3.0

8.7K 390 44
                                    


Sıkkın bir nefes vererek başımı gardırobun kapısına yasladım. Bir yandan sağ elimle ritmik bir şekilde dolaba vururken bir yandan da gözlerimi kıyafetlerimin arasında gezdiriyordum. Yaklaşık on beş dakikadır ne giyeceğime bakıyordum ama henüz bir karara varmış değildim. Hiçbirini beğenemiyordum nedensizce.

Durup durup bunları ben mi aldım diye düşünüyordum. Bu da benim alışverişe çıkma vaktimin geldiğini gösteriyordu.

"Günaydın abla."

Duyduğum sesle sıkılgan yüz ifadem kendini gülümsemeye bırakırken arkamı döndüm. Melisa, kolları arasına aldığı yastığın arkasından çipil çipil gözleriyle bana bakıyordu. Saçı başı birbirine girmişti ve gözlerinin çevresindeki çapaklar buradan bile belli oluyordu. Çok geçmeden bir bacağını yastığın üzerine atarak tekrar uyku pozisyonu aldı. Gözlerini de kapamıştı.

Yavaş adımlarla yatağa yaklaştım. Ayağımdaki ev botlarını sessiz olmaya özen göstererek çıkardıktan sonra hafifçe eğildim. Ani bir şekilde Melisa'nın yanağını ısırdım. Acıtmayacak bir şekilde ısırmama rağmen çığlık atarak gözlerini açmıştı. Bir elini de yanağına koymuştu. 

"Günaydın uykucu."

Melisa, kötü kötü bana bakmaya çalışsa da bunu pek beceremeyerek kendini benden uzaklaştırdı. "Abla ya, acıdı! Hem insan kardeşini böyle mi uyandırır!"

"Senin gibi bir kardeşi varsa uyandırır tabi." dedim ellerim belimdeyken. Bir yandan da yalandan kaşlarımı çatmıştım. 

"Çok gıcıksın!" Melisa, arkasını dönüp yataktan inerken bir yandan da söyleniyordu. Yere indikten sonra çıplak ayaklarıyla pata küte odadan çıkarken arkasından seslendim.

"Terliklerini giy!" İçeriden kapı açma sesine karışık Melisa'nın sesi geldi.

"Giyerim!"

Onun bu haline kendi kendime söylenip başımı iki yana sallayarak boşalan yatağı toplamaya başladım. İlk olarak yastıkları odadaki tekli koltuğun üstüne aldım. Ardından yorganı da onların üstüne bırakarak çarşafı düzelttim. Önüme gelen saçlarımı geriye itmeye çalışırken odaya Matmazel girdi. Bir süre dik dik bana baktıktan sonra köşede duran yatağına geçti. Saniyeler içinde kıvrılıp kendine uyku pozisyonu alırken ona bakmayı kesip kendi işime döndüm. 

Hiçbir pürüz kalmadığına emin olduğum çarşafın üzerine yorganı sererek elimle kırışık kalan yerlerini düzelttim. Son olarak yastıkları da yerleştirdiğimde işim bitmişti. Tekrar dolabın başına geçerek ne giyeceğime bakarken saçı başı ıslak olan Melisa içeri girdi. Anlaşılan elini yüzünü yıkamıştı. Ama sadece yüzünü yıkamakla kalmamıştı. Saçlarının ön kısmı tamamen ıslaktı çünkü. 

Bana hiç bakmadan kıyafetlerinin olduğu yere ilerledi. Koyu gri eşofman altını eline aldığı sırada ona seslendim. "Gel, ilk saçlarını kurutalım. Üşürsün öyle."

Omuzlarını silkerek köşeye geçti. Kendi kendine üstünü değiştirirken derin bir nefes alarak alt çekmeceden saç kurutma makinesini aldım. Havalar yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı ama Melisa'nın bünyesi çok zayıftı, hemen hasta olabilme potansiyeline sahipti.

Bana trip atmaya çalışan Melisa'nın yanına ilerledim. Kendisine yaklaştığımı gördüğünde hemen arkasını dönmüştü. Yüzümde muzip bir ifade belirirken işaret parmağımla omzunu dürtükledim. "Pişt." Hala bana bakmamakta ısrarcı olarak omzunu silkti. Kollarını da önünde birleştirmişti. "Küs müyüz?"

"Küsüz." dedi hafif şımarık bir şekilde ve yine bana bakmıyordu.

"Barışalım mı?" dedim bende sesime biraz şımarıklık katarak. Melisa, ilk birkaç saniye bana tepkisiz kalsa da sonunda benim olduğum tarafa döndü.

Kedi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin