Phoebe
Onun seçtiği iki adamla yasak ormanın girişindeydik. Yanımdaki Helios huzursuzdu. Bunu 30 metre öteden bile hissedebilirdiniz. Ama yine de yüzünü ifadesiz tutmaya çabalıyor,gerginliğini azaltmak için muhtemelen içinden şarkı söylüyordu.Bir şekilde Dumbledore ile iletişime geçip durumu açıklamam gerekiyordu. Geçmişe geldiğimi biliyordu. Profesör benim için tüm ayarlamaları yapmıştı. Ama bu adamları nasıl atlatacağımı bilmiyordum. Obliviate yapsam bile anlardı. Çok zekiydi.
"Lordun zarar vermemizi özellikle istediği biri var mı?" Diye sordu Helios. Daha fazla huzursuzca yürürse anlaşılabileceğini düşünmüş olmalıydı. Kukuletalı adamlardan biri başını iki yana salladı.
"Hayır. Onları kurtarmak için her şeyi yapabiliriz. Okula girmek haricinde. Oraya zaten giremeyiz." Onu başıyla onaylayıp yanımda yürümeye devam etti.
O konuşma haricinde saatlerce duyduğumuz tek ses hayvanların çıkardığı sesler ve yürürken bastığımız bitkilerin çıtırtılarıydı. Uzun zamandır yürüyorduk. Ama etrafta hiçbir şey yoktu. Hava kararmak üzereydi ve hepimiz buranın gece ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorduk. Özellikle de Helios ve ben. Küçüklüğümüzde birkaç kez sırf yasak olduğu için buraya gelmiştik. Bir şey olmamıştı tabii ama yine de heyecanlıydı. Sonrasında kaç kez ceza aldığımızı hatırlamıyordum tabii. Bir yetişkin olarak tekrar buraya dönmek garip bir histi.
Geçmişte olmak,Voldemort'u iyi bir büyücüye çevirmeye çalışacak olmak çok garipti. Adam kesinlikle bize güvenmiyordu. Bize asla güvenmeyeceğine de emindim. Bizimle alakası yok,o kimseye güvenmiyor demek isterdim,ki bu kısmen doğruydu ama her şeyi düzgün yaparak gözüne batmıştım bir kere. Dönüşü yoktu. Tekrar olsa yine aynı şekilde davranırdım çünkü aksi takdirde dikkatini çekmemin yolu yoktu. Güzelliğe zerre kadar önem vermediği için içimden küfrettim. Eğer önem verseydi bu birkaç gün içinde çoktan onun aklını aldırdım.
Görevime tam olarak ne zaman başlayabileceğimi düşündüm. Aslında hiçbir fikrim yoktu çünkü ne yaparsam yapayım yine de beni öldürmek isteyecekmiş gibi hissediyordum.
O tam olarak söyledikleri gibi biriydi. Herkese ve her şeye şüpheci yaklaşıyordu. Ama aynı zamanda değildi de. Çünkü güce önem verdiği söyleniyordu ama ay ışığı cadısı olmama rağmen henüz beni kullanmaya çalışmamıştı. Beni yakınında tutmak istemesi gerekirdi. Tabii istememe sebebi bana güvenmiyor oluşu da olabilirdi ama her şeyin daha kolay olabilmesi için keşke böyle düşünseydi.
Gerçi o zaman bütün bu görevin hiçbir anlamı olmazdı ve çok sıkılırdım. Aptal biri yaptığı onca şeyi yapamazdı. Kolayca manipüle edebilseydi ona yardım etmeyi gerçekten ister miydim?
İleriden gelen seslerle adımlarımı aniden durdurdum. Olduğum yerde eğilip diğerlerine elimle işaret verdiğimde sessizce onları yönlendirmemi beklediler. Asamı çıkarıp önümde tuttum. İyice dinlerken yavaşça sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım.
Heliosun bir gölge gibi peşimden geleceğini biliyordum. Diğerlerine güvenmiyorduk. Onlara benim yerime dikkat ederdi. Yürürken ilerideki kişileri gördüm. İki büyücü elleri arkalarına bağlanmış bir şekilde yerde dizleri üstündeydi. Kukuletalı oldukları için kim olduklarını göremiyordum. Hoş,görsem de tanımıyor olabilirdim ya neyse.
Sessizce biraz daha ilerledim. Bir ağacın arkasına yaslandığımda diğerlerine işaret verdim. İşaretimle hepsi başka bir ağacın arkasında yerlerini aldı. Gözlerimi kısarak onları daha iyi görmeye çalışıyordum.
Görebildiğim ayakta üç kişi vardı ve üçü de dumbledore değildi. Bir yandan rahatlarken bir yandan üzülmüştüm. O olsa bir şekilde her şeyi çözebilirdik. Bir an önce onunla konuşup yardım almalıydım. Onlara biraz daha yaklaşmak için hareket edeceğim sırada Voldemort'un yanımda gönderdiği adamlardan biri bir çalıya takılıp büyük bir ses çıkararak düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA|Tom Marvolo Riddle
Fanfiction"Yaşaması gereken yaşamalı. Farklı yollarla dünyanın tahtına oturmalı. İksir dolu atmayan yüreği attıracak olan,aydınlıktan doğacak bir korku. Birbirinin yansıması olan iki güç,birlikte olmalı." *Yetişkin içerik*