Günler geçmişti ve biz az önce resmî olarak evlenmiştik. Evlilik haberini o akşam duyurduğumuzda cadılar hariç kimse şaşırmadı. Cadılarsa voldemort haberi paylaşırken bize ikinci bir kafamız çıkmış gibi bakmış, sonra da öfkeyle salonu terk etmişlerdi.
Daha evlilik gerçekleşmeden önce bile bana saldıranlar gelip benden özür dilemişti. Tabii hayatta kalanlar. Voldemort canıma kastedenleri öldürmüş, diğerlerine ceza vermekle yetinmişti.
Son uğradığım saldırının izleri hala devam ediyordu. Zindanın bir kısmında, günlerdir lordun ona işkence ettiğini biliyordum. Yine de içim kesinlikle rahat değildi. Sanki onu öldürmezsem içimde bir şeyler eksik kalacak gibiydi.
Düşüncelerimden sıyrılıp ana odaklanmaya çalıştım. Düğün için tebrikleri kabul ediyorduk. Düğün sırasında pek bir şey olmamıştı. Birbirimize yemin etmiştik ve salonda bizimle olan herkes bu dünyanın en önemli şeyiymiş gibi davranmıştı.
Lord beni ışık leydisi olarak diğerlerine takdim ettiğinde kimsenin memnun kalmadığını biliyordum. Yine de aklı olan kimse ona karşı çıkmadı.
Sonunda ayaklandığında ben de oturduğum sandalyeden kalktım.
"Bu güzel günde, yanımızda olduğunuz için teşekkür ederim. Kutlama sona ermiştir." İnsanlar mırıldanıp salondan çıkarken Abraxas içeride kaldı.Sıkıntılı görünüyordu.
"Lordum. Bunun düğün geceniz olduğunu biliyorum ama Albus Dumbledore elini kolunu sallayarak malikaneye geldi. Sizinle konuşması gerektiğini söylüyor."Duyduğum şeyle kaşlarım havaya kalktı. Göz ucuyla Voldemort'a baktığımda onun da kaşlarının çatıldığını gördüm.
"Onu çalışma odamda bekleyeceğimizi söyle." Başka bir şey söylemeden yürümeye başladı. ben de onu takip ettim......
Geniş çalışma odasında üçümüz birbirimize bakıyorduk. Voldemort ana sandalyeye oturmuştu ve masanın karşı tarafında kollarını geniş göğsünde kavuşturuyordu. Ben ve Dumbledore ise karşısındaki sandalyelerde karşılıklı oturuyorduk.
Profesörün yüzünde adlandıramadığım garip bir ifade vardı. Mutlu mu mutsuz mu emin değildim. Uzun parmaklı ellerinden biri sakalını okşuyordu.
"Sizi dinliyorum. Profesör." Lord sabırsızca konuştuğunda ikimiz de ona döndük.
"Öncelikle, tüm anlaşmazlığımıza ve düşmanlığımıza rağmen beni kabul ettiğin için teşekkür ederim Tom." Profesörün sözleri üzerine kaşları çatıldı.
"O ismi kullanmıyorum."
Dumbledore başıyla onayladı.
"Evet. Her neyse. Buraya öncelikle sizi tebrik etmeye geldim. Tabii bunun gerçek bir evlilik olmadığını biliyorum." Tabii ki biliyordu çünkü geçen gün rüyamdaydı. Voldemort'a her şeyi anlattığımı da biliyordu."Yine de teşekkür ederiz." Dedim ortamı yatıştırmak için. Çünkü voldemort sandalyesinde gergindi.
"Ama daha önemli bir konumuz var. Daha doğrusu bir sorunumuz var. Voldemort, geleceğinizi bildiğiniz için artık muggle doğumlular konusunda daha ılımlı olacağınızı ve doğru hareket edeceğinizi düşünüyorum. Doğru mu?"
Lord sinirli olsa da onu başıyla onayladı. Tüm konuşmamız boyunca zihnimin kapılarını ona açıp geleceği görmesine izin vermeseydim bu şekilde burada oturmayacağına emindim. Muhtemelen, zihnimde olduğunu bildiğimi fark bile etmemişti.
Ama onun tüm bunları kendi anılarını görmeden kabul etme şansı da yoktu."Doğru. Anılarımı gördüm." Cevabı beni şaşırttı. Ya artık benden hiç çekinmiyordu ya da bildiğimin farkındaydı.
"O halde dünyayı kurtarma konusunda bizimle çalışacağınıza inanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA|Tom Marvolo Riddle
Fanfiction"Yaşaması gereken yaşamalı. Farklı yollarla dünyanın tahtına oturmalı. İksir dolu atmayan yüreği attıracak olan,aydınlıktan doğacak bir korku. Birbirinin yansıması olan iki güç,birlikte olmalı." *Yetişkin içerik*