9

763 46 23
                                    

Öncelikle hepinize merhaba
Duyuruyu hepinizin okuduğunu varsayıyorum. Ulya kurgusunun uzun bir süredir okuyucusuydum artık okuduğum satırları ben kaleme alacağım umarım güzel bir süreç olur.

Hepinize iyi okumalar

Sabahın erken saatlerinde alarm sesi uykumu sonlandırmama yardımcı olmuştu. Yastığın altındaki telefonu alarak alarmı kapattım telefonu komidine koyarken
Uyku mahmurluğuyla biraz yatakta oyalanmamın ardından yavaşca yataktan kalktım. Banyoya geçerek elimi yüzümü yıkadım daha sonra havlu ile kurulamamın ardından havluyu kirli sebetine fırlatarak banyodan hızla çıktım. Odama tekrar geri döndüğümde ilk olarak pijamalarımı çıkartarak dün akşam dan hazırladığım yeşil boğazlıklı kazağı üzerime geçirdim onun üzerine kamuflajlarımı giyindim.
Makyaj masama ilerleyerek yüzümdeki morlukları kapatıcıyla kapatabildiğim kadar kapattım, saçlarımı taramak için tarağı elime aldığım sırada çalan kapı zili ile tarağı saç tellerimden hızla geçirerek yastığın altındaki silahımı ve telefonumu ve silahımı alarak hızla odadan çıktım Gelenin kim olduğunu biliyordum. Montumu elime almamın ardından kapıyı araladım. Duvara yaslanmış beni bekleyen yüzbaşı'dan başkası değildi.

"Günaydın."

"Günaydın Üsteğmenim."

"Çok bekletmedim değil mi?" Diye sordum Postallarımı giyinirken.

"Bekletmedin. İlaçlarını aldın mı?"

Tereddüt etmeden "Evet" dedim gözlerinden yakalandığımı anlamıştım.

"Peki inanmış gibi yapacağım." Diyerek merdivenleri inmeye başladı onun ardından bende evi kapısını çekerek iki kilit attım merdivenlere yönelirken aynı zamanda montumu giyindim.

Binanın dışına çıktığımda Şırnak'ın keskin ve sert olan soğuğunu bir kez daha hissetmiştim.

Daha fazla bekletmeden Yüzbaşının arabasına bindim. Biner binmez kemerimi takmamın ardından arabayı hareket ettirerek mahalleden çıktı.

Üşüyen ellerimi cebime soktum.

"Üşüdün değil mi?" Cevap vermeme fırsat vermeden klimayı açmasıyla arabanın içi ısınmaya başlamıştı.

Bugün göreve çıkmamızın ardından üç gün geçmişti. Her ne kadar istemesemde dinlenmem gerektiğinin farkına vararak iki gün boyunca bedenime dinlenme fırsatı sunmuştum. Yüzbaşı ve Kardeşi Asel iki gün boyunca benimle oldukça ilgilenmişlerdi. Onur, yengem ve Dayım dışında birilerinin benimle ilgilenmesi hoşuma gitmişti. İlk defa yaralandığımda bu üçlüden birinin yanımda olmaması ise bana tuhaf hissettirmişti. Elbette haberleri vardı fakat Dayımın bana alan tanıdığının da farkındaydım. İki gün boyunca uzun uzun düşünme fırsatım olmuştu ve bu sürede bazı şeylerinde farkına vararak kararlar almıştım.

Arabanın durması ile daldığım düşünce çukurundan çıktım.

Emniyet kemerini açarken aynı zamanda ona teşekkürümü ilettim.

Birlikte arabadan inmeminiz ardından otopark tarafından çıktık.

"Kolay gelsin Üsteğmenim."

"Sağolun Komutanım." Dememin ardından ikimizinde yönleri değişti. Ben yönetim binasına ilerlerken o ise eğitim alanına doğru ilerledi. Binanın içerisine girdiğimde doğruca Albayın odasının olduğu kata çıktım vermem gereken ufak bir hesap vardı sonuçta istediği puştu helikopterden atmıştım. Odanın kapısında bekleyen Albay postasının selamını almamın ardından
"Albay odasında mı?" Diye sordum

"Evet komutanım." Beni onaylamasının ardından boğazımdaki yumruya inat kapıyı tıklattım. Girmem için izin veren sesini duyduğumda içimde ki ona karşı hala sempati besleyen küçük kız çocuğuna kızmak istesemde kıyamadım.

ULYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin