18- Aynadaki Yansıma

512 65 53
                                    

Voldemort

Ne düşüneceğini, ne hissedeceğini bilmiyordu. Her şey bir anda olup bitmişti ve her şey karmakarışıktı. Önce cadıyla tartışmışlardı ve lanet olsun ki bu tartışma onu çok etkilemişti. Sonra saldırıya uğramışlardı ve lanet kadının gücü açığa çıktığı an dizlerinin üzerine çökmek istemişti.

Gücünü hissettiğinde ani bir şok dalgasının bedenini nasıl ele geçirdiğini ve kadını o düşmeden önce nasıl yakaladığını hatırladı. İnce beli ellerinin altındaydı ve vücudu ona yaslanmıştı.

Kendi içinde ne kadar karanlık varsa cadının içinde o kadar aydınlık vardı. Ve kabul etmek istemese de gücü neredeyse kendi gücüne denkti. Gücü onunkini tanımış ve onu içeri kabul etmişti.

Başka birisi, ne kadar güçlü olursa olsun, onun yaptığı şekilde özüne ulaşıp da ölmeden bunu başaramazdı. Bunu biliyordu. Gücünü içinde hissettiği ilk an anlamıştı. Kendi özü yok etmek üzerine kurulu bir bıçaktı.

Ama anlaşılan kadının özü de koruma üzerine kurulu bir kalkandı.

Bunun nasıl olduğunu anlayamıyordu. Nasıl olup da kendisinden 20 yaş küçük bir kadın, onun gücünün yansıması olabiliyordu aklı almıyordu. Okuduğu tüm kitaplarda, güç yansıması taşıyan büyücülerin çok nadir olduğu ve genellikle aynı yaşta olduğu yazıyordu. Kendisi her ne kadar 28 yaşından bir gün bile büyük görünmese de o 40'larındaydı. Kadının 20'li yaşlarda olduğunu zaten biliyordu. Hiçbir konuda benzerliği olmayan bir kadın nasıl onun aynası olabilirdi?
Son 500 yıldır böyle bir güç birleşmesi görülmemişti bile.

Ama şimdi, neredeyse hiç güvenmediği kadın, ay ışığı cadısı, onun tebaası, zeki, kurnaz, cesur ve fazla baskın o kadın, onun varlığının eşiydi.

Çıldırmamak mümkün değildi.

Onu zaten sadık olduğundan emin olmak için kendinin yapmaya karar vermeseydi bile şimdi buna karar verirdi. Çünkü dünya üzerinde, onun kadar ihtiyacı olan başka bir kadın yoktu. Tüm benliğiyle ona ait olmasını sağlamak zorundaydı.

Onu karşısında görmektense, onu seviyormuş gibi davranmaya razıydı. Bu bir açıdan çok kolay olurdu çünkü kadın çok güzeldi. Ona kolayca birden fazla kez şehvet duyabilirdi. Ama bir bakımdan çok zor olurdu çünkü hiçbir duygu hissetmiyordu. Ve hissedemezdi.

Kadın bunu anladığı an onu bırakıp gidebilirdi. Ve bu, her şeyin sonu olurdu.

Çok iyi bir plan yapması gerekiyordu. Onun şüphelenmesine izin vermeden bu işi halletmeliydi. Kadın ondan kolayca etkilenmeyeceğini anlardı. O yüzden dürüstçe onu kendine bağlamak için onun olması gerektiğini söyleyecekti. Kadına tam bir ortaklık teklif edeceğinden, reddetmesi için hiçbir sebep olmayacaktı.

Bunu yapmak zorundaydı. O yanında olduğu sürece yalnızca İngiltere'yi değil, tüm dünyayı ele geçirebilirdi. Ve kadın ona sadık olursa, ona istediği her şeyi-sevgi hariç- verecekti.

Tabii önce onu öldürmemeyi başarması gerekiyordu. Ya da kadının ani öfke patlamalarının bir yıkıma yol açmasını engellemeliydi.

"Lordum, bu konuda ne yapacaksınız?" Malfoy'un sorusu onu düşüncelerinden uzaklaştırdı. Adama kafasıyla çalışma odasını işaret edip onu cadının olduğu yerden uzaklaştırdı.

Gerçi çok da uzaklaştırmış sayılmazdı çünkü cadı şimdi onun yatağında yatıyordu. Onu başka bir yere götürmek aklından bile geçmemişti. Ayrıca ağabeyi bile onun onu kendi odasına götürmesine sesini çıkarmamıştı.

"O benim yansımam. Bugün yaptığım planı değiştiriyorum. Onu gerçekten eşim olarak alacağım." Abraxas şaşırmış görünmüyordu. Başını iki yana salladı.

YANSIMA|Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin