21. bölüm

158 14 5
                                        


Yutkunup geri çekilmeye çalıştım. Çıktığımız koridorda beliren iblis kırmızı görmüş boğa misali burnundan soluyarak üzerime doğru geliyordu. Gözlerindeki sinirin hedefi bendim. Hangisinden korkacağımdan emin değildim.

Önümdeki vampir mi arkamdaki iblis mi?

Şayet buradan çıkabilirsek Cassius'un sinirinin öyle kolay geçmeyeceğinden adım kadar emindim. Bu gerçeklikle oluşan ağzımdaki kötü tada aldırmamaya çalıştım. Şu an hiç zamanı değildi. Aval aval bakacağıma Cassius'a önümdeki belayı göstermeliydim.

"Bu sefer gerçekten..."

Adaline beni geriye, koridora ittiğinde üzerimize atılan vampiri göz ucuyla seçebilmiştim. "Hassiktir." kucağına düştüğüm iblis tepemde gürlerken beni omzuna attı. Dünyam tersine çevrilirken gözümün önünde beliren sert kalçaya bakakaldım. Manyak herif beni omzuna çuvalmışımcasına atmıştı.

Kafamı zorlukla kaldırarak ne olduğuna bakarken Adelina dikkatimi çekti. Birkaç adım ötemizde ellerini öne uzatmıştı. Koridorun başında duran Igor görünmez duvara çarparak gerilediğinde gözlerinde beliren kırmızı ışıkla bir kez daha bize atılmıştı.Fakat Adelina'ın büyüsü işe yaramıştı ve duvar yıkılmasada yer sarsılmıştı. Bunu dengesini kaybedip omuzunda asılı duran bedenimle duvara çarpan iblisten anlayabilmiştim. İgorun arkasında toplanan vampirler duvarı aşındırmaya çalıştığında Juda elinde kılıcıyla koridora çıkmıştı.

Üzerimize atılacakken onu durduran gördükleriydi. Omuzlarının arkasında zar zor seçtiğim ekibi duruyordu. Koridorda duran Juda'ya tosladıklarında durumumuzun vahimliğine bakmışlardı. Seoras hala sarhoş olacak ki eliyle beni gösterip kahkaha atmaya başlamıştı.

Tabi bende durur muyum?

Ona eşlik ederek kıkırdadığımda kalçamda hissettiğim acıyla kulaklarıma dolan çınlama dumura uğramama neden olmuştu. "Sabrımı daha ne kadar sınayacaksın?" Kalçamı sıkarak söylenen sözler gözlerimin fal taşı gibi açılmasına neden olmuştu. Cassius'a çıktı bakışlarım. Gözlerinde beliren uğursuz ışık alttan bakan yüzüme kaşlarını çatmıştı.

O daha demin bana şaplak atıp sonrada kalçamı mı kavramıştı?

Sanki her gün yaptığı bir aktiveymişcesine sıkıp serbest bıraktığı kalçam yüzünden dumura uğramıştım. Sarhoş olmam onun hareketlerine olan zafiyetimi azaltmamıştı. Heyecanlanan kalbime lanet edip silkelendim. "İndir beni hemen!" Bir daha yediğim şaplakla kıpırdamayı kestim. Bunun canımı acıtması gerekirken bacaklarımın arasında beliren sıcaklık yüzünden yanaklarımın renginin değiştiğine emindim. Bir tarafta vampirler, bir tarafta Cassius'un benzettiği grup dururken bizim aramızdaki diyaloğun saçmalığı...

Üstelik kafamda bir milyondu. O kadar kendimde değildim ki, kalçamda olan ele doğru kıpırdanıp iç geçirdim. Buna karşılık omzunda olduğum iblis titreyip hırıldadı.

"Siz ikiniz fingirdeşecek bu zamanı mı buldunuz gerçekten?" Adelina gürlediğinde Seoras'la birlikte gülmeye başlamıştık. Bir anda ağzıma gelen midemle Cassius'un kalçasına vurmaya başladım. "Kusacağım!"

Beni bir kez sıçratıp tekrar omuzuna yerleştirdi. "Çok beklersin." Dediğinde onunla uğraşmayı kesip iki elimi de ağzımdan çıkacakları önlemek için dudaklarıma dayadım . Midemdekilerin açık havayla buluşmasına ramak kalmıştı.

Yanımızdan geçip sırtını vampirlere veren Juba kapüşonu kaldırıp yüzünü Cassius'a gösterdi. Bedeni gerilen Cassius kalçama sarılıp eliyle sıktı. Bu sefer ki sıkış kasıtlı değildi. Yüzündeki tepkisini örtbas etmek için yaptığı birşeydi. Boynumu havada tutmaktan yorulduğum için kendimi serbest bırakıp "Lanet olsun." Dedim.

SAMHAİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin