14-Yalan Gerçekler

470 51 32
                                    

Phoebe
Tüm olanlardan sonra meraklı bakışları üzerimde gezinirken ciddi kalmak için kendimi zorladım. Şu an gülersem bir haltlar yediğimi anlardı. Ona ne getirmiş olursam olayım bunun beni kurtaramama ihtimali yüzünden yüzümü stabil tutmak zorundaydım.

Öfkelenmişti. Yolda bilerek oyalanmışım. Şaşırmasını istiyordum. Döndüğüme şaşırmasını. Çünkü bu şekilde döneceğimi beklemediğini biliyordum. Benden daha çok şüphelenmek için yer arıyordu. O malfoyun kılığındayken yaptığımız konuşmanın bunda büyük bir rolü vardı.

Sabırsız bakışları beni delip geçecek gibiydi. Konuşmaya başlamazsam neler olabileceğini tam olarak kestiremiyordum.
"Adamlardan birinin yanında bu kutuyu buldum lordum." Çantamdaki kutuyu çıkartıp görebileceği bir yerde tuttum. Siyah ve orta büyüklükte bir kutuydu. İçinde ne olduğunu bilsem bunun savunmama yardımı olabileceğini biliyordum ama Dumbledore eli boş dönmeme izin vermezdi. Profesör Mcgonagall ona kendi kadar güvendiğini söylemişti.

"İçinde ne var?" Bakışları bu sefer merakla kutuya odaklanmıştı. İçini görebiliyor gibi bakıyordu.

"Bilmiyorum." Hiçbir duygu barındırmadan dümdüz söylediğim şeyle ayağa kalkıp karşıma dikildi.
"İçinde ne olup olmadığına bakmadığın halde bana getirip zamanımı boşa mı harcıyorsun?" Hızla başımı iki yana salladım.

"Biz oraya gittiğimiz an adamlardan birkaçını kutuyu koruması için yolladılar."

Yüzünde bir gülümseme belirdi.
"Ve sen de açmadan bana mı getirdin?"

Ona biraz daha yaklaştım. Şimdi aramızda yarım metreden az vardı. Karşısında başım dik bir şekilde durmak çok garip bir histi.
"İçindeki şeyin işinize yarayıp yaramayacağını açsam da bilemezdim. O yüzden direkt getirdim."

Beni onaylar gibi mırıldandığında kutuyu ellerimden almak için elini uzattı. Saliselik bir tereddütün ardından kutuyu teslim ettim.
"İçinden önemli bir şey çıkmazsa seni cezalandıracağımı düşünmedin mi?"

Düşünmüştüm. Hala düşünüyordum. Ama konuya biraz iyimser yaklaşmak gerekiyordu.
"Düşündüm. Ama içinden önemli bir şey çıkacak olduğu ve şüpheli bir şekilde korumaya çalıştıkları halde size getirmemiş olsam daha büyük bir ceza alırdım." Söylediğim şeyin mantıklı olduğunu biliyordu.

"Pekala." O kutunun kapağına elini attığında bakmak için ne kadar deli olsam da arkamı dönüp çıkmak için adım attım.

"Nereye gidiyorsun?"

Tekrar ona döndüğümde kafası karışmış gibi kaşları çatılmıştı.
"Yalnız bakmak isteyeceğinizi düşündüm."

Başını iki yana salladı.
"Kal."

Pekala kalacaktım. Eski yerime geri döndüm. İçine bomba falan koyduğumu düşündüğü için kal demiş olamazdı öyle değil mi? Çünkü öyleyse çok komik olurdu. Yine de bir çeşit tuzak olma ihtimalini düşünmemiş olamazdı.

Kutuyu elinde tarttı. Sonra yavaşça salladı. Elleri kapağında bir süre oyalandı.
"Eğer içindeki şey bir tuzaksa seni mahvederim."

Sinirlerim gerilirken dudağımı ısırdım. Söz vermişti ama hala şüpheleniyordu. Avanak herif.
"Söz verdiğiniz halde benden şüphelenmeye devam ediyorsunuz. Bunu öncelikle kendi sözünüze,ardından da bana yapılmış bir saygısızlık olarak görüyorum."

Yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi yine. Tek bir yumruk. Tek bir yumruk ve sonra yüzündeki gülümsemenin silinişini izleyebilirdim.

Ona yardım etmek gibi bir görevim olması umrumda değildi. Şu an en çok istediğim şey ona vurmaktı. Bunu bütün büyücülük dünyasının hayatı pahasına yapabileceğimi biliyordum. O voldemorttu. Bana zaten güvenmeyeceğini ve hep şüpheli yaklaşacağını da biliyordum. Ama bu kadarı fazlaydı. Gerçekten. Söz verdiği halde üzerime bu kadar gelip,öfkemi dizginlemekte zorluk çekmemi sağlaması gerçekten beni çıldırtmak üzereydi.

YANSIMA|Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin