"Onu da öldürmen gerekir."
Bildiğim şeyler beni korkutuyordu çünkü onları nasıl öğrendiğimi bilmiyordum.
Bu bir at arabası değildi ama bir araba olduğunu biliyordum.
Kafamın içinde benden gizlenen bilgiler vardı, bu bilgilerin varlığından bu zamana kadar haberim yoktu ancak şu an onlar saklandıkları delikten çıkıp bana varlıklarını göstermeye karar vermişlerdi. Bu bilgiler ne kadar çoktu? Ne kadar önemliydi? Ne kadar tehlikelilerdi?
Nasıl bu kadar sakin kaldığıma şaşırıyordum. Canımın acısı bir şekilde dehşetimi oyalıyor, onu kollarında yatıştırıyordu. Annemin sözleri bir taciz ateşi gibi beni güçlü durmaya itiyordu. Ara ara değil, sürekli bir ateşti. Durmuyor, bir saniye olsun nefeslenmeme müsaade etmiyordu. Bir şey olmasını bekliyordum.
Bilmemin sebebini bulmalıydım. Buraya gelişim tesadüf değildi, rüyada da değildim. Annem burada olacağımı biliyordu, karşılaştığım her şeye karşı dikkatli olmamı emretmişti. Yalnız bana nasıl akıl sağlığımı koruyacağıma dair bir şey söylememişti.
Kahretsin, benim burada ne işim vardı? Burası nasıl bir yerdi? Bir kedi nasıl olur da insanınki kadar anlamlı gözlere sahip olabilirdi?
Arabanın ön camından gördüğüm, siyah, kirli tüyleri olan, uzun, zayıf bir kedi bana bu uzaklıktan bile seçebildiğim parlak, mavi gözleriyle bakıyordu. Bakışı tüylerimi diken diken etmişti çünkü bir kedinin masum bakışlarından çok uzaktı bakışları. İçimi görüyormuş gibi büyük bir dikkatle bakıyordu.
Bir yanım onun yanına gitmek istiyor, diğer yanım koşarak kaçmak istiyordu.
"Cadıların işleri..." diye homurdanan As, kediden ayıramadığım bakışlarımı ona çevirmemi sağladı. Benim gözlerimi alamadığım yere bakmış, kediyi görünce böyle söylemişti. Cadıların işleri mi? Burada da cadı olduğunu düşünülen insanlar mı vardı?
Devam etmesi için tüm dikkatimi ona verdim ama o, yorumunu açıklamaya zahmet etmedi. Kolunu dürtmeye, açıklamasını dinlemek istediğimi belirtmek için bir atakta bulunmaya niyetlensem de bir sebebimin olduğunu düşünmesini ya da buna kafa yormasını istemiyordum. İyileştiğimde ve yollarımız ayrıldığında bunun için sorun çıkarmamalıydı. Tehlikeliydi. Hayatını kurtarmam karşılığında bana bir iyilik yapacaktı sadece. Daha fazlasını bekleyecek değildim, sessiz ve hiçbir şey olmuyormuş gibi davranacaktım. Kim olduğumu bilmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM VE SİS
Fantasy"Kime, nasıl bir kötülük yaptın da kollarıma düştün?" Büyük Cadı Avı'nda yakalanan Larina; ailesiyle birlikte yanmak üzereyken kendini yabancı bir evrende, bir yabancının kollarında bulur. Kollarına düştüğü yabancı; yıkılmış Artevi Krallığının saklı...