gözlerini bize çevirdi."Zaten tahmin etmişsin." Sesi melodikti. Şarkı söyleyebilecek bir tonda olduğunu söyleyebilirdim.
"Evet. Etmişti. Senin kılığındaki kimdi?"helios sorunca gülümsedi. Dişleri inci gibiydi. Malfoylar her çağda zengin ve çekici görünüyorlar diye düşündüm.
"Bunu söyleyemem."
Cevabı beni gülümsetti. Başka hiçbir şey söylemeden malikaneden içeri adımladığında üzerimi düzelttim.
Bugün üzerimde dizlerime gelen siyah bir elbise,kot rengi bir korse ve topuklu çizmeler vardı. Yaptığım tılsım sayesinde üşümüyordum.
Ana salon olduğunu tahmin ettiğim yere giderken sesimi çıkarmadım. Etrafı inceliyordum. Benim zamanımdaki halinden farklıydı. Benim zamanımdakiler gibi Muggle doğumlulara yardım etmedikleri için hala feci bir gösteriş yapacak paraları vardı.Çok daha zengin görünüyordu. Ki öyleydi de.
Salonun devasa kapısı açılınca içeriye adım attık. Salona slytherin renkleri hakimdi. Yeşil duvarlar ve gri koltuklar güzel bir kontrast oluşturmuştu. Salonun tam ortasında 6 kişilik bir masa vardı. Merkezdeyse onun oturduğu yeşil-gümüş taht.
Orada siyah pantolonu ve siyah gömleğiyle nagini bacağına dolanmış bir şekilde rahatça oturuyordu. Bizden yaklaşık yarım saat önce varmış olmalıydı. Ama sanki hep buradaymış gibi görünüyordu. İyi bir oyuncuydu. Şüphesiz. Olmasa zaten şu ana dek yaptığı hiçbir şeyi yapamazdı.
Beyaz teni elmacık kemiklerine düşen kuzgun siyahı saçlarıyla güzel bir görüntü oluşturuyordu. Gri-mavi gözleri büyüktü. Dolgun dudakları kendiliğinden öyle pembeydi ki,kadınların onun her dediğini yapmasına şaşırmak mümkün değildi. Hem yakışıklı, hem de güzel bir erkekti. Aynı anda ikisi birden nasıl oluyor bilmiyordum ama öyleydi işte. Gömleği geniş omuzlarını belli ediyordu. Çok dar değildi ama bilerek böyle bir şey giymiş gibiydi. Otururken bile iri görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA|Tom Marvolo Riddle
Fanfiction"Yaşaması gereken yaşamalı. Farklı yollarla dünyanın tahtına oturmalı. İksir dolu atmayan yüreği attıracak olan,aydınlıktan doğacak bir korku. Birbirinin yansıması olan iki güç,birlikte olmalı." *Yetişkin içerik*