1-Blanc Hanesi

1.7K 73 17
                                    

"Her şeyi anladın değil mi Phoebe? Gerekli her şey seninle olacak. Her zaman Dumbledore ile iletişime geçebilirsin. Sana,zekana ve gücüne güveniyoruz. Onun hayatta kalması ve kalbinin güçle atması şart." Profesör Mcgonagall'ın kararlı ifadesine bakıp başımı salladım. Anlamadığım hiçbir şey yoktu. Görevimi biliyordum. Hayatım boyunca bunun için eğitilmiştim. Şimdi görevimi yerine getirmek zorundaydım.

Hogwarts savaşının üzerinden 24 yıl geçmişti. Başlarda her şey güzel gidiyordu,Voldemort yenilmişti. Fakat onun yenilmesinin büyücüler alemine verdiği zarar öyle çoktu ki. bir sürü serseri yeni sahte Voldemortlar türemişti. Muggle doğumlular her yerde canice öldürülüyordu. Büyük bir grup her geçen gün güçleniyor,herkese ve her şeye zarar veriyordu.

Onun yenildiği gün bir kehanet küresi Profesörün çalışma masasında belirdiğinde bunların olacağı belliydi. Kehanet beni işaret ediyordu. Fransa büyücü dünyasının en asil ailesi Blanc'tan doğacak farklı güçlerle donatılmış cadıyı. Kehanet şöyleydi;
"Yaşaması gereken yaşamalı. Farklı yollarla dünyanın tahtına oturmalı. İksir dolu atmayan yüreği attıracak olan,aydınlıktan doğacak bir korku. Birbirinin yansıması olan iki güç,birlikte olmalı."

Blanc Fransızcada beyaz demekti. İsmimse annem beni doğururken korkuyla can verdiği için Phoebeydi. Doğarken ona yaşayacağım hayatı göstermiştim. O yüzden de ondan olmuştum. Onu hiç tanımadığım için yüreğimde bir burukluktan fazlası yoktu. Bir görevle doğup 24 yaşıma dek yetiştirilmiştim. Şimdiyse geçmişe,Voldemort'un yükseldiği zamana gidip onun zalim bir büyücü yerine büyücülük dünyasının kralı haline gelmesini sağlamak zorundaydım.

Görevi anlamak basit,uygulamak zordu. Geçmişte yaşayan Blanc hanesine,aileme dönmem ve Daren Blanc'ın bir  muggledan doğma melez çocuğu rolünü oynamam gerekiyordu. O zamanlarda Blanc İngiltere'de birkaç yıldır yaşayan,Voldemort'a yanaşmaya çalışan yaşlı bir haneydi. Çocukları Estee Blanc ve Cornell Blanc'ı Voldemort'a yamamaya çalışıyordu. Ben ve benimle beraber yetiştirilen Helios,adamın gayri meşru çocukları olarak içlerine sızacak,Estee ve Cornell'in alması gereken yeri alacaktık.

Bütün aile,onları tanıyan herkes büyülenmişti. Fransa'dan en son dönen bizdik. Helios düellolardaki zalimlikleriyle,ben de okul ve sonraki başarılarım sayesinde zekamla tanınmıştım. Babamız bizi pek sevmiyordu ama güçlerimiz nedeniyle bizi sokağa atmamaya karar vermişti. Çünkü Helios bir güneş büyücüsü,bense ay ışığı cadısıydım. Elden kaçırılmaması gerektiği gibi,yüz de verilmemesi gereken güçlere sahiptik.

Asamı çıkarırken profesöre gülümsedim.
"Her şey aklımda profesör. Bunu başaracağımıza emin olabilirsiniz." Söylediğim son şey bu olmuştu. Sonrasında asamdan çıkan ışıklarla sarılmış,geçmişin tekinsiz uçurumuna atlamıştım.

VOLDEMORT
Voldemort gümüş-yeşil tahtına dik bir şekilde oturmuş,bacaklarına dolanan Nagininin başını okşuyordu. Karşısındaki platin saçlı adam ona bilgi vermeyi yeni bitirmişti. Düşünceliydi. Bir haneyi kazanmak için neden iki çocuğu birden himayesi altına alması gerektiğini sorguluyordu. Özellikle de kadın olanın eş olarak ona yamanacağına eminken. Daha önce kendini hiçbir şeyin zorunda hissetmemişti. Bu durum onun için çok yeniydi ve sinirlerine hakim olmakta zorluk çekiyordu.

Cornell Blanc orta halli sayılabilecek güçte bir büyücüydü. Daima üvey kardeşi Helios'un gölgesinde kalmıştı. Zeki olduğu söylenemezdi. Adamı öne çıkaracak tek bir özelliği bile yoktu.

Estee Blanc ise ağabeyinden daha da beterdi. Büyü gücü düşük bir cadıydı. Güzel olduğu söylense de güzellik Voldemort için hiçbir anlam ifade etmediğinden kadının isminden bile rahatsızlık duymaya başlamıştı. Üvey kız kardeşi Phoebe'nin tırnağı bile olamayacağını söyleyen çok fazla dedikodu duymuştu.

YANSIMA|Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin