SELAMLARRRRRR
iyi okumalarrrrrrrrrr
özr dlrm
. . .
ne yapacaktım?
o adam o basamaklardan çıkıp da odama girer girmez ne tepki verecektim, nereye kaçacaktım, nasıl saklanacaktım ondan?
Taehyun'u öptüğümü mü anlamıştı yoksa, onu ne kadar sevdiğimi mi hissetmişti? onu sevdiğimi kendime itiraf edebildiğim ilk anda nasıl kapıma dayanabilmişti böyle? nereden biliyordu, nasıl yapabiliyordu?
basamaklardan gelen adım seslerini duymaya başladığımda ellerimi kulaklarıma daha fazla bastırdım ve bacaklarımı biraz daha kendime çektim, saçlarım terden alnıma yapışmış bir halde olmasına rağmen neden hala üşüyordum? neden ölecekmiş gibi hissediyordum kendimi?
"Beomgyu?" diye seslenilen adımı duyabildiğimi fark ettiğimde ellerimi daha da bastırdım ve sanki yok olmama yardım edebilecekmişçesine nefesimi tuttum, varlığımı dünya üzerinden silmek istiyordum.
bedenimi tamamen kaplayan yorgan çekiştirilmeye başlandığında Hero'nun üzerime daha da yayıldığını ve havlamaya başladığını duyuyordum, beni korumaya çalışıyor gibiydi. benimle beraber o da çok korkmuş olmalıydı.
"Piko çekil oğlum." dedi Taehyun ve Hero'nun havlayış sesi daha da yükseldi, çekilmeye hiç niyeti yoktu.
"Piko bir şey yok, sakin olur musun lütfen?" Hero'nun sesi asla kesilmezken patilerinin varlığı bir süre sonra bedenimden ayrılmıştı. ikisinin arasında bir boğuşmanın geçtiği Taehyun'un acı dolu inleme seslerinden belli oluyordu.
boğuşma sesleri gittikçe uzaklaşıp en sonunda tamamen kesildikten kısa bir süre sonra yorganımın üzerimden tamamen çekildiğini hissettim, terletecek kadar sıcak olan havanın aksine soğuk olan oda ısısı vücudumun paçalara ayrılabilecek kadar üşümesine neden olurken ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamamıştım.
"Beomgyu, bana bakar mısın bir kerecik?" Taehyun'un sesini duyar duymaz zaten kapalı olan gözlerimi biraz daha sıkmış ve kafamı iki yana sallamıştım, bu sırada ağzımdan bir hıçkırık daha kaçmıştı.
"ne oldu?" endişeli sesi bu sefer de bir karşılık alamayınca kulaklarıma sıkı sıkı bastırdığım ellerimi tuttu ve bedenimin almış olduğu cenin pozisyonunu bozarak beni sırt üstü yatırttı. elleri alnıma gider gitmez ofladığını duymuştum, gözyaşlarım akmaya devam ederken çenem tir tir titriyordu.
o buradaydı, onun bu odadaki varlığını hissedebiliyordum. büyük bir dikkatle beni izliyor ve ağladığımı, hasta olduğumu ve Taehyun'un benimle ilgileniyor olduğunu gördüğü için beni kınıyordu. Taehyun gidene kadar iyi bir babaymış gibi benimle ilgilenecek ve daha sonrasında da bu gördüklerinin hepsini birer taş haline getirip üzerime fırlatacaktı.
tir tir titreyişlerim onun benden daha çok iğrenmesine neden oluyordu ama kendimi durduramıyordum işte.
sırtımda ve bacaklarımın altında hissettiğim acı yüzünden yüzümü buruşturdum ve hala kapalı olan gözlerimi biraz daha sıkarak yatağa gömülmek istedim ama yataktan daha sert bir şeye gömülmüştüm; Taehyun'un göğsüne. beni ne diye kucağına alma gereği duymuştu ki, aşağı indirip babamın arabasına mı götürecekti, onun kollarına mı bırakacaktı beni?
tişörtüne tutundum ve elimi yumruk haline getirdim, kafamı ayakta tutamadığım yetmediği gibi ağlayışım da oldukça şiddetlenmişti.
"ne olur ağlama." diye yalvardı toklaşmış sesi, acı çekiyormuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tears in the rain | taegyu
Fanfic"çok fazla da değil, yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğuna dair sana tam tamına yirmi neden versem aklındaki şeyi yapmaktan vazgeçeceğine söz verir misin?" - 18 eylül 2022