Voldemort
Ana salonun tam ortasındaki platformda sandalyesine yayılmış, insanların etrafında toplanmasını izliyordu.
Dün cadısı ona bunun gerekli olduğunu söylemeseydi, kesinlikle böyle bir şey yapmak aklının ucundan bile geçmezdi. Hatta cadının söylemesine rağmen bunu yapmak yerine gözlerine kızgın şişler sokmayı tercih ederdi ama buradaydı.
Büyücülerin şikayetlerini dinlemek ve çözüm bulmaya çalışmak için buradaydı. Bütün vücudu yapıyor olduğu şey yüzünden kasılmıştı. Normal şartlar altında asla yapacağı bir şey değildi ama yapıyordu işte.
Çünkü lanet şartlar hiç normal değildi. Kahrolası dünyanın sonu, üzerlerine doğru son hızdaki bir tren gibi geliyordu. Ve eğer bunu durduramazsa tüm hayalleri suya düşecekti.
Odaya bir göz gezdirip Malfoyu ve diğerlerini süzdü. Kazık yutmuş gibi dik bir şekilde dikiliyorlardı. Phoebe zindanlarda birine işkence ediyordu. Onu sağ kolu yapmıştı ama işkence görevine devam etmesini istiyordu. Bu işte gerçekten iyiydi. Hatta neredeyse kendisi kadar iyiydi.
Birkaç kişinin toprak sorunlarını dinleyip çözüm üretti. Birkaç kişininse safkan evlilik anlaşmalarını ayarlamak zorunda kaldı. Koskoca lord, resmen çöpçatanlık yapmıştı. Hepsi o korku cadısı yüzündendi. Bir süre gözüne gözükmese iyi olurdu.
Sonunda kalabalığın yarısı işlerini bitirip gittiğinde, onunla birlikte malikanede yaşayanlardan biri ortaya çıktı.
"Lordum. Yetkililerinizle ilgili şikayetlere de açık mısınız?" Kahverengi saçlı, lacivert gözlü cadıyı ilk bakışta tanımasa da, gözleri yavaşça cüretkar dekoltesine kayınca kim olduğunu anında hatırladı. O diri küçük göğüsleri o bile kolayca unutamazdı. Ama burnunun bu kadar yamuk ve kırmızı göründüğünü hatırlamıyordu.
Başını sallayıp eliyle devam etmesini işaret etti.
Cadı önce kararsız bir şekilde etrafına bakındı. Sonra konuştu.
"Sağ kolunuz Phoebe Blanc'tan şikayetçiyim." Onunla yatan herkesin Phoebe'den şikayetçi olacağını biliyordu. Bu yüzden şaşırmadı. Derin bir nefes alıp cadıya baktı."Neden?" Cadı dudağını ısırdı. Tekrar etrafına bakındı. Bir destek arıyor gibiydi.
"Bana kafa attı. Burnum kırıldı ve şifacılar olmasaydı yüzümün çekiciliğini sonsuza dek kaybedecektim." Phoebe'nin bu cadıya kafa atması fikri onu keyiflendirdi. Öyle ki bu sahneyi izlemek için oldukça fazla miktarda para öderdi. Ama anında merak bedenini ele geçirdi.
"Onu sana kafa atmak konusunda nasıl teşvik ettin?" Cadının sinirleri tepesine çok kolay çıkıyordu. En ufak bir öfke gözlerini döndürüyordu ama tetikleyici bir unsur olmadan kimseye şiddet uygulayacağını sanmıyordu.
"Hiçbir şey, yalnızca sizinle ilgili konuşmak istemiştim." Dudağının bir kenarı alayla yukarı kıvrıldı. Onunla ilgili konuşmak istediği belliydi.
"Blanc cadısını sıkıştırıp asa çekti lordum." Kalabalıktan bir büyücünün sesini duyunca Lord kıkırdamasına hakim olamadı.
"Yani hem sen başlatıyorsun hem de cadımı şikayet mi ediyorsun?" Phoebe ona saldırıya uğradığı haberini yollamıştı. Bu konu onu sinirlendirdiği için engellemek adına bir şey yapmayı reddetmişti.
"Lordum ama bana kafa attı bu insanlık dı-" elini kaldırıp cadıyı susturdu. Gözleri salonu taradı.
"Sıradaki."
Sarı saçlı, yeşil gözlü cadı öne çıktı. Az önceki cadının yanına adımlarken kendinden emin görünüyordu. Güzel bir yüzü, daha da güzel bir fiziği vardı ama lord onun da adını hatırlamıyordu. Sadece bir zamanlar onunla yattığına emindi o kadar. Bu kadar çekici bir cadıyı kaçırmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA|Tom Marvolo Riddle
Fanfiction"Yaşaması gereken yaşamalı. Farklı yollarla dünyanın tahtına oturmalı. İksir dolu atmayan yüreği attıracak olan,aydınlıktan doğacak bir korku. Birbirinin yansıması olan iki güç,birlikte olmalı." *Yetişkin içerik*