11

167 39 29
                                    

Adam, kızın dediği yere giderken arabasına atladığı gibi verdiği adresin konumuna baktığında ağzından bir küfür çıktı. Hastanenin olduğu konumdu ve bu da demek oluyordu ki Pera hastanede tek başınaydı, o kadar tek başınaydı ki ona yazmıştı ve hastaneden çıkamamıştı.

Beş yıl cümlesi kafasında bir çark gibi dönüyor dönüyor ve durduğunda tek bir isim görünüyordu. Adam dişlerini birbirine bastırdığında kemikli yüzünde  hareket eden çene kemikleriyle yüzü daha da sert bir ifadeye dönüşmüştü. 

"Allah kahretsin," dedi hastane otoparkına arabayı çekerken. Arabayı durduğunda kafasını sertçe sürücü koltuğuna vurdu, gözlerini sıkıca yumdu ve  yutkundu ne yapacaktı? Gelmişti işte şimdi ne yapacaktı? Neye güvenerek geliyordu? Yüzüne mi? Ya da Pera'nın tek fark ettiği iki metre boyuna mi? Güvensizliğinden daha kızın karşısına çıkmıyordu, onu fark ettiğini sandığında bile telefonu elinden düşürüp kırmıştı. Neyin güveninden bahsediyordu ki?

"Siktir et her şeyi," dedi kendine ve yan koltuğa bıraktığı şapkayla maskeyi takarak arabadan çıktı.

Hızlı adımlarla hastanenin arka girişine yürürken gördüğü görüntüyle adımları yavaşladı. Hastane girişinin yakınında duran kaldırıma çökmüş elindeki telefona kilitlenmiş bakan Pera, gözleri uzaktan bile ağladığını belli edecek derecede kırmızı halde orada öylece duruyordu.

Adamın içi daha da kötü olurken, duraksayan adımlarına inat yürüyüp onun önünde durduğunda kız kafasını kaldırmadı ama geldiğini anlamıştı. Başka kim o ağlıyor diye önünde ona gölge olup dururdu ki? Bu adam niye duruyor peki diye düşündü o kadar düşünce içinde?

Adam derin bir nefes aldı ve yüzünün görünmez olduğundan emin halde Pera'nın karşısında eğildi. Kafasını kaldırır gibi oldu bu hareket karşısında ama dudakları ağlamasının şiddetlendiğini belli edercesine daha çok titremeye başlamıştı.

"Sorun değil," diye fısıldadı adam. "Ağlamak istiyorsan sorun değil ağla, tutma kendini."

"Özür dilerim," dedi boğuk bir sesle. "Özür dilerim, o kadar saçma bir şey için-"

"Pera," diye böldü adam. "Sana sarılmamı ister misin?" Adamın sorduğu soruyla elleri yüzüne kapanıp sessiz bir şekilde ağlamaya başladığında başını salladı. Adam yutkundu ve Pera'nın yanına geçerek kollarını ona sardığında Pera'nın ağlaması daha da şiddetlendi.

"Ben," diye mırıldandı Pera hıçkırıkları arasından. "Öleceğim. Ve ölüm bana çok yakın, bu beni korkutuyor. Yemin ederim o kadar çok korkutuyor ki sana yazdım.  Saçmaladım. Bilmiyorum."

"Pera," diye fısıldadı adam ve kızın ağlaması bir anlığına duraksadı. "Sakin ol, sakin ol ve nefes al. Kalbinin ritmini duymuyorum."

"Kalbimin ritmi bozuk, nasıl duyabilirsin ki?" Adam bu cevap karşısında bir şey söyleyemedi, yutkunmaktan başka çaresi yokmuş gibi yutkundu.

"Her an ölebilirim," dedi Pera. "Her an gidebilirim."

"Doktor odasında bana bunu söylediler. O kadar düzenli spor yapmama rağmen bana inat savaş veren kalbimin bir gün aniden duracağını söyledi doktor ve bu beş yıl sonra değil, her an her zaman olabilir."

Adam derin bir nefes aldığında bu sefer yutkunamamıştı. Merhaba diyordu hayat, bana tutunmak için sebepler ararken o sebepleri yıkmak için daha neler koyacağım önünüze haberiniz yok.

Sen, diyordu adama. Kollarını sardığın kadına böyle mi sarılacaktın?

Ve sen, diyordu kıza. Kimleri yumruklayıp canlar yaktın, attığın yumrukların karşılığı atmayan bir kalp olacak diye mi korkuyorsun?

"Neden bu kadar karamsar olduğumu anladın mı? Neden bu kadar ileriye dönük bakamadığımı? Çünkü ileriye vaktim var mı bilmiyorum, bilmediğimden soruyorum sana o kadar çok mu güveniyorsun geleceğe diye?"

"Bir bilsem," dedi adam, Pera'ya daha sıkı sarılırken. "Bir bilsem neye güvendiğimi."

"Özür dilerim," dedi tekrardan Pera. "Seni buraya çağırdım çünkü en son konuşmada kim varsa elim ona gitti, herkesin numarasını unuttum. Evimin yolunu hatırlamıyorum şuan, gidemiyorum. Kaldım böyle, bir adım ileriye gidemiyorum." Burnunu çekip nefes nefese kalmış haline aldırmayıp konuşmaya devam etti. "Gitmem lazım, adım atmam lazım. Hatta koşmam lazım, duyuyor musun? Ama yapamıyorum şuan, ben bunu hak etmedim."

"Sorun değil," dedi adam. "Özür dileyeceğin şey bu değil. Buluruz evin yolunu, istersen koşarız bile. Sadece sakinleş." Kız derin bir nefes aldı ve yutkundu.

"Kalbim koşuyor zaten bana inat, zaman koşuyor." Yutkundu Pera ve derin bir nefes aldı, adamın temiz parfüm kokusu ciğerlerine dolmuştu. "Artık zevk alarak spor yapmak da yalan oldu," diye fısıldadı.

"Kalbine güven Pera," dedi adam. "Ne olursa olsun kalbine güven."

"Evime bırakır mısır beni?" Diye mırıldandı kız ve adamdan ayrıldı, oysa öyle sarılarak destek almak iyi gelmişti.

"B-bırakırım," dedi adam, Pera onun elinden tutarak ayağa kalktığında istemsizce nefesini tutmuştu. Pera'nın karşısında böyle küçülmüş üzgün hali içini parçalamıştı. Bu kız ringde gözünü kırpmadan rakibini yere yatıran kişiden çok uzaktı bir yıldır. Pera diğer boşta olan eliyle kendi arabasının anahtarını adamın eline bıraktığında konuştu.

"Benim arabamla gidelim, sorun olmayacaksa," dediğinde elleri ayrılmıştı. Pera'nın ileriye doğru attığı adım sendelediğinde Uraz'ın kolu beline sarıldı, istemsizce eli zaten ona tutunmuştu dişlerini sıktı ve bu haline lanet etti.

"Seni taşımama izin verir misin arabaya kadar?" Pera başını salladı ve ona izin verdi. Adamın kolları arasına alındığında titrek bir nefes almıştı, kalbinin ritmi değişiyordu. Bu kollarında olduğu adamla ilgili miydi emin değildi ama parfüm kokusu iyi hissettiriyordu. Arabasının kilidini açıp onu ön yolcu koltuğuna bıraktı Iraz ve emniyet kemerini de Pera'nın titreyen ellerinden dolayı kendisi takarken Pera'nın ona dikkatle bakmasından yutkundu.

Kız elini kaldırıp bir anlık duygusal boşlukla yüzünü görmek için hamle yaptığında adam geri çekilmişti. Gözlerini bile görmemişti şapkadan.

"Şimdi değil," demişti geri çekilirken. "Şimdi yüzüme bakmasan daha iyi, iyi olduğunda bakarsın."

Pera cevap vermemeyi tercih etmişti. Evinin önüne arabayı park ettiğinde yüzünde gülümseme olmuştu. Evinin adresini hatırlıyordu artık. Pera emniyet kemerini çıkardığında Uraz arabadan inmiş onun tarafında kapıyı açmış bekliyordu.

"Bundan sonrasını halledebilirim," dediğinde adam başını salladı ve hastanedeki halinden daha iyi olduğunu düşündü. Elindeki arabanın anahtarını çantasının içine bırakıp ona yol vermişti, Pera da kafasını bir daha  çevirmemişti. Ona sormak istediği tonlarca şey vardı ama sırası değildi, adam bu yüzden susmayı seçti; Pera müstakil evinin kapısından içeri girerken.

"Bir sorun olursa burdayım Pera!" Pera kapıyı kapatırken ona bağırdığında yüzünde hüzünlü bir gülüş oldu, bu adamı üzdü ama o gülüşe bile hayran olabilirdi ki öyleydi de. Bu kadına tamamen hayrandı.

Ve kapıyı kapatmadan gördüğü kadarıyla o gülüş yıkılmış bir ağlamanın ön gösterimiydi. Ne yazık ki adam görmedi kadın da zaten öyle çok uzağa gidemedi kapıyı kapattığında tekrar olduğu gibi yere çöküp kalmıştı.

PERA'YA MEKTUPLAR • Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin