Kenardan aldığım oku yaya yerleştirdiğimde ne yapmam gerektiğinden emin değildim. Karşımdaki hedef tahtasına boş gözlerle baktım. Bunu yaptığıma inanamıyordum. Elimdeki yay ve oka yabancıydım. Olduğum, ya da olduğumu düşündüğüm şeye çok tersti. Henüz kendimin ne olduğunu idrak edemeden hedef tahtasına atış talimi yapmam ne kadar normaldi? İç çekerek kol kaslarımı zorlayan oka baktım. Neden hedefi bulmamakta bu derece ısrarcıydılar. Kolumun kasılmasına daha fazla dayanamayarak parmaklarımın arasından ayrılmasına izin vermiştim. Hedef tahtasına ulaşamadan yere düşen okla ofladım. "İblisler aşkına İris bari tahtaya biraz olsun yakınlaştıramaz mısın?" Ters ters baktığımda oda aynı şekilde karşılık vermişti. "Burada sinirli olması gereken benim küçük hanım. Dünden beri attığın hiçbir ok değil hedefi vurmak ona yaklaşamadı bile. Bari toprağı hedef al diyeceğim ama onda bile toprağa saplanmıyor. Umutsuz vakanın vücut bulmuş halisin." Sinirimi bu sefer hakikaten tepeme çıkmıştı. Elime geçirdiğim oku ona doğru salladığımda omuzunu hedef almıştım. Elbette bu sefer hedef şaşmamıştı. İnce okun havada çıkardığı 'vın' sesinin ardından etinde çıkardığı tatmin edici şaklamaya gülümsedim. Sıçrayarak sinirle bana baktığında bu sefer üstüme doğru yürümeye başlamıştı. Koşmak için hazırlanacaktım ki bize doğru gelen Cassius'u kurtarıcım ilan edip arkasına kaçtım.Kışa doğru evrimleşen hava umurunda değildi ki üzerine geçirdiği siyah gömleğin kumaşı incecikti. Sahi ölümsüz adayı olan ben niçin bu kadar üşüyordum acaba? Tırnaklarımı geçirdiğim gömlekle kafamı yandan çıkararak öfkeyle soluyan Gaius'a baktım. Bana dikilen cıva gözler yüzümü tarttığında ifadesine göz attım. Kaşlarını çatmış kolunu kavradığım elime bakıyordu. Ona dokunmamdan rahatsız mı olmuştum emin değilim fakat yine de geri çekilmedim. Abisinin karşısına geçen Gaius bana uzanmaya çalışınca önümdeki izbandut görünümlü adamı kendime asılarak arkasına daha çok saklandım. "Abimin arkasına saklanarak kurtulacağını mı zannediyorsun?" Uzanmaya çalıştığı ellerinden kaçınarak ortaya aldığım Cassius'u aşmaya çalışması nafileydi. Arkasına iyice gizlenmiştim. Ve ben asıldıkça benimle birlikte sorunsuzca hareket eden kalkan görevi işini hakkıyla yapıyordu. Daha doğrusu bana izin veriyordu. İstemese onu yerinden kıpırdatamayacağıma adım kadar emin olduğum bu dev iblis benimle birlikte uyumla hareket ediyordu. Bunun verdiği keyifle üstelik Gaius'un da sinirle söylenmesine karşılık kahkahalarımı tutamıyordum. Gülmekten gözlerim yaşarmıştı. Gaius yalpalayan halimi fırsat bilip tam yakalayacakken Cassius'un çelme takmasına sinirle haykırdı. Yere devrilen iblis gümbürdemeyle solmuş çimenlerin üzerinden bize sinirle baktı. Boynuzunu tutarak dikeldiğinde küfretmeyi ihmal etmemişti. "Lanet olsun. Bu acıttı." Abisine sinirle baktı. "Biliyorsun bunun öcünü alacağım."
Cassius umursamazca tek kaşını kaldırdığında öfkeyle bizden uzaklaşan Gaius'a baktım. Söylenerek giden bedenine sırıtmaktan kendimi alamamıştım. Bunu hak etmişti. Kaç saattir beni uğraştırıyordu.
"Hıncını aldığını düşünüyorum." Yüzümdeki gülümseme solarken, alttan tepemdeki adama baktım. Bakışlarındaki muziplik rahatlamamı sağlarken gülümsemesine karşılık verip daha önce durduğum, hedef tahtasının karşısına geçtim. Sadaktan çıkarıp yaya oku yerleştirdiğimde yayı tutan elimi tuttu. Hedef tahtasından ona çevrilen gözlerim sonraki hamlesini bekliyordu. "Yanlış yapıyorsun." Kolumu eliyle çevirdiğinde doğru duruş konumuna getirdi. "Bu kolun düz olmak zorunda. Yayı tutan kolun asla eğrilmemeli. Hedefi şaşırır yoksa okun." Diğer tarafıma geçip oku tutan parmaklarıma baktı. Parmaklarımın arasından nazikçe asıldı. "Elini yumruk yap. Şimdi baş parmağınla işaret parmağını serbest bırak." dediklerini sırasıyla takip ediyordum. " Şimdi başparmağınla oku tutarken işaret parmağınla destekle" elimi sararak anlattığı adımlara dikkat kesilmiştim. Onun yardımıyla yaya yerleştirdiğim oku asıldık birlikte. "Dirseğini düz tutmaya dikkat et. Oku çenene kadar çekmelisin. Evet, tamamen böyle. Ve şimdi, hedef al. Bırak!" Elimden fırlayan ok hedef tahtasının en ucuna saplandığında hayretle bakakaldım. Dünden beri ilk kez hedef tahtasını vurabilmiştim. Tamam, hedeften oldukça uzaktı. Ama sonuçta tahtada yerini bulmuştu. Sevinçle ona döndüğümde gülümseyerek bana bakıyordu. "İlk defa oku tahtaya ulaştırabildim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAMHAİN
FantasyAsırlardır hakkı olanı almak için çabalayan bir savaşçı... Önüne çıkan engellerle durdurulamayacak bir paralı asker... Yüzyıllardır savaşan iblis, bin yıldır beklediği eşini sonunda bulmuştu. Eşinin türü hakkındaki gizemi ondan uzak durmasına neden...