14

152 39 58
                                    

Bekle.
Bir adım at sessizliğe.
Tıkırtıya maruz kalan gecede,
Caddeyi uyutan bir gence,
Işıkları söndürdüğünde aşık ol.

Kafamda doktorumun söylediği şeyler dönüyordu ve kendimi evden dışarı atmıştım. Kendimi dışarı atarken evde ne kadar sigara kutusu varsa hepsini çöpe atmıştım, sadece üç dal sigara bırakmıştım. Hastaneye yatmalısınız demişti, en kısa sürede ailenize haber vermeniz lazım ve yanınızda birinin kalması için konuşmalısınız demişti fakat bakışlarım değiştiğinden en azından diye ekleme yapmıştı cümlesine, en azından sevdiklerinizi düşünün. Kalp nakli olmamı önermişti ama şu an ellerinde kalp yoktu ve yoldan geçen birini de tutup öldürüp bana kalbini ver diyemeyeceğim için hastaneye yatmayı reddetmiştim o da bana her an kalbimin durabileceğini söylemişti acımasızca. Doktoruma göre ben kendime acımasızdım ama başkası bana gerçekleri söylediğinde o acımasızlık benim boğazıma yapışıyordu, haklıydı.

Gözlerimi karşımda bana dik dik bakan adama çevirdim, gözleri kırmızı duruyordu. Muhtemelen kafayı çekip gelmişti ve ben hiç de hoşlanmamıştım bakışlarından. Yanında oturan arkadaşı gelip özür dilemişti sadece beni birine benzettiğini söyleyerek. Bakışları öyle demiyordu. Elimdeki boş soda şişesini sertçe masaya bıraktım. Sadece şu boktan günde biraz nefes almak istemiştim ve keşin tekinin bakışlarına maruz kalıyordum. Biraz kafa dinleseydim ne olurdu?

"Bakar mısınız?" Dedim garsona, hesabı vererek ardından son kez bana gözlerini diken o keşe baktım, kulaklıklarımı kulağıma takarak. Dudaklarımda alaylı bir gülüş oldu ve dudaklarımı anlayabileceği şekilde oynattım. Orospu çocuğu.

Kafeden çıktığımda gülüyordum, şok içinde yüzüme bakakalmıştı. Aşık olduğum Beyoğlu'nda keyfimi kaçırmasına izin vermezdim. Müziğin sesini arttırdım ve sakince yürümeye başladığımda aklıma Uraz düştü. Sigarayı bırakırsan ellerini tutarım demişti, sigaraları çöpe attığımı duysa sevinir miydi? Ceplerime soktuğum ellerimi çıkarıp ellerime baktım, bence o kadar da küçük değildiler ama o eski gücüm kalmamıştı. Ben ellerime bakarken biri önüme geçti, kaşlarım çatıldı.

"Seni küçük şeytan," dediğini duyar gibi oldum. Ellerim istemsiz yumruk oldu. Keş değil, keşler. Yüzümde bir sırıtış yerini alırken konuştum.

"Zoruna mı gitti? Gözlerini eline vermediğime şükret."

"Sana terbiyeyi öğretmemişler," dediğinde bana adım atınca yüzümü buruşturup geri adımladım, karşımdaki ise bunu korktum zannetti oysa iğrenmiştim. İnsan iğrenince uzaklaşırdı.

"Sana öğretmediklerinden olsa gerek," dedim tiksinerek, kalbimin ritmi değişiyordu. "İyi biliyor gibi duruyorsun."

"Bak seni var ya kızım," dediğinde bana attığı adıma karşı sinirlenerek kendimi arkamdakilere bırakmadan önümdekinin göğsüne tekme attım.

"Hop," diye bir ses duydum arkamda. "Kadınlara yönelik şiddeti kınamıyor muyduk beyler?"

"Çekil birader."

"Çekilmiyorum birader," dediğinde sırt sırtaydık, derin bir nefes aldım öksürürken. Tanıdık parfüm kokusu etrafımı sarmıştı.

PERA'YA MEKTUPLAR • Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin