SELAAAAAAAAAAAAAAAM
bölüm yazmayı çok özlemişim😭😭😭😭iyi okumalar afiyetler ballar
15K İÇİN DE ÇOK TEŞEKKÜRLER <3
. . .
içime çektiğim derin nefeste gece yağan yağmurun sokaktaki ölü yapraklardan yayılmasını sağladığı güzel kokuyu almış ve gülümsemiştim, dünyanın en güzel kokusu bu olmalıydı.
ellerimi okul pantolonumun cebine soktum ve adımlarımı yavaşlatırken oldukça derin bir nefes daha çektim içime, mutlu olmak nefes alıp verirken bile içinde çiçekler açmasına mı neden oluyordu?
okula gidince göreceğim yüzlerce yargılayıcı surat ve duyacağım onlarca rahatsız edici fısıltıyı bile umursamayacak kadar iyi hissediyor olmam bir rüya mıydı? sağ elimi cebimden çıkardım ve montumun üstünden kendime bir çimdik attım. gerçekten de mutluydum, rüya değildi.
dün gerçekten de hayatımın en güzel anı yaşanmıştı. Taehyun gerçekten de bana karşılık vermiş, gerçekten de bana beni sevdiğini söylemişti.
"ne diye sırıtıyorsun böyle saftirik gibi?"
birkaç metrelik mesafeden gelen Taehyun'un sesini duyana kadar gülümsediğimin farkında bile değildim ve işin tuhaf kısmı gülümseyişim onu görünce daha da genişlemiş ve engellenmesi imkansız bir hale gelmişti. bisikletiyle beraber geldiğinden saniyeler içinde dibimde bitmiş ve yüzünün bu kadar fazla yakınlaşması sanki olabilecekmiş gibi gülümsememi daha da genişletmişti.
"ne işin var senin burada sabah sabah?"
birkaç saniye gülümseyişimi izledi, "konuşurken bile gülümsüyorsun Beomgyu." bana diyordu ama kendisinin de aynı durumda olduğundan haberi yok gibiydi.
"sen de öylesin!" dediğimde ikimiz de aynı anda güldük. onunla aynı anda gülebiliyor olmak bile mutluluktan başımı döndürüyordu.
"seni merak ettiğim için geliyordum ve iyi olduğunu görmek beni mutlu etti."
beni merak ettiği için sabah sabah yanıma mı geliyordu yani? içime çektiğim nefesler bedenimi bir kuş gibi uçurabilecek kadar hafifletiyordu sanki beni, huzurla dolu bedenimin uçmak için tek engeli ondan ayrı kalmaktan korkuyor olmasıydı.
"beni arayabilirsin biliyorsun değil mi?" sırf benim için derslerine geç kalması ve hayatını aksatmasını asla istemiyordum.
başını öne eğdi ve elini bisikletinin gidonundan ayırıp ensesine götürdü, kulaklarının kıpkırmızı olduğunu görebiliyordum. "seni hem görüp hem de sesini duymam daha iyi değil mi?"
mutluluktan ve sevgiden dolayı başımın döndüğünü hissediyordum, ölecek gibiydim. son iki gündür yaşadığım ve duyduğum şeyler tamamıyla kötü geçen on yedi yıllık hayatımın en güzel zamanlarıydı ve alışkın olmadığım bu mutluluk zaten oldukça güçsüz olan bedenime taşıyamayacağım kadar büyük bir ağırlıktı. zar zor aldığım nefeslerim arasında onu biraz sinirlendirmek ve kendimi de biraz sakinleştirmek istedim, "görüntülü de arayabilirsin aslında..."
sinirlenmesini ve bana gözlerini devirmesini beklerken gülümseyişi genişleyen ve az öncekinden daha da kırmızı bir hale gelen Taehyun, bir süre önce enesinde olan ve pamuktan bile daha yumuşak olduğuna inandığım elini yanağıma çıkardı, "sana dokunabilmem daha iyi değil mi?"
birkaç kez evet demeye çalıştım ama sesimi bulamadığım için kafamı sallamakla yetindim, elini yanağımda hissetmek öpüşmemizden daha çok heyecanlanmama sebep olmuştu. ona olan sevgimden ölecekmiş gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tears in the rain | taegyu
Fanfiction"çok fazla da değil, yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğuna dair sana tam tamına yirmi neden versem aklındaki şeyi yapmaktan vazgeçeceğine söz verir misin?" - 18 eylül 2022