SELAMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
oy ve yorumları unutmayalım 🩷💖
afiyetler olsun
. . .
doğduğu andan itibaren ailesinin ölüsünü sırtında taşıyan bir çocuk. ben buydum.annem ve babamın birbirlerini sevmeden evlenmiş olmalarını anlayabilirdim ama benim var olmama neden izin verdiklerini hiçbir zaman kavrayamamıştım.
aslında cevap hep ortadaydı, onlar her şeyden vazgeçtikleri için ben doğmuştum. onlar ölmüşler ve ölülerini benim sırtıma gömmüşlerdi.
babamın cesedinin sırtımdan kalktığını hissettiğim ilk an nefes alamadım. yıllardır boğazımı saran o düğümler kaybolup gittiğinde öldüğümü sandım ama aslında yaşamak böyle bir şeymiş.
gözlerimi açtığım andan itibaren yıllardır kaçmaya çalıştığım o sesi arıyordum ama yoktu. yıllardır kafamın içinden çıkmayan o adamın sesi kaybolmuştu. yüzümün sağ tarafında yıllardır yanan yangın bile sönmüştü sanki, artık yanan tek yer sağ elimin eklem yerleriydi.
küçükken yüzünü görebilmek için kafamı kaldırmak zorunda kaldığım o güçlü canavarı yendiğime inanamıyordum.
ben babama ilk defa karşılık vermiş ve cayır cayır yanan küçüklüğümün ellerinden tutup ona kocaman sarılmıştım.
sonunda.
derin bir nefes aldım ve midemdeki o rahatlamayı bir kere daha hissettim, Hero göbeğimin üstünde kuru mama yemekle meşgul olduğu için nefes alıp vermem onu rahatsız etmiş olmalıydı.
eklem yerleri acımaya devam eden sağ elimi kaldırdım ve yavaşça başını okşadım, sessizce özür dilemiştim ondan. uyuduğum andan beri yanımdan bir kere ayrılmamış ve ben gözlerimi açana dek yemek yemeyi reddetmişti o yüzden oldukça aç olmalıydı.
benim en iyi dostum.
gözlerini açar açmaz bizimle tanışmıştı ve büyük ihtimalle bütün hayatı bizden ibaretti. ben de tıpkı ona benziyordum işte. gözlerimi Hero ve Taehyun'u tanıdıktan sonra tekrardan açmış ve bütün hayatımı onlardan ibaret hale getirmiştim.
kapının tıklatılmasıyla gözlerimi tavandan sarkan yağmur damlalarından ayırmadan konuştum, "nerede kaldın?"
"oğlum..."
ne kadar süredir uyuduğumu bilmiyorum ama uyuduğum süre boyunca eve bir sürü insan gelip gitmişti; babamın eski sevgilisi, Taehyun'un ailesi, Huening Kai, Harin, bir sürü avukat ve... annem.
ben bu kadar insanın benim üzüntüm için toplanmasına alışık değildim. özellikle de annemin.
bana üzgün olduğumu kimseye söylememem, belli etmemem gerektiği öğretilmişti. eğer belli edersem erkek olamazmışım. küçükken her üzüldüğümde kaçardım bu yüzden, kimsenin beni göremeyeceği bir yer bulur ve her şeyin geçmesini beklerdim.
"Taehyun nerede?"
yatağın yanındaki oyuncu koltuğuna oturdu, kafamı tavandaki kristallerden ayırmamıştım ama elindeki sıcak çikolata dolu bardağı masama bıraktığını görebiliyordum.
hastaneyi bırakıp nasıl gelmişti buraya? yoldayken kaç tane hastası ona ulaşmaya çalışmıştı? gelirken beni doğurduğu için kaç kere pişman olmuştu?
"neden bana anlatmadın Beomgyu?"
kafamı çevirdim ve yüzüne baktım, geldiğinden beri ilk defa yapmıştım bunu. her zaman yaptığı kusursuz makyajında bozulmalar vardı. beni birazcık sevdiğini bilsem bana ağladığını düşünürdüm belki ama şu ana kadar kendisinden başka kimse için ağladığını görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tears in the rain | taegyu
Fanfiction"çok fazla da değil, yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğuna dair sana tam tamına yirmi neden versem aklındaki şeyi yapmaktan vazgeçeceğine söz verir misin?" - 18 eylül 2022