ödeşme

1.4K 188 287
                                    

selamlarrrrrrrr

playliste profilimden ulaşabilirsiniz <3 ekleme yapmak isterseniz de buraya şarkıları yazabilirsiniz hmn eklerim!!!!

. . .

TAEHYUN

kapıyı hızla açtım, burada olduğunu biliyordum. o hep burada olurdu. "ona onu sevdiğimi söyledim."

ifadesiz suratı ne söylediğimi idrak eder etmez aydınlandı. "şaka yapıyorsun!"

"yemin ederim."

"ne zaman?"

"dün."

"neden şimdi anlatıyorsun pislik?" kırılmışa benziyordu ama böyle bir konuyu yüz yüze konuşmak benim için daha anlamlıydı.

"yüz yüze konuşmak istedim Harin ya, sana anlatamamak ne kadar zordu biliyor musun?"

gözlerini devirdi, "ne tepki verdi?"

gülümsüyordum, cevap vermesem de gülümsediğimi gördüğü için ayaklandı ve kollarıma atladı. sarılışına anında karşılık vermiştim. "çok sevindim, çok mutlu olun tamam mı?"

"çok mutlu olacağız değil mi Harin?"

"tabii olacaksınız." dedi benden ayrılıp yerine geri otururken, suratı ışıl ışıl parlıyordu. "ee... nasıl ikna edebildin kendini?"

"zordu." dedim yanındaki sandalyeye otururken. "ben ona aşık olduğumda henüz çocuktum ve insanın çocukken hissettikleriyle şu an hissettikleri birbirinden çok ama çok farklı olur bilirsin... çocukken yediğin yemeklerin bile ayrı bir tadı olur. ne kadar kızgın olursam olayım içimde bir yerlerde onu hala seviyordum ama..."

"itiraf edemiyordun." diye tamamladı beni Harin. evet, o da vardı ama asıl gerçek o değildi.

asıl gerçek benim bazı şeyleri kabullenememdi.

ben onu geri istiyordum. gördüğüm ilk halini, masum ve sevecen halini, bana sıcacık gülümseyen halini geri istiyordum. onu bir daha asla alamayacağımı bile bile geri istiyordum. gözlerimin önünde değişmiş, gözlerimin önünde bir başkasına dönüşmüştü ve hiçbir şey yapamamıştım.

ne yapabilirdim ki öyle değil mi, hiçbir şeyin farkında bile değildim. son evresine kadar bambaşka biri olduğunu anlamamıştım bile. sahi nasıl anlamamıştım, küçük olduğum için mi? benim Beomgyu'm beni kimsenin anlayamadığı zamanlarda hatta ben korece bile konuşamazken beni anlayabilmişti de ben onu nasıl anlayamamıştım? birdenbire bu kadar değiştiğini nasıl fark edememiştim? ne kadar zor durumda kaldığını, ne kadar baskıyla başa çıkmak zorunda kaldığını nasıl bilememiştim, benim Beomgyu'm bir gün ansızın ellerimden kayıp gitmişti de ben nasıl görememiştim?

güzel, kahveli gözlerinin demir parmaklıklarının arkasında benim eski Beomgyu'mu görebiliyor olsam da o parmaklıklar öyle sağlamdı ki ona asla ulaşamayacağımı eninde sonunda kabullendim. onun değişmiş halinin de aslında benim Beomgyu'm olduğunu kabullendim.

ben benim Beomgyu'mun bütün göğe yükselişlerini de bütün yere çakılışlarını da deli gibi sevdiğimi, hiçbirini birbirinden ayıramadığımı kabullendim.

hiçbir şeyin farkında olmadığını zannettiğim o gece beni öptüğü an bütün büyü bozulmuş ve tekrardan onun olmuştum. etrafıma çektiğim bütün bariyerleri saniyeler içinde yakıp kül etmiş ve kalbimi tekrardan avuçlarının içine almıştı.

"tahmin ettiğimden bile çok dayandın." Harin'in kendinden emin sesi düşüncelerimi tamamen dağıtmıştı, "kendine itiraf etmek için yani..."

en başından beri Beomgyu için yanıp tutuştuğumu biliyordu. ben farkında değilken bile anlamıştı bunu. "ona çok kızgındım."

tears in the rain | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin