34-Lorda Koşarken

384 49 5
                                    

Phoebe

O kapıdan çıktıktan sonra geç saate kadar odaya dönmedi. Ben de yalnız başıma, düşüncelerimle kaldım.

Beni istiyordu. Bu su götürmez bir gerçekti. Gözlerinde bunu görebiliyordum. Gücüme de saygı duyuyordu ve buna emindim. Ayrıca, yemin ettiğimizden ve gerçekten ortak olmaya karar verdiğimizden beri onunla takılmak eskisinden daha az dayanılmazdı da.

Ama bunların gerçek olamayacağını da biliyordum. Asla gerçekten 'biz' diye bir şey olamazdı. Çünkü o hissedemezdi. Ve benim görevim atmayan yüreğini attırıp onu güçle şişirmekti. Kehanetin hala tam olarak ne olduğunu bilmesem de bunu yapacaktım.

Onunla ilgili düşüncelerden ve bedenimin onu isteyip durmasından uzaklaşmam gerekiyordu. Bir şekilde bunu yapmalıydım. Sadece nasıl olacağını bilmiyordum.

Profesör Dumbledore'dan şüpheleniyordu. Normalde, bunun çok abartı ve eski bir düşmanlıktan kaynaklandığını düşünüyordum ama şimdi, gerçekten de profesörün şüpheci göründüğü hissine kapılmıştım. Voldemort'un beni manipüle etmek için bir sebebi yoktu çünkü zaten ortaktık. Benimle sevişmek için bunu yapardı ama beni birine düşman etmek için bunu yapacağını sanmıyordum.

O nedenle ertesi gün, onun odaya gelip benimle konuşmadığı ama düşünceli göründüğü sırada odadan çıktım ve güçlü bir görünmezlik büyüsü uyguladım.

Büyüm hayalbozan gibi çalışmıyordu. Asasız yaptığım ve kendi geliştirdiğim bir şeydi. Bana gerçek bir görünmezlik pelerininin vereceğinden fazla görünmezlik veriyordu. Aynı zamanda duvarlardan da geçebilirdim. Sadece bunu yaptığımda çok feci halsiz düşüyordum ama bununla idare edebilirdim.

Sadece o şüphelendiği için Profesörü takip etmem hoş olmasa da, yapacak daha iyi bir işim yoktu. Şimdilik dünyayı nasıl kurtaracağımızı bilmediğimize göre, odada onunla oturup somurtan yüzüne bakarak zaman geçirmekten daha mantıklı görünüyordu. Ayrıca onu reddettiğim için kim bilir benimle ilgili ne gibi planları vardı. Lestrange aklını çelip bana bir tuzak kurmasını sağlayabilirdi.

Lestrange ne adamdı ama... geldiğim günden beri gözlerini üzerimde hissediyordum. Aslında başlarda bana güvenmediği için olduğunu biliyordum ama bir süre sonra, benimle ilgilendiğini fark etmiştim. Gerçi bunu neredeyse hiç umursamadığım için üzerinde düşünmemiştim bile. Şimdiyse, onu aradan çekmem gerekecekti.

Çünkü onunla bir şey yapmayacak olsam da, Tom hariç hiçbir erkeğe ilgi duymuyordum. Bu gerçek beni az daha dehşete düşürecekti. Bana karşı hiçbir şey hissedemezdi. Bana sadık olsa bile, beni sevmeyecek bir adama teslim olmak gibi bir niyetim yoktu. Gerçi sevse de teslim olmazdım. Teslim kelimesi bana uymuyordu. Daha çok onu alırdım.

Beni düşüncelerimden ayıran şey, profesörün odasından gelen seslerdi. Derin bir nefes alıp yavaşça odasının içine girdiğimde, onu yarım düzine büyücüyle odasında otururken buldum.

Bu büyücüleri geldiğimden beri görmemiş olmak beni şaşırttı. Madem saldırıya uğradığımızda çok daha fazla büyücü vardı neden yardıma gelmemişlerdi? Yeni gelseler bizimle tanışmak için çağırılmaları gerekmez miydi?

"Söylediğim gibi, plan kusursuz işliyor. Cadı ve voldemort birbirlerinden nefret ediyorlar." Profesörün sözleri üzerine kaşlarım çatıldı.

"Geçen gün seviştiler. Ortaya öyle bir güç çıktı ki neredeyse tüm köyü havaya uçuracaklardı. Size güveniyorum Albus, ama bence birbirlerinden nefret etselerdi sevişmezlerdi." Kafasında koca bir fötr şapka olan büyücü araya girince onu başımla onayladım.

YANSIMA|Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin