Soğuk bedenimi ele geçirmişken kulağıma gelen seslerle kıpırdandım. İnsan sesleri kesilmeden devam ediyordu. Söylenenleri anlamasam da seslerin fazlalığı kulaklarımı cırmalıyordu. Soğuktan uyuşan kollarımla bedenime daha çok sarıldım. Ufacık, ufacık bir ısı kaynağı istiyordum sadece. Bağırtılar kulaklarımı doldururken gözümü açmaya çalıştım fakat göz kapaklarım bana itaat etmemekte kararlıydı. O kadar üşüyordum ki uykumun içinde bile çenemin titremesini hissedebiliyordum. Bilincim bir kez daha kendini uykunun sessizliğine bıraktığında çaresizce ona uyum sağladım.
Karanlıkta ne kadar kaldığımı bilmiyordum. İsmimi seslenen Setsu'nun sesini işittiğimde gözümü açmak için direndim.
"İris... İris uyanmalısın. Buradan kaçmamız gerek. Pes et..."
Setsu'yu bölen kükreme ile titreyen vücudumu ince kollar sardı. "Buradan ikimizi de sağlam çıkartacağım"
Gözümü açmak istedim.
Gerçekten istedim.
Soğuk bir yana bu sesler...
Nerede olduğumu bilmiyordum, gözümü açamıyordum, kendime gelemiyordum.
Yapabildiğim tek şey adlandıramadığım sesleri uykumun içinde dinlemekti. İnsandan çıkamayacak olan o sesleri...
Soğuk tenime sarılan Setsu'nun, benim aksime sıcak vücuduna istemeden de olsa yaklaştım. Uyandığımda her şeyin hesabını soracaktım ama şimdi sadece ısınmam gerekiyordu.
Soğuk ve korku bedenimi giysi misali sarmışken Setsu'ya daha çok tutundum. Vücudum bulduğu ısı kaynağını kaybetmemek için onunla bütünleşircesine yakınlaşmıştı. Setsu'nun yükselen şeker kokusunu duyumsayabiliyordum. Onun her nefesinde inip kalkan göğsü kulağımın altındaydı. Gözümü açamamak şu an en nefret ettiğim şey olsa dahi bilincim etrafta olanları ayırt edebilecek kadar ayıktı. Ve bu benim için şimdilik yeterliydi.
Tanımadığım bir ses "Ölmedi mi hala?" dedi.
"Yaşayacak, ölmesine izin vermeyeceğim." Setsu'nun kızgın sesi kulaklarımı doldurduğunda beni daha çok çeken kolu kimden bahsedildiğini anlamamı sağlamıştı. Benden bahsediyorlardı.
"İnsanlara bu kadar bağlanmaman gerektiğini sana söylemiştim. Bizim dünyamızda yerleri yok. Bugün olmasa da birkaç güne ölecek."
Paniğe bulanan bilincim devamını dinlemek için kulak kabartırken bana inat sessizliğine çekilmek için çabalayan bir zihnim vardı. Paniğim bilincimin kapanmasına neden oluyordu. Ve benim direnecek gücüm yoktu. Bir kez daha kendi karanlığıma döndüm.
Sesler... Ardı arkası kesilmeyen sesler duyuyordum.
Seslerin fazlalığı yüzünden zihnim batağında bulunduğu pustan sıyrıldı. O sesler... Kükreme? İnsandan çıkamayacak kadar hayvani bir sesti bu ve hiç kesilmiyordu.
Gözkapaklarım birbirine en kaliteli tutkal ile yapışmış gibi açılmıyordu. Bitkisel hayatta olan insanlar için derler ki; çevresinde olan her şeyi duyar, hisseder ama tepki veremez. Şu an yaşadığım buydu. Duyuyordum. Vücudum keskin soğuğu hissediyordu ama tepki veremiyordu.
Ben neredeydim?
Ve en önemlisi ne zaman uyanabilecektim?
Bir süre sonra duyduğum sesler normalleşmeye başladı. Burası kalabalıktı. Setsu ve benim dışında başka kişilerin olduğunu konuşmalardan anlamıştım. İnsan seslerinin arasında hayvan sesleri de asla kesilmiyordu. Uzun süredir bilincimin kapalı olmasının tek faydası konuşmaları dinlemekti. Setsu ve durmadan konuştuğu kişinin uzun zamandır tanıştıkları aşikârdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAMHAİN
FantasyAsırlardır hakkı olanı almak için çabalayan bir savaşçı... Önüne çıkan engellerle durdurulamayacak bir paralı asker... Yüzyıllardır savaşan iblis, bin yıldır beklediği eşini sonunda bulmuştu. Eşinin türü hakkındaki gizemi ondan uzak durmasına neden...