23 'doctor doctor please listen

266 49 82
                                    

tüm bunları hak ettiğimden şüpheliyim. neden bunca şeye rağmen bir katilin peşinde dolanmaya devam ediyorum mesela? bilen biri var mı, duyumsadığım bu lanet olası isimsiz hissi açıklayabilecek birileri var mı cidden?

sana anlatmadım ama minho'nun cesedi bulunamadı. hâlâ kayıp diye biliniyor. yakınları hâlâ gelecek diye umuyor, gün geçtikçe acıları artıyor. okulun girişindeki taştan duvara tırmanmak istiyorum. tırmanmak ve tüm gerçekleri haykırmak. onu öldürdüğümü herkes bilsin istiyorum. çünkü deli gibi pişmanım. hyunjin onunla ne yaptı bilmiyorum.

inşaat halindeki küçük atölyesine gittiğimde onunla ilgili bir şeyler görmemeyi umuyordum, bilirsin. bacak falan.

kapı açık mı değil mi diye kontrol etmeye çalışırken arkamda birinin olduğunu anlayıp irkildim. beni kendine doğru çevirip öpmeye başladı. sırtım sertçe duvarla buluşurken boynuma temas eden elde bir ıslaklık hissettim. metalik koku. göğsünü itmeye çalışan ellerimi tutup ittirdi. dilini ağzımın içine sokuyor, güçlü elleriyle kalçalarımı kendine bastırıyordu. yüzümde hissettiğim nefesleri içime işliyor gibiydi. neden böyle davranıyordu? benden bu kadar çok mu hoşlanmıştı?

kanla kaplı eller yüzüme değdiğinde dudaklarımı ısırıp yüzümü yana doğru eğdim. ellerimi bileklerine sarıp ittirdim tüm gücümle. "ne yaptığını zannediyorsun?"

ellerimi ondan kurtarıp içeri attım kendimi hızlıca. nefesimi düzene sokmaya çalışırken etrafımı iyice incelemeye başladım. bir şey itiraf etmeliyim sana. çok ağır. bu lanet olası şey çok ağır. belki daha sonra denerim tekrar.
yapamıyorum.
bundan-
hayır söyleyemem.

minho'yu öldürdüğüm kısma doğru ilerlerken sol taraftan bir tıkırtı duydum. hayır. beynim içimden geçenleri inkar ederken daha önce görmediğim soldaki odaya girdim. ve o anı hissettim. hyunjin odamda, içim son derece huzurluyken banyomun kapısını açtığım şeyle bir kez daha karşılaştım.

"aman tanrım.." ellerim istemsizce ağzıma giderken yerde oturan çıplak kızı izlemeye başladım. yalvarıyordu gözleriyle bana, bağlıydı ağzı çünkü. sapsarı ve uzun saçları vardı. siyah göz makyajı ufak suratının her yanına yayılmıştı. bacağı kesikti, tir tir titriyordu. odamda ne kadar medikal malzeme varsa yerlerdeydi hepsi. yere bulaşan kanı görünce elimi yanağıma götürdüm. elime bulaşan kırmızılığa bakınca hızlıca çıktım odadan.

"nerdesin- lanet olası nerdesin dedim sana?!" onu kapının önünde buldum, bıraktığım yerde.

"ne halt ediyorsun sen? bu kız da kimin nesi? cevap ver bana! neden yapıyorsun ona bunu?" içimdeki ses gülüyordu bana, sence bir sebebe ihtiyacı mı var aptal? "kiralıyorlar mı seni, doğru söyle bana."

yüzüme bakmıyordu. "umarım utanıyorsundur kendinden."

"jeong.."

"bunu duymak sana koyar mı bilmiyorum ama sen yalnızca katil değilsin hyunjin. hırsızsın. en önemlisi, kalpsizsin. beni kullandın, piç." içimden geçen her şeyi söylüyordum, belki bir nebze rahatlatır diye. "bu insanlara bunu yaşatmaya ne hakkın var senin? bedeli ne olursa olsun durdurmalısın kendini. ha beceremiyorsan, bunu yapabileceklere bırakmalısın kendini."

"beni ihbar mı edeceksin?"

"hepsi bu siktiğimin malzemeleri içindi, değil mi?" saçma geliyordu, yine de başka bir sebep bulamadım. o bir katildi, tek zevk aldığı şey buydu dünyasında. birilerine zarar vermek, insanları kanlarıyla hissetmek, son nefeslerini hissetmek. ben umurunda bile değildim. "benimle bu yüzden yattın. lanet olası birkaç reçeteye ihtiyacın olduğu için. duygularımı düşünmeden. bunun benim için neye mâl olacağını bilmeden! çünkü lanet olası tek amacın daha fazla birilerini öldürmekti."

bir süre yüzünü incelemeye başladım. tanrıya inanmazdım, dolayısıyla kaderle ilgili söylenenlere de. inanıyor olsaydım, kaderin karşıma hyunjin'i çıkarmış olmasından dolayı da baya bir küfür ederdim büyük ihtimalle. bununla ne öğretmeye çalışıyorsun bana geri zekalı? bir katile aşık olmak, boktan sonumu mu getirecek yoksa? "bunu yapmana izin vermeyeceğim. bırakacağım onu."

hyunjin peşimden gelirken hızla sarı saçlı kızın yanına gittim. "jeongin!" yanına eğildiğimde irkilerek kendini geri çekmişti. nazik olmaya çalıştım. yanındaki beyaz gömleği üzerine sardım, çıplaklığından dolayı utanıyor olmalıydı. ağlamaktan gözleri şişmişti. "uzak dur ondan."

onu duymuyormuş gibi etrafıma bakınmaya başladım. sivri ya da kesici bir şeyler arıyordum. elime geçirdiğim bir jilet parçasını tutarak çekti. "ver onu bana. kızı bırakmayacağım."

"o bunu hak etmiyor!" jileti hızla kendime çekmeye çalıştım. parmaklarım kanamaya başlamıştı, tüm gücümle sıkıyordum. "bırak şu lanet olası jileti!" elim dayanmayacak duruma geldiğinde sızlayarak geri ittim kendimi. Kesilen parmak uçlarıma bakarken kanlar yere damlamaya başlamıştı. hyunjin hızla yanıma gelirken geriye doğru sürünmeye başladım. "gelme sakın yanıma."

beni dinlemeyerek yanımda bittiğinde yalpalayarak ayağa kalktım. buradan gitmem gerekiyordu. elleri arasına almaya çalıştığı elimi hızla kendime çektim. "bırak bakayım lütfen, benim yüzümden oldu."

kendimi odanın dışarısına atarken zorla güldüm. "etrafına bir bak aptal, sence senin yüzünden olan şey sadece parmak uçlarım mı?" kolunun belimi sardığını hissettim. "ne yaptığın-"

beni sarı saçlı kızın yanına itip kapıyı üzerime kapattı. "üzgünüm." bir süre şaşkınca bakındım, bunu yapmasını beklemiyordum. beni öldürmesini bekliyor bile olabilirdim ama kurbanları gibi kapalı tutulmak..hayır. katlanabileceğim türde bir şey değildi. ileri atılıp kapıyı yumruklamaya başladım. "beni de mi öldüreceksin? yapsana! neden sevişirken yapmadın ki zaten, neden bunca süre bekledin bunun için? hoşuna gitmez miydi içimdeyken beni boğmak! daha fazla acı çektiğimi izlemek için mi yapmadın? hoşuna mı gitti sana olan duygularım için çırpındığımı görmek?"

gözyaşlarım yavaş yavaş süzülürken kapının önüne çöküp devam ettim ağlamaya. parmaklarımdaki kanlar yerlere damlamaya devam ediyordu. benimle birlikte ağlayan kıza baktım, belki de onu da benim gibi kandırmıştı? aklıma tıp öğrencisi olduğumu duyunca yüzüne yayılan gülümsemesi geldi.
bana yaptıkları, ilgisi, sadece bunun için miydi? sanırım seungmin'e ihtiyacım vardı.

"vaay, bu kadar zeki olmanı beklemiyordum. kaçıncı sınıfsın?"

"adım hyunjin, memnun oldum."

"hep tıp öğrencisi bir arkadaşım olsun istemiştim."

"kusura bakma geçenki olaylar için. özür mahiyetinde bir kahve ısmarlayayım sana."

--

sarısını ortalarına alsınlar sorun cozulsun diyenler dm

sarısını ortalarına alsınlar sorun cozulsun diyenler dm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
villain | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin