16

136 35 43
                                    

Daha iyi olana kadar,
Yoksa aşk mezara mı kadar?

Telefonumu cebime atıp kalktım yattığım yataktan. Aşırı uykum vardı ama uyumayacaktım, uyumamam lazımdı. Biraz hareket etmem lazımdı, dün yeterince koşuşturmaca içinde bir an kalbim duracak sansam da öyle bir şey gerçekleşmemişti neyse ki.

Odamdan çıktım ve salona girdiğimde stor perdelerimi açarak içeriye gün ışığı girmesini sağladığımda dışarıda yağmur yağıyordu, dudak büktüm. Anlaşılan bugün dışarı çıkmayacaktım.

Evde ses olsun diye televizyonu açtım ve ses verip mutfağa geçtim, birkaç sporcunun antrenörüyle aşkından bahsedildi tanıdık yüzlerdi sonra bir tane şarkıcıdan bahsedildi ülkeye geri dönmesinden, oyuncuların magazin hayatlarından; öyle dinlerken kahvaltımı hazırlamıştım. Telefonum çaldı ben maydanoz suyumu sıkarken ve Uraz olabilir düşüncesiyle telefonu cebimden hızla çıkardım ama arayan annemdi. Görüntülü aramayı açıp tezgahın bir köşesine beni görebileceği şekilde koydum.

"Günaydın canım!" Diyerek konuştu telefondan annem. "Kahvaltı mı yapacaksın?"

"Evet, sen yaptın değil mi?"

"Yaptım, babanın erkenden antrenmana gitmesi gerekiyordu bende az sonra çıkacağım ama önce seni görmek istedim." Babam futbol antrenörüydü ve bilinen bir takımda onları çalıştırıyordu. Annem moda tasarımcısıydı, kendi markası vardı ve yurt dışında olduğundan daha çok yapıyordu ve gerçekten mutluydu. Anne ve babam ikisi de yaptıkları işlerde profesyoneldiler ve kalp krizi geçirdiğim gün annem başımdaydı, onu bu hisle baş başa bırakmak istemiyordum. Çünkü tam anlamıyla berbat bir geceydi.

"İyiyim anne, maydanoz suyumu hazırlıyorum."

"Tamam canım," dediğinde "Anne," dedim gülümseyerek.

"Söyle canımın içi," dedi beni izlerken elinde portakal suyu vardı ve muhtemelen içine buz koymuş onu içiyordu.

"Etrafımda dolanıp duran bir çocuk var," dediğimde tepkisini görmek amacıyla kafamı çevirdim ve şaşkınca bana bakan yüzüne baktım.

"Kim? Adı ne? Ne iş yapıyor? Senin gibi sporcu mu? Ay cevap versene!"

"Anne," dedim gözlerimi devirerek. "Sakin ol, yeni yeni tanıma aşamasındayım ve hiçbir şeyini bilmiyorum."

"Nasıl yani?" Dediğinde güldüm ve konuştum.

"Sadece etrafımda pervane oluyor ve ben güvenip güvenmeme aşamasındayım bu yüzden ne yaptığını bilmiyorum ama yeşil gözleri var."

"Beğendin yani," dedi annem imalı bir şekilde ve kaşlarımı çattım. "Takılıyorum, hemen bakma öyle."

"Anne anlatmayacağım ama," dediğimde güldü ve devam et der gibi elini salladı.

"Bana yardım ediyor, ya da canım sıkıldığında benimle konuşmaya çalışıyor. Birkaç defa böyle denk geldik dışarıda da," dediğimde annem başını salladı ve gülümseyerek cevapladı beni.

"Sana güzel yaklaşıyor anladığım kadarıyla," dediğinde bu sefer başımı sallayan bendim. "Ve içten içe şans vermek istediğini hissettim. Endişelerin var eminim ki ve olmalı da ama yeşil gözlü oğlana şans vermeni öneririm, denemekten zarar gelmez biliyorsun."

PERA'YA MEKTUPLAR • Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin