SLM
OY VE YORYMLARI VE BANA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN
GÜZEL GÜNLER <3
. . .
ağzımın hiçbir tadı olmamasına rağmen içtiğim çorba neden bu kadar lezzetli geliyordu? hala biraz ateşim olmasına, vücudumun hafifçe üşüyor olmasına rağmen nasıl kalbime varana kadar ısıtabiliyordu beni bir çorba?
alnımda hissettiğim elle beraber duraksadım, Taehyun'un eli nasıl bu kadar yumuşak ve sıcak olabiliyordu?
"daha iyi misin?"
ateşimi kontrol ettikten sonra sorduğu soruya cevap vermemi bile beklemeden tezgaha geri döndü ve önceden getirip çalışma mekanizmasından tarihçesine kadar neredeyse her şeyini anlattığı zımbırtıyla, ki anlattığı şeylerden hiçbirini hatırlamıyorum, kendisine kahve yapmaya geri döndü.
"iyiyim, benim yüzümden okulu asmana gerek yoktu."
"kim demiş senin yüzünden okulu asıyorum diye?"
ofladım, içimizde yalan söylemeyi becerebilen tek kişinin ben olduğumu söylemekte oldukça haklıydı çünkü kendisi gerçekten de yalan söylemeyi asla beceremiyordu. sabah benden önce uyanıp annesine taze çorba yaptırtmaya gitmiş hatta evin yeterince nemli olmadığını düşündüğünden buhar makinesi gibi eline gelen saçma sapan ne varsa alıp gelmişti ve en önemlisi de sabahtan beri başka hiçbir şey yapmadan benimle ilgileniyordu.
"sabahtan beri buradasın."
eline aldığı kahve dolu yeşil bardakla, ki o bardak ona aitleşmiş gibi bir şey olmuştu, karşımdaki sandalyeyi çekti ve oturdu. masanın üzerindeki saklama kaplarından birini açıp önüme iteklerken de kahvesinden bir yudum alıyordu.
"annem kruvasan da yapmış."
ayrıca yalan söylediği zamanlarda hiçbir şey yokmuşçasına konuyu değiştirmeye de çalışıyordu.
"hasta insanların vücutlarına ne kadar az yemek girerse o kadar iyi oluyormuş biliyor musun?"
gözlerini devirdi ve önüme iteklediği kruvasanları oflayarak geri çekti, "yemek istemiyorsan yemeyeceğim de geç Beomgu."
"hayır ya, bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey söylemek istemiştim!" diye sesimi yükselttim ve kruvasanları tekrar önüme çekerken yanlış anlaşılmayı düzeltmiş olmayı umarak konuşmaya devam ettim, "teşekkür ederim, afiyetle yiyeceğim."
çorbamdan bir kaşık alıp ağzıma götürürken onu izliyordum, sanki bir şey söylemek istiyormuş da söyleyemiyormuş gibi bir hali vardı. elini ensesine götürüp yavaşça kaşıdı ve rahatsızca kıpırdandı, kesinlikle bir şey söyleyecekti.
"iyisin değil mi?"
"iyiyim." derken yüzümde tıpkı sesim kadar yumuşak bir gülümseme vardı. çorba gerçekten de söylediği kadar iyi gelmişti. hasta olduğum zamanlarda annemin içirdiği ilaçlardan çok daha sağlıklı ve iyi hissettirmişti bana.
gözlerim doluyordu, beni sadece birkaç kere görmüş bir insanın nezaketen gösterdiği ilgiyi bile kendi ailemle karşılaştırmak ve ailemin bu karşılaştırmadan bile mağlup olarak çıkması canımı yakıyordu.
"keşke dün hasta olduğunu hissetmeye başladığında beni arasaydın."
"arama dedin ya," dedim ve gözlerine baktım, sesim sanki bütün hata ondaymış gibi çıkmıştı ama asıl hatalı olanın ben olduğumu biliyordum, "bir daha beni sakın arama demiştin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tears in the rain | taegyu
Fanfiction"çok fazla da değil, yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğuna dair sana tam tamına yirmi neden versem aklındaki şeyi yapmaktan vazgeçeceğine söz verir misin?" - 18 eylül 2022