7. BÖLÜM

793 78 4
                                        

Dip not: Arkadaşlar önceki bölümlerde bir kaç minik detay değiştirdim. Gaius ve Setsu'nun dış görünüşü hakkında da değişiklikler oldu haberiniz olsun. İyi okumalar.


Kendimi gelebilmek için tokatlanmam gerekliydi. Fakat bunun şu anda mümkün olmadığını bildiğim için her zaman ki yöntemimi kullandım. Tırnaklarımı avuç içime geçirdim. Sızlayan avuç içlerim soğuk kanlılığımın varlığına bir fiske attı. Hala karşımdaki adamın etkisinde olsam da tepkisizliğimi dürttüm. Boğazımı temizleyerek "Hoş buldum." dedim.

Üzerime diktiği gözleri dikkatle beni izlerken bir sessizlik oluştu. Rahatsız edici sessizliği bölen Gaius'un ortaya atlaması oldu. "Yaşlılar nerede?"

"Gönderdim. Siz gelmeden konu hakkındaki karar alındı."

Setsu yanıma gelerek omzumu sıvazladı. "Zindanda kalmadan burada bizimle kalabileceksin."

Grilerin sahibine baktım. Zindanda kalacağıma o kadar emindim ki duyduklarıma şaşırmıştım. Rahat bir nefes aldım. Buda bir şeydi değil mi?

"Sana özel bir oda tahsis edilecek. Yerleşkenin dışına ben veya Gaius olmadan çıkman yasak. Evde girmemen gereken yerleri Gaius sana gösterecek. Burada kalmana izin vermemin nedeni Gaius'un oradan çıkmasına yardım etmen. Şimdilik tehlikede olmayacağından emin olduğumuz zamana değin burada kalabilirsin. Bu arada seni tanıyacağız ve türünü öğreneceğiz. Halkımı riske atacak bir türe mensupsan..." söylediğinin ağırlığını anlamam için duraksadı. Yutkundum. Gözleri boynuma takıldı. İnip kalkan gırtlağımda durdu bir süre. Rahatsızlıkla Setsu'ya döndü. "Çıkabilirsiniz. Yapmam gereken işler var." kovulmamızla birlikte bozulannmoralim ayaklarımınnöne atılmasına neden oldu. Kış kış edildiğimiz yerde duracak değildim. Bizimle birlikte çıkmak için harekete geçen Gaius'a "Sen kal." diyerek onu durdurduğunda Gaius'un isyanlarını ardımızdan kapanan kapının önünden dahi işitebiliyordum.

"Gel hadi sana odanı göstereyim de temizlen."
Kirli olduğumun bilincindeydim ama herkesin bunu hatırlatıp durması artık rahatsız edici bir hal almıştı. Koridorlardaki sessiz yürüyüşümüz devam ederken geçtiğimiz her koridora inceliyordum. Setsu ise işime yarayacağını düşündüğü odaları gösteriyordu. "Sen batı kanadında kalacaksın Cassius gözünün önünde olmanı istediği için kraliyet kanadında olacaksın." dedi.

Boş duvarlar uzun zamandır kullanılmayan bir yermiş izlemini verse de mekânın sıcaklığı bunu inkâr ediyordu. Sanki öylesine yerleşmek için gelinen bir yerdi ama uzun zamandır kullanıldığı aşikârdı. Eski kilim adım seslerimizi yutarken önümüzdeki merdivenleri çıktık. Bir koridor daha ve sağa sapınca kapalı odaların yanından geçtik. En sondan bir önceki odanın kapısında duraksadığında bana göz attı. Anahtarla açtığı kapıyı önden geçmem için itekledi. "Senin için temizlettik. Yeni çarşaflar vesaire geldi." İçeriye geldiğimde şimdiye kadar gördüğüm, en çok eşyaya sahip olan oda burasıydı sanırım. Genel olarak minimal tarz edinilen evde bu oda tam tersi olarak göz dolduruyordu. Burnuma dolan yasemin kokusu çarşafların yeni olduğunu anlamama yetmişti. Cibinliğin ince kumaşını tutup burnuma götürdüm. Tahmin ettiğim gibi yasemin kokuyordu. En sevdiğim koku.

"Hep kullandığın kokuyu seçtik."

Kaşlarımı kaldırarak Setsu'ya baktım. Mahcup bir tavırla "İblis burnu işte." dedi.

Şaşırmamalıydım. Bilmediğim, insanlardan üstün olan birçok özellikleri olduklarının farkındaydım. Ama bunu oturup konuşacak vaktimiz olmamıştı. Yolcuğumuz sırasında anlattıkları genel geçer konulardı. Kendi türleri hakkındaki gizemi ön planda tutmaya çalıştıklarını fark ettiğimde üstelememiştim. O anda benim için mühim olan oradan kurtulmaktı. Fakat artık burada olduğumuza göre burada da uzun kalmamın cabası olarak benim için gizemini koruyan dünyaları hakkında her şeyi öğrenme isteğim artmıştı.

SAMHAİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin