kardan adam

946 113 194
                                    

SELAM

ÇOK ABARTTIM. ÇOK COZUTTUM. ÇOK DELİRDİM.

BEN DE ÇOK ÖZLEDİM.

. . .

Beomgyu, karşısında heyecanla dans eden Taehyun'u şaşkınlıkla izlerken, "harikalar diyarında hiç kar yağmaz mıydı?" diye sordu, sesinde hayal kırıklığı vardı. "kar yağmıyorsa kaçmam seninle o zaman ben."

Beomgyu'nun kendisiyle beraber harikalar diyarına gelmeyeceğini duyan Taehyun sevinçle dans etmeyi bırakmış ve kaşlarını çatmıştı, "orada daha çok."

kollarını göğsünde birleştirdi ve, "hı hı," dedi Beomgyu, inanmamıştı ona.

"yalan değil. bir sürü kar insan var orada, bizim evde hepsi." işaret parmağıyla kendini gösterdi, "ben yaptım."

şaşkınlıktan ağzı 'o' şeklini almış Beomgyu heyecandan neredeyse bayılacak gibi olmuştu, "kardan adam bile mi yaptın?"

Beomgyu şu ana kadar hiç kardan adam yapamamıştı, ne kadar istediyse istesin kimse onunla kardan adam yapmayı kabul etmiyordu.

kafasını olumlu anlamda sallarken kardan adamın korecesini ilk defa duyduğu için de zihnindeki bir köşeye not etmişti Taehyun, "bizim evde. gel, gör."

düşündü Beomgyu, "nasıl bulacağız evini?"

"ben biliyorum yolu, anneme söyleme ama."

"nasıl biliyorsun ki?"

etrafta kimse var mı diye güzelce kontol etti ve ellerini ağzına siper edip fısıldadı, "kurabiye parçaları koydum yola."

az öncekinden daha şaşırmıştı Beomgyu, "oha!" dedi heyecanla, "ne zaman gideceğiz peki?"

"şimdi burda yapalım mı kar insanımızı?" korecesini tekrar unuttuğu şeyi düşünmekle uğraşmamıştı Taehyun, "şimdi gidersek annem çok üzülür. kardeşim daha çok ağlar bir de bensiz, büyükannem söyledi."

kafasını salladı Beomgyu, "ben hiç kar insan yapmadım biliyor musun?" bu sefer o da Taehyun gibi konuşmuştu.

"ben sana öğretirim." dedi Taehyun karşısındaki minik çocuğun minik ellerini tutarken, "ama burası harikalar diyarı değil, buradakiler eve gelmez."

rahatladı Beomgyu, eve götürüp ailesiyle tanıştırmak istemezdi zaten. "olsun," derken Taehyun'un elini daha da sıkı tutmaya başlamıştı, "bir şey olmaz."

ofladı Taehyun, "buradakiler konuşmaz bile."

"oradakiler konuşur muydu?" ikisi beraber okul bahçesine doğru yürümeye başlamışlardı.

"onlar benimle sürekli konuşurdu, seni de çok severler."

"ne diyorlardı?"

"italyanca konuşurlardı ki, sen anlamazsın söylesem."

şaşırdı Beomgyu, "nereden öğrenmişler?"

"ben öğrettim."

"bana da öğretir misin o zaman?"

"öğretirim."

o gün bütün ders aralarında aşağıya inip sadece ikisinin bildiği gizli bir köşede kendi tabirleriyle 'büsbüyük' bir kardan adam yapmışlar ve eriyip kaybolana dek onu konuşturmaya çalışmışlardı.

tears in the rain | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin