23

104 28 49
                                    

Yüzünde kalan son gülüş.
Umut olur mu sevgilim?

Gözlerim her daim onda kalabilirdi. Kalbimin bir anlığına onda kaldığı gibi. Derin bir nefes aldım ve yanımdaki oturan bedenine baktım. Konser bitmişti, herkes hala 2023'e girmenin coşkusuyla canlıydı ve saat ikiyi çoktan geçmişti. Şimdi ise Aren için ayrılan odada gün sonu kritiği yapılıyordu, hatta bitmiş bile olabilirdi çünkü ben onları sessizce dinlerken sol bacağım sürekli titreyerek Aren'e çarptığı için bir süre sonra dayanamayıp dizini dizime yaslamıştı ve bir iç çekmişti.

"İyi dinlen birkaç gün," dedi menajeri ayağa kalkıp yorgunca gülümseyerek. "Sonra yine yoğun bir tempoyla devam edeceğiz biliyorsun."

"Biliyorum Saraç," dedi Aren'de ayağa kalkıp ona teşekkür etmek amacıyla erkek tokalaşması yaparak sarıldı. Diğer odada olan kişiler de ayaklandı böylelikle.

"Biz de kaçalım o zaman." Hepsiyle vedalaştıktan sonra kapı kapandı ve Aren bana döndüğünde yutkundum, kafayı bu saate kadar yememiştim şimdiden sonra da yememem lazımdı. Tonlarca sorum vardı ve o kapının oradan bana adım atınca ben yüzümü kapattım ve o önümde eğilip ellerimi yüzümden çekene kadar öyle kaldım. Benim Uraz dediğim adam Aren biz... Gözleri yemyeşildi.

"İyi misin sevgilim?"

"Sevgilim?" Dedim şaşkınca sorarak, illa bayılmam falan mı gerekiyordu? Ya da farkında mıydı? Elbette farkındaydı ve bu yüzden gülerek bana bakıyordu.

"Değil miyiz?"

"Uraz sen kafayı yemişsin!"

"Yedim zaten, belli değil mi? Tüm ülkeyi ayağa kaldırdım sevgimle. Daha ne yapabilirim senin için-" Elimi hızla ağzına kapattım, bu kadar hızlı olması hiç iyi değildi.

"Biraz sus," dedim kalbimin ritmini duyarken. "Bana yaptıklarının farkında mısın?"

Başını salladı evet manasında ve elime bakıp gülümsedi, dudaklarının kıvrılmasını hissederken elimi çektim.

"Sen bunu nasıl yaptın?"

"Kafayı yiyecektim kendimi sana söylememek için direnirken," dedi gülerek ve gözlerini yüzümün her tarafında gezdirdi. "Benden ya kaçarsan diye kafayı yiyecektim."

"Uraz," dedim ama dilimin ucuna gelen ismiyle yutkundum. Ona verdiğim isimle seslenmeye alışmıştım.

"Söyle güzelim." Seni yumruklayacağım az sonra, ondan önce beni öpmenin hesabı var tabi...

"Ben eve gideceğim," dedim koltukkan kalktım ama başını olumsuz anlamda sallayıp bir anda önümde dikildi ve ben koltuğa geri otururken iki kolunu da tekli koltuğun kollarına koyarak bana eğildi, bu mesafeden her seferinde parfümünün kokusunu duyuyordum. Bu mesafede, mesafeyi yok ediyorduk çünkü. Dudaklarımı yaladım.

"Pera..." diyerek mırıldandı dudaklarıma bakarak. "İçim gidiyor sana."

"Seviyorsun yani beni," dedim biraz daha ona yaklaşarak, elim güzel kemikli yüzüne tırmandığında yutkundu. Saatlerce; benden gizlediği yüzünü izlemek ve dokunmak istiyordum, yanlış mıydı?

PERA'YA MEKTUPLAR • Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin