FİNAL

158 18 35
                                    

22 yaşında 21 gram eksik.
Yoksa sen hiç ölmedin mi bensiz?

Aren'den

Bir gün beni karşılarına alarak bir kızı çok seveceğimi ve onu o sevgiyle sarmalayıp gömeceğimi söyleselerdi ardından yine de yaşamak ister misin diye sorsalardı hiç düşünmeden evet derdim. Benim sevgimle yaşasın, benim anılarımda kalsın ve benimle gömülsün. Benim iyi olacaksınlarımla sarılsın toprağa. İyi olacaksın ama beni bırakacaksın, acı çekmeyeceksin.

Pera Güneş. Gün kızım, güneş kızım benim aydınlık yanım.

17 Mart gecesi, saat 21:51 de hayata gözlerini tamamen yumdu.

Babamın ismimi söylediğini hatırlıyordum, oğlum yapma diyişlerini.  Şimdi ise önümdeki yeni gömdüğümüz kimsenin kalmadığı, ailesinin de gittiği mezarlıkta önünde duruyordum. Anlayamıyordum, oraya onu koymuştuk ama her an güzel gülüşü kulaklarıma dolacak gibiydi, kafamı çevirsem bana gülümseyerek bakacak gibiydi bir köşeden. Sanki her an Aren, canım sevgilim diyecek gibiydi. Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım, bulutlar kaplıyordu gökyüzünü. Sanırım diye düşündüm, ağlayacak bir şey yok diye senin için yağmurlar yağacak.

17 Mart Gecesi

O gün hastanede bir şey vardı, hissetmiştim sanki. Dışarı çıkıp hava almak için çıkmıştım sonra Sevil annenin çığlığı sarmıştı tüm hastaneyi. Adımlarımı kendimi onun odasının önünde bulmuştum, ne olduysa bir şey olmuştu bir aydır sessiz sakin uyuyan Pera'ma. Kalbi durdu, tekrar hayata dönsün diye uğraştılar tekrar döndü. Gözlerini belki yeniden açar diye beklerken belki de artık tamamen vazgeçti ve o akşam kalbi tekrar durduğunda orada olan herkes olacakları biliyordu.

"Ölüm saati," dediklerini duydum. Kafamın içinde bir çınlama oldu, müthiş bir çığlıktı belki de. Geriye doğru bir adım attım.

"Aren," dedi biri, sonradan babamın sesini tanıdım. Kafamı salladım ve başımı tuttum. Hayır duymamıştım. Yanlış duymuştum, yanlış duymuş olmalıydım. Kafamı salladım sersemce. Kafamın içinde çığlık çığlığaydı sesi.

"Baba," dedim yutkunarak, gözlerimi kırpıştırdım ama önümü görmüyordum. Önümü görseydim Pera'yı görecektim sanki.

"Baba yarın," dedim tekrar yutkunarak. "Yarın öğle namazına müteakip gömülecek dediler."

"Oğlum yapma," dedi babam omuzlarımdan tutup beni sarsarak. İçimde ne depremler oluyordu; bu sarsıntıyı duymuyordum bile.  Nefesim sıkışıyordu. Pera iyi miydi? Pera'ya bakmalıydım.

"Baba içim yanıyor," dedim bana sarıldığında. "Benim hayatımı aldılar baba. Annemi kaybettim daha geçen ben, ben annemi kaybettim diye ağlayamazken ona sarılıp ağladım. Onu kaybettim diye... Ona sarılamaz mıyım?" Babam beni sımsıkı tutarken Sevil annenin sesiydi o çığlıklar o an anladım, Pera'nın sesi annesine benziyordu. Vücudum transa girmiş gibiydi. "Baba bırak! Bırak uyanması lazım, canımın içini kaybettim bırak!"

Omzumdan tutup sırtımı sertçe duvara yasladığında babam kolunu önüme yasladı. Görmüyordum, hala görmüyordum. Görsem Pera'yı görecektim.

PERA'YA MEKTUPLAR • Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin