17 'you found yourself a friend but he's so good

349 52 76
                                    

16 aralık

neden sevmediğimiz insanlara tahammül etmek zorundayız ki. zaten üç nefeslik bir yaşamdan ibaretiz, canımı sıkıyor bu durum. her şey sıkıyor, biliyorsun. insan öldürdüm ve ne için? aşk? sevgi? sanat? çaresizlik? hiçbiri bahanem olamaz. artık bu deftere falan yazasım da gelmiyor. her şey çok zor ilerliyor. elimi göğsüme daldırıp bulduğum her şeyi sökesim var. sökmek, dibine kadar kazımak ve ruhum tamamen boşalana kadar tekrarlamak.

seungmin beni dersten sonra yemeğe davet etti. birlikte yemekhaneye gittik, uzun zamandır yemiyordum burada. "ee, naber?"

"hm-" o sırada yanımızda beliren bedene çevrilmişti gözlerimiz. "jeongin, bir saniye bakar mısın?"

seungmin'e bakarak ayağa kalktım ve beni birkaç adım ileri götürmesine izin verdim. "odanın anahtarını verir misin?"

"neden? ne oldu? bir sorun mu var?" en son onunla ilgili tüm ilişkimi keseceğime yemin ettiğimi hatırlıyorum.

"ah.. lanet olası merakın. uyuyamadım, evim uzak."

"otelci miyim ben hyunjin?" kaşlarım çatılmıştı. bir süre mimiklerimi inceledi gözlerini kısarak. "ayrıca nasıl güven-" diyecek olsam da yutkundum saniyesinde.

"erkek arkadaşın mı gelecek gece? o yüzden mi? tamam çıkarım siz gelene kadar, dert etme."

"yok öyle bir şey."

"inkara gerek yok. baksana, nasıl da süzüyor seni."

arkama bir kez bakmadan elimi pantolonumun cebine attım, anahtarıma dokunduğum an elini cebime sokarak elimdeki anahtarı kendi elindekiyle değiştirdi. bir ceset kadar soğuktu eli. bir kağıttı elimde kalan. daha sonra kulağıma eğildi ve fısıldadı. "teşekkür ederim." nefesi iç gıdıklayıcıydı.

benden uzaklaşıp gitmesini izledim. ardından hızla seungmin'in yanına döndüm. "kusura bakma, beklettim."

"ne kusuru da sen iyi misin? betin benzin attı birden." su bardağını önüme doğru itti yavaşça. ona nasıl güvenebilmiştim? kaldığım odanın anahtarını ona nasıl hemencecik verebilmiştim? kontrolsüzlüğüm çok can sıkıcıydı.

"jeongin? sana baskı falan mı yapıyor? ah şu güya cool gözüken mal insanlar.. gına geldi hepsinden! keşke dünyada olmasalar nasıl her şeyin olduğundan bir tık daha iyi olacağının farkına varabilseler."

"her şey bi miktar boktan." ani tepkime bakıp gülümsedi.

"hadi hızlı ye, derse yetişmemiz lazım. sayın kyun bizi geç girdiğimiz için kadavra yerine kessin istemiyorsan tabii. ıyy nefret ediyorum o adamdan da dersinden de."

"benim gitmem lazım." suyumu hızlıca itip tepsimi aldım. "sana afiyet olsun."

"hey! bekle. iyi misin?"

"iyiyim merak etme. sadece bir yere gitmem gerek."

"onun yanına?"

gizlemek istemedim bu sefer. "evet."

"bana gram düşmediğini her ikimiz de biliyoruz ama o çocukta bir şeyler var, jeongin. bir şeyler var ve ben bu şeylerin iyi olduğunu hiç sanmıyorum." değildi. ona ait hiçbir şey iyi değildi. ama bu beni çekiyordu. delirmiştim çünkü.

"sonra konuşalım, olur mu?" ona yalan söylemek istemiyordum, sebepsiz de olsa artık birine tamamen kendimi açmak istiyordum. çünkü bıkmıştım, rol yapan jeongin'den. yapmacıktı ve yalnız kaldığında söylediği en küçük yalanlar bile ayaklarına dolanıyordu jeongin'in. o kadar yerleşmişti ki gereksiz her şeye yalan söyler olmuştu jeongin. kendine bile. ve seungmin, hyunjin'in aksine güven veriyordu.

hyunjin güven falan vermiyordu. o güvensizliğin ta kendisiydi. ama bu güvensizliğe kendimi rahatlık içinde bırakabiliyordum. hiçbir şey- hayattaki hiçbir şey umurumda olmuyordu. her an dağılıp gidecek bir bulut yığını gibiydi, onu hayal etmek imkansızdı. aklıma geldiği an korkudan titriyordum. ve bu zevk veriyordu. onda değil, kendimde keşfedemediğim bir şeyler vardı. beni çiğ çiğ yiyecek diye ödüm kopuyordu. ondan değil, duygularımdan korkuyordum aslında. bir şeyler oluyor, sürekli bir şeyler oluyor ve ben işin içinden asla çıkamıyordum.

koşa koşa fakülteye girip dolabıma doğru ilerledim. yedek anahtarım vardı, anahtarı evde falan unutursam diye. hızlıca okuldan çıkıp yurda doğru ilerlemeye başladım. o sırada cebimdeki kağıt aklıma geldi. nasıl unuturdum ki zaten, aptallık. ama kağıdı çıkarıp açtığımda yazan şeyle yine bir duygu karmaşasının tam ortasına düştüm.

odanı bir süreliğine ödünç alıyorum. gelmezsen sevinirim.

--

üzülme jeongin hyunjin yoksa ben varım ondan daha dengesizim emin olabilirsin

villain | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin