1 aralık
unutmuşum yazmayı sana. derslere odaklanmaya çalışıyorum, son zamanlarda çok zorluyorlar ve ben her zamankinden daha dalgın ve ilgisizim. böyle giderse sınavlara gerek kalmadan devamsızlıktan kalacağım. her gün okuldayım aslında, ama derslere girmiyorum.neyse, bunlar önemsiz detaylar. bugün jisung'un cesedi bulundu. ya da sadece bir kafa ve gövde mi demeliyim. geri kalanlar, yani kolları ve bacakları, hâlâ kayıp.
onun için üzülüyorum, üçüncü sınıfmış. bu eziyeti yarılamış yani. polisler ve okul temkinli davranıyor, öyle ki her iki adımda bir polisle karşılaşıyorsunuz bahçede. bu durum beni deli ediyor, öldürülecek bu zamanı mı buldu yani. istediğim kadar rahat olamıyorum onu takip ederken. çok can sıkıcı.
dün iki ay sonra ilk kez arayan anneme bu olayı söylemedim. söylesem bir şey değişmezdi ya, neyse. o artık çok uzaklarda, yeni bir ailesi var. mutlu ve bu mutluluğu hiçbir şeye değişmez. bana bile.
üzgünmüşüm gibi geliyor ama hayır, yaklaşık 5 yıl oldu. dolayısıyla ortada üzülecek bir şey yok.hadi jeong, kendine gel oğlum. evet, kendimi böyle gaza getiriyorum. onun olduğumu hayal ediyorum. ne kadar fantezisi varsa hepsini hiç sorgulamadan uygulayabilirim.
ama o böyle birine benzemiyor, bu hoş değil. bir cinsel hayatı vardır, değil mi? doğrusu aseksüel olmasını asla istemem. hadi ama, böyle biri-haha bence o libidodan ibaret
pff
ne kadar aptalım, asıl olayı anlatmayı unutuyordum. okulun atölyesine gittim bugün. doğrusu biraz uğraştırdı bulmak ama değdi, oradaydı. başta göremeyip üzülerek çıkıyordum ki ayakta fırçalarını yıkadığını gördüm. arkasını dönünce hızla kapıyı çarpıp çıktım. yüzümdeki ifadeyi görmen lazımdı! ona bir adım daha yaklaşmış olmak beni ne kadar da mutlu etmişti.. tanrım, mutluluk bu kadar mı basitti?
ressam olması.. koşarak yurda geldim ve elimi ağzıma kapatarak inlemelerimi bastırdım. onu o kadar çok istiyordum ki, ah- çıldıracağım sonunda.