Merhabalar bebeklerim.
Bölüme geçmeden oylamayı ve yapabildiğiniz her paragrafa yorum yapmayı unutmayın. <3
Keyifli okumalar!
"Cadılar beladan başka bir şey değildir ve yalnızca uğursuzluk getirir."
Savruluyordum.
Savrulan şey bedenim değildi. Zihnim bana oyun oynuyordu fakat bir uçurumun kenarından aşağı fırlatılmış gibi, kendimin durmaksızın düştüğünü sanıyordum.
Düşüyordum, düşüyordum ve düşüyordum.
Bu düşüş öyle katlanılmaz bir hâl aldı ki yere çakılmak istedim. Kulağıma rüzgârın uğultusuna karışmış anlamlandıramadığım sesler geliyordu. Bir bebek ağlıyordu, ayırt edebildiğim tek ses buydu. Konuşmalar dikkatimi veremeyeceğim kadar çok ve yoğundu.
Bir sese tutunmam gerektiğine dair bir düşünceye kapıldığımda nedeniyle ilgilenmedim, ayırt edebildiğim tek sese tutunmak için çırpındım.
Ellerimin havayı yakalamaya çalıştığını, parmaklarımın avuçlarıma doğru kıvrıldığını, kapalı göz kapaklarımı ve ardında titreşen kirpiklerimi hissedebiliyordum. Elbisenin yumuşak kumaşının bacaklarıma sürtündüğünü, inci kolyemin saçlarım gibi bana dolandığını da. Sırtım boşluktaydı.
Sesi daha fazla duymaya başladım. Bebeğin ağlayışı artık daha yakından geliyordu. Küçük iç çekişleri, nefesinin ara ara kesilmesi de ulaştı kulağıma.
Bebeği kucaklıyormuş gibi kollarımı göğsüme yaklaştırdığımda yere çakıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM VE SİS
Fantasy"Kime, nasıl bir kötülük yaptın da kollarıma düştün?" Büyük Cadı Avı'nda yakalanan Larina; ailesiyle birlikte yanmak üzereyken kendini yabancı bir evrende, bir yabancının kollarında bulur. Kollarına düştüğü yabancı; yıkılmış Artevi Krallığının saklı...