28

123 29 30
                                    

Ellerini tutabilir miyim?
Yüreğimi tutan sözlerin gibi.
Dokunabilir miyim benim olan yaraya?
Sessizce geldiğimiz hayat gibi.

Bir şarkı çalıyordu evin içinde ve akşam vakti, evimin her tarafında sesi olan Aren bana iyi hissettiriyordu. Eğer güzel sesini dinlemesem hep göğsüme yaslanıp orada uyuduğunu düşünerek içimi deşmek isteyecektim. O gecenin üzerinden tam tamına dört gün geçmişti ve bugün beşinci gündü, beşinci günün tekrar akşamındaydım. Geceleri onu daha çok seviyordum, belki de o akşam yemeklerini daha çok seviyorum dediğinden beri.

Bu akşam gelecekti ama son dakika bir röportaj işi çıkmıştı, yeni bir şarkı yayınlayacaktı ve onun üzerinde çalışıyordu, o yüzden biraz geç kalacağını ve yemek yememi onu beklememi söylemişti. Dediği gibi yemeğimi yemiştim ama içim el vermediği için ona kurabiye yapmaya girişmiştim. Fırında sıcacık duran onun için yaptığım kurabiyelere baktım, mutfak masasında, loş ışıkta, yaptığım kurabiyelere bakarak onu bekliyordum. Canı yanmasın istiyordum, mutlu olsun istiyordum. Ona kızmıyordum, ona hiç kızamıyordum ve onu sabırla bekliyordum. Aren benim onu sabırla beklerken evin içinde sesini dinlediğim adamdı. Yüzümde buruk bir gülüş oldu, kalbimde hissettim.

Ben düşüncelere dalmışken zil çaldı ve o düşüncelerin hepsini geride bırakıp hafiften dolan gözlerimi hızla sildim, sorun olmadan kapıyı açtım.

"Sanırım öleceğim sensizlikten," dediğinde kolları arasında göğsüne yaslanmıştım. Geniş göğsünün içine beni her seferinde aynı şekilde sıkıca bastırması sanki gerçekten beni tutup içine saklayabilecekmiş gibi hissettirdi.

"Sana beni bekleme demiştim," dedi başıma bir öpücük bırakıp içeri geçerek. 

"Sanki bilmiyorsun beni," dedim gözlerimi devirerek ve mutfağa yürüdüm o da peşimden gelirken konuşuyordu.

"Ben bilirim tabi seni," bu cümlesiyle güldüm ve fırının önünde eğilmeden ona baktım. Yüzünde yorgun bir ifade vardı ama bana gülümsüyordu.

"Bana kurabiye mi yaptın?" Dedi heyecanla bana yaklaşarak. Fırından tepsiyi çıkarıp tezgah üstüne koydum elimdeki bezi de tezgaha bırakarak tabak almaya uzanarak ama Aren'in tepsiye uzanan elini görünce sesim yüksek çıktı.

"Tepsiye sakın dokunma, yanarsın!" Eli tepsiye milimler kala durdu. Tabağı alıp yanına gittiğimde emin olamayarak tabağı bırakıp eline baktım. Sıcacık eli benim iki elim arasında bile büyüktü.

"İyisin değil mi? Olmadı bir şey?" Elinde bir şey yoktu ama yine de içim bir anlığına kötü olmuştu. Cevap vermediğini fark edince kafamı kaldırdım ve bana eğilmiş yüzüyle karşı karşıya kaldım.

"Niye cevap vermiyorsun?" Diye çıkıştım gözlerimi gözlerine dikerek. "Endişeleniyorum görmüyor musun?"

"Hiçbir şey olmadı ama," dedi anlamlı bir şekilde gülümseyerek ve gözlerimi kırpıştırdım.

"Kurabiye yerine seni ye-"

Elimi bir anda tepsiye uzatıp içinden kurabiye aldım ve ağzına tıktım. Gözlerini şaşkınca açıp bana bakarken ondan uzaklaşıp elimi boynuma götürdüm.

PERA'YA MEKTUPLAR • Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin