Oturduğum yerden gözlerimi diktiğim çiftin dövüşürken hareketlerini ayırt etmekte zorlanıyordum.Her türlü iblisten üstünlük sağlayan cadının hareketlerini takip ettim. Ara ara yaptığı büyüsüyle adeta Evgeny ile oynuyordu. Eşinin bu muzip tavrına gülerek eşlik eden iblis ise halinden oldukça memnundu. Kendi dünyalarına kapılmış dövüşüyorlardı. Oysa ki burada bulunma amacımız bana eğitim vermeleriydi. Şu an ortadan kaybolsam yokluğumu fark edeceklerinden emin değildim. Üstelik benim kadar deneyimsiz birininde onların hızında hareket eden birilerinden birşeyler öğrenebileceğimi düşünmeleride ayrı bir ironiydi. İlk önce şunu anlamaları lazımdı: 'dövüş sanatları' dalıyla hiç bir vakit aram olmamıştı. Bu yüzden yaptıkları hareketleri kafamda on kere çevirip ancak anlayabiliyordum. İç çektim. Tam bir umutsuz vakaydım.
Az ileride bulunan tanıdık iblislere kaydı gözüm. Gaius ve Commodus önümdeki çiftten farklı olarak kıyasıya mücadele ediyordu. Dövüşleri o kadar şiddetliydi ki, insan gözlerimin takip edemeyeceği hızdaydı. Oflayarak geriye kaykılıp yere uzandım. Yıldızlı gece göğü gözlerime dolarken kafam tamamen başka yerdeydi. Henüz birkaç gün önce yaşananların etkisinden çıkamamıştım. Göletin kıyısında aramızda geçen konuşmadan beri Cassius'la köşe kapmaca oynarcasına birbirimizden kaçıyorduk. Ben onunla karşılaşmamak için elimden geleni yaparken onunda benimle aynı ortamda bulunmamaya hevesli olduğunu fark ettiğimde içimde bir şey kırılmıştı. Aramıza ördüğümüz duvarlar gün geçtikçe artıyordu. Ve ikimizin sessizliği de cabasıydı... Aramızda olan... bu durumu isimlendiremiyordum. Varlığının etrafımdayken bıraktığı his huzura neden olurken ona hissettiğim şeyden emin değildim. Üstelik bütün bunları konuşup, tartışacak bana yol gösterecek tek arkadaşımın ortadan kaybolması hayal kırıklığıydı.
İblisler benimle fey olduğumu öğrendiklerinden beri ayrı bir alakaya içindelerdi. Yolda yürürken tanımadığım kişiler tarafından selamlanıp küçük çocuklar tarafından eşlik ediliyordum. Bütün bunlara rağmen Setsu'nun yanıma yaklaşma yasağı kalkmamıştı sanırım. Onu görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki. Üstelik onu sorduğumda cevapsız bırakılan sorularımı sormaktan vazgeçmeye meyillenmiştim artık. Derin bir iç çektim.
Aniden yankılanan sesin yüksekliği yerimden sıçramama sebebiyet verirken dövüşen çiftler duraksamıştı. Desibeli gittikçe yükselen ses iblislerin hareketlenip telaşlanmasına neden olmuştu. Kolumdan tutarak dikilmemi sağlayan Gaius ona uyum sağlamamı beklemeden kaleye doğru hareket etmeye başlamıştı. Ne olduğunu anlamayarak yalpaladım. Ne olduğunu çözmek için etrafıma bakmaya çalışsam da kolumdan asılan iblis bunu olanaksız kılıyordu. Bir yandan da Commodus'a emir vermeyi eksiltmiyordu. "Önüme geç İris!" koşar adımlarla onu arkamda bırakıp kaleye girdim.
Adelina'nın yardımıyla yönlendirildiğim yemek odası kalabalıktı. Cassius gergin bir şekilde masanın başında dikelirken odada bulunan diğer dördünden tanıdığım tek kişiyle, Setsu'nun babasıyla kesişti gözlerim.
O gün ki geceden farklı olarak şu anda incelemeye fırsat bulabilmiştim onu. Gri saçları hafif uzun olup kulaklarını kapatan fakat şekilsiz kesimiyle göze batmayacak bir tarzda serbest bırakılmıştı. Islak olan saçlarından yüzüne akan su damlaları esmer tenini ıslatıyordu. Kan çanağına dönen gözlerindeki ışık, öfke iblisi olduğunu belli edercesine parıldıyordu. Ve o gözlerden şu an gerçekten öfkeli olduğunu anlayabiliyordum. Sıktığı ince dudaklarının ardından ona eşlik eden eğrilmiş burnuyla güçlü çenesine gitti gözlerim. Yanaklarıyla boynunu kaplayan saçlarının tonundaki sakalı saçları gibi ıslaktı. Bu adam, bu havada nasıl baştan aşağı ıslanabilmişti?
Gözlerim gömleği ile yeleğine bulaşan kanı ayırt ettiğinde dikleştim. Durduğum kapı eşiğinden Commodus'un iteleyerek geçmesiyle öne sendeledim. Evgeny'nin kolumu zamanında yakalaması ile son anda yere yapışmaktan kurtulabilmiştim. Öfkesinin kaynağı benmişim gibi yaşlı iblis delicesine üstüme yürümeye başlamıştı. "Bunun yüzünden mi? Bütün bu aksaklıklara bu..." sesindeki tiksinti ürpermeme neden olurken "fey mi neden oldu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAMHAİN
FantasyAsırlardır hakkı olanı almak için çabalayan bir savaşçı... Önüne çıkan engellerle durdurulamayacak bir paralı asker... Yüzyıllardır savaşan iblis, bin yıldır beklediği eşini sonunda bulmuştu. Eşinin türü hakkındaki gizemi ondan uzak durmasına neden...