elma

1.8K 250 726
                                        

SELAM

10k 😭 için teşekkürler

oy ve yorumları unutmayın siziseviorm bb

.  .  .

hani derler ya bu hayatta en çok neden nefret edersen ondan kurtulamazmışsın diye... hayatının her anında, her saniyesinde yapayalnız olan ve ne olursa olsun bundan kurtulamayan ben de en çok yalnızlıktan nefret etmişimdir.

on yedi yıldır yalnız yediğim hiçbir yemek beni doyurmamış, yalnız içtiğim hiçbir su susuzluğumu gidermemiş, yalnız uyuduğum hiçbir uyku bedenime bir türlü yetememişti. yalnızlığa hiçbir zaman alışamamış, hiçbir zaman buna tutsak olmak istememiştim ama ne yaparsam yapayım ondan bir türlü kurtulamamıştım.

Taehyun da tıpkı yalnızlığım gibiydi işte ama ikisinin arasında çok büyük bir farklılık vardı. yalnızlıktan kurtulamama sebebim ondan nefret etmekken Taehyun'dan kurtulamıyor oluşumun tek sebebi onu kendime yasaklamış olmamdı. oradaydı, o her zaman oradaydı ama elimi ona uzatırsam beni yakacak kadar da bana yasaktı.

bana bu hayatta yalnızlığın eksikliğini gösterebilen tek kişiden ne uzaklaşabiliyor ne de ona tam olarak ulaşabiliyordum.

beyaz tişörtümün üstüne giydiğim beyaz gömleğimin önünü açık bıraktım ve tişörtün altında kalan kolyemi ortaya çıkarıp kot pantolonumu da üzerime geçirdim. giydiğim kıyafetlere en son ne zaman bu kadar fazla dikkat ettiğimi hatırlamıyordum.

boynumun hemen altından itibaren yansımamı görmemi sağlayan boy aynamdan kendimi izledim ve yüzümdeki iz olmasaydı şu an ne durumda olabileceğimi düşündüm, o zaman daha fazla sevilecektim öyle değil mi? o zaman daha fazla partiye davet edilecek, daha sosyal bir insan olup kafamın içindeki sesleri duyamayacak kadar fazla insanla konuşabilecektim.

babam bizi terk etmeyecek ve belki de beni oğlu olarak görmeye devam edebilecekti. belki de beni sevip bana sarılabilecek ve annemle de benimle daha çok vakit geçirmesi için konuşabilecekti. belki de yüzüme daha fazla bakabilecek ve ona benzediğim için benimle övünebilecekti. o kaza olmasaydı, o kaza olmasaydı... belki de bir hayatım olabilecekti.

annemden de babamdan da bu kadar fazla nefret ediyor olmama rağmen neden hala beni sevmelerini bu kadar çok istiyordum ki? yüzümdeki ve bedenimdeki bütün bu izler onların suçuyken, iğrenç bir insan olup sevilemiyor oluşum onların suçuyken neden onlar bile kendi eserlerini sevmemek için bu kadar ısrarcılardı ki?

elime aldığım parfüm şişesinin kapağını açtım,  daha fazla şey düşünmemek için direnirken boynum ve omuzlarıma birkaç fıs sıkıp şişeyi zaten yeterince dağınık olan çalışma masamın üzerine bırakırken bant parçalarıyla birleştirmiş olduğum fotoğraflar gözüme çarptı.

"of..." diye mırıldandım ve sarılıyor olduğumuz fotoğraf karesini elime aldım. onu kaybetmiş olmak, artık onunla konuşamıyor olmak neden eskisinden bile daha yalnız hissettiriyordu ki? neden zaten rahat rahat alamadığım nefesim tamamen kesilmiş gibiydi, neden hiçbir şeyin zaten olmayan tadı tamamen yok olmayı başarabilmişti?

onu neden bu kadar fazla özlemiştim?

yıllardır beklediğim fırsat elime gelmişken, Yunhee benimle beraber partiye gitmek isteyip beni özel olarak çağırmışken neden oraya gidip gitmemek konusunda bu kadar tereddütteydim?

oraya gidersen anlaşmamız biter, oraya gidersen bir daha asla seninle konuşmam, oraya gidersen bir daha asla beni arama...

"böyle tehdit edersen tabii giderim..." fotoğrafı masaya tekrar bırakırken gözümden damlayan bir damla yaşı fark etmemle beraber elimin tersiyle hemen sildim. "zaten gideceğim ki... en kısa zamanda kimseye ihtiyacım olmadığı bir yere gideceğim, buradayken de kimseye ihtiyacım yok benim."

tears in the rain | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin